Faturayı Gazali mi ödeyecek?

Yusuf Ziya Cömert

"Bugün İslam’ın ilk dönemindeki farklı fırka ve okullarla (mezheplerle) ilgili standart ana akım metinlerden birini okursanız Mutezile’nin yoldan çıkmış (veya sapmış) ve iyi ki mensubu kalmamış fırkalar arasında sıralandığını görebilirsiniz. Eş’ariliğin de gerçek inancın ana sütunlarından biri olarak övüldüğünü görebilirsiniz. Bunun sebebi bu iki kelam ekolü arasındaki fikir savaşının Eş’arilerin zaferiyle sonuçlanmasıdır.”

“Bu Eş’ari zaferinin en önemli şahsiyeti birçok açıdan bütün zamanların en etkili Sünni kelamcısı olan Ebu Hamid el-Gazali’dir. (Vefatı Miladi 1111.) Arkasında zaman içinde farklılıklar arzedebilen karmaşık bir literatür bırakmıştır. Ancak Mutezililerin ve filozofların akılcılıklarına (rasyonalizmlerine) onların araçlarından bazılarını kullanarak karşı çıktığı aşikardır. Dolayısıyla, akla, -bazıları onu fazla felsefe yutmakla suçlayan- katı Eş’arilerden daha açıktır. “ (Reopening Muslim Minds, s. 39-40.)

Yine geldik İmam Gazali’ye.

Temel sorunlardan biri tabii ki nedensellik.

Ateş yakıyor. Su söndürüyor.

Yanmanın sebebi ateş mi? Sönmenin sebebi su mu?

Gazali, ateşle yanma arasında bir illiyet olmadığı görüşünde.

Gazali’nin düşüncesine göre ateşin yaklaştırılması ile pamuğun yanması arasında bir illiyet yoktur.

Bu iki olay birbirinin sebebi değil, birbirinin muakkibidir. (Takipçisidir.)

Her iki olayı da ayrı ayrı Allah yaratmıştır.

Eğer böyleyse tabiattaki olayları hatta hayattaki olayları ‘niçin, hangi sebeple oldu?’ diye uzun uzadıya araştırmaya lüzum görmezsin.

Daha önce de bahsetmiştim.

Bu durumda Müslümanların ilimden, felsefeden uzaklaşmasının faturasını İmam-ı Gazali’ye mi ödetmemiz gerekiyor?

Bence hayır.

Gazali, bir maksada binaen nedenselliği dışlamayı tercih etmiş olabilir.

Nedensellik varsa peygamberlerin mucizelerini neyle izah edeceğiz?

Mesela Nemrut’un ateşinin İbrahim’i yakmamasını?

Bu durumda bütün sonuçları Allah’ın yarattığını söylemek daha sağlamcı bir yol.

Nedenselliği bir gerçeklik olarak kabul edenler bile bütün sebepleri ve sonuçları Allahu Teala’nın yarattığına itiraz edemez.

Gazali’nin bu fikre sahip olması tek başına Müslümanların ilimden felsefeden elini eteğini çekmesine engel olabilir mi?

Zannetmiyorum.

Mutezile’nin Me’mun döneminde devlet mezhebi olmasına benzer şekilde Eş’ari düşüncesinin devlet tarafından benimsenmesi, empoze edilmesi ve yaygınlaştırılması daha kuvvetli bir sebep olmalıdır.

Bir soru daha.

Eş’ari olunca iyi bir mümin olamaz mısın?

Ne münasebet! Olursun.

Bir insanın Eş’ari olması Allah’a isyan etmeden, kimseye haksızlık yapmadan, haram yemeden, insanları aldatmadan, kanaatkâr, Allah’ın kullarına, mahlukatına iyilik yaparak, temiz, ahlaklı bir hayat sürmesine asla engel değildir.

Ben, daha önce yazdığım gibi, sultanların, devlet otoritesinin bu görüşlerden birini sahiplenip dayatmasını sorun olarak görmeye daha yatkınım.

Nitekim, mesela Müslümanların yaşadığı bir başka ülkede, Endülüs’te bu konuda Gazali’den farklı düşünen bir filozof, İbn Rüşd, çıkmış, Gazali’nin Tehafütel Felasife’sine karşı Tehafüt el-Tehafüt’ü yazmış. Filozofların Tutarsızlığı’na karşı Tehafüt’ün Tutarsızlığı.

(Tehafüt’ü okumuştum. Tehafütün Tehafütünü okumamıştım. Bu kitap yüzünden bende İbn Rüşd okuma isteği uyandığını belirteyim.)

Bu bahisler çalışılırken çoğu zaman iki mektep arasındaki mutedil bir çizgiyi temsil eden ‘Matüridilik’ ihmal edilir.

Bunu Cabiri’nin Arap-İslam Siyasi Aklı’nda da gördüm. (Cabiri de Eş’ariliğin Arap aklına hakim olduğunu, galip geldiğini söylüyordu. Keza Mustafa Akyol ‘modernist’ olarak nitelendirdiği Fazlurrahman’ın Matüridi kelamını Eş’ariliğine nisbetle daha makul bulduğunu orta dönem (Orta çağ diyesim gelmedi, sebebi için Thomas Bauer’e müracaat. Neden Müslümanların Orta Çağı yoktu?) Eş’arilik tarafından bastırıldığını söylediğini aktarıyor.)

Kitabı okurken Matüridilik hakkında neden bir fasıl açmamış diye düşündüm.

Mustafa Akyol küçük de olsa bir bahis açıyor.

Matüridiliğin İyi ve kötünün akılla bilinebileceğine ve fiillerin iktisabından insanın sorumlu olduğu görüşlerine değiniyor.

Buna rağmen Sünni dünya görüşünün Eş’arilik tarafından tanımlandığını söylüyor.

Belki Mustafa Akyol bir gün Matüridiliği de etraflıca araştırır.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (61)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.