‘Dünya, ölünün başucunda açık kalmış bir radyo’

Yusuf Ziya Cömert

Ramazan geldi geçti, biz hala dünya işleriyle ‘lebaleb’iz.

‘Leb’ bilirsiniz, dudak. ‘Lebaleb’in anlamı, ‘dudak dudağa’ olması lazım. Ama kullanırken, ‘dudağına kadar’ anlamına kullanıyoruz. Bir şeyin, ağzına kadar dolu olmasını ifade ediyor.

Belki, bardak, fincan, kadeh, dudağa yakın olduğundan içinde ‘leb’ olan bir kelime denk düşmüştür.

Bunu yazdım ya, şüphelendim. Anlayan birine sormak istedim.

Eski Türkçe’yi en iyi bilen arkadaşım Mustafa Yılmaz. Ona sordum.

Mustafa’nın yanında bir Farsça uzmanı varmış. O da ona sordu.

Tam dediğim gibi. ‘Dudak dudağa.’

İnternete de baktım.

‘Lebaleb’i ararken, dünya işleriyle ‘lebalep’ oluşumuzu özel bir lisanla anlatan bir cümleye yakalandım.

Cümle, rahmetli Cahit Zarifoğlu’na ait.

Şimdi, bu yazı bittikten sonra Cahit Abi’nin kitaplarını karıştıracağım. Acaba nerede, hangi bağlamda söylemiş.

“Sanki dünya, ölünün başucunda açık kalmış bir radyo.”

Bu sözü işittikten sonra, uzun uzun susmak istersin.

Ben de bir zaman sustum.

Sözü sınırlamaktan korkarcasına... Sözü her hangi bir şeye tahsis etmekten korkarcasına sustum.

Şimdi de bu söz hakkında bir laf etmekten, sözün içindeki ‘fena’yı rencide etmekten korkuyorum.

“Sanki dünya, ölünün başucunda açık kalmış bir radyo.”

Sözü bir yere raptedersem, yazık olur.

Öyle kalsın.

Halbuki ben, ‘Ramazan’da hep dünya işleriyle uğraştık. Şu köşede biraz da Ramazan’la hemhal olalım’ demek için yazıya ‘lebabeb’le girmiştim

Peki sen molla mısın? Hangi yetkiyle din, iman işlerine dair kelam edeceksin?

Teoriye göre, günümüz mollaların hiç biri din hakkında fikir beyan etmek için yeterli müktesebata sahip değil.

Geleneği esas alacaksak, bütün mollalar icazetsiz konuşuyor.

Ben de icazetsizim, şu halde ben de konuşurum.

Geleneği esas almayacaksak, zaten her şey serbest.

Ağzı olan konuşabilir.

Konuşmaya meraklı değilim. İştiham da azdır.

Benden heveslisini görünce kolaylıkla susarım.

Fakat şu anda, bir yetkiyle, bir otoriteyle konuşmak niyetinde değilim.

Tamamen yetkisiz, rütbesiz, kıdemsiz, pırpırsız... Düz bir mü’min sıfatıyla sesli düşünmek istiyorum.

Bu kadarına icazet lüzum etmez. Ediyorsa da, icazetsiz konuşuyorum!

Ramazan’ın sonu geldi. Şimdi, Zekat ve Fitre’yi vermek için uygun zaman.

Zekat, malı temizler.

Eğer, zekatımı düzgün bir şekilde hesap edip verirsem, malım temizlenmiş olur mu?

Anadolu’da ‘zekat keçisi’ diye bir laf var.

Zayıf, çelimsiz insanlar için kullanılır. ‘Zekat keçisi gibi’ derler.

Anadolu insanı da az değil ha!

Şimdi iyi hesap makinaları çıktı. İyi teraziler, iyi hocalar, iyi kuyumcular...

Keçiyi de, altını da, parayı da milimi milimine hesap ederler.

Zekatı hesap ederken, sadece Türk bankalarındaki paraların zekatını mı hesap etmeliyim?

Memleketten kaçırdığımı zekattan da kaçırabilir miyim?

Tuhaf soru. Tabii ki, İsviçre bankalarındaki paranın da zekatını vermen lazım.

Neyse, sonuçta, zekatı verdiğim zaman, param temizlenecek mi?

Gelenekte bazı ‘haber’ler var.

Zekatı verince, mal temizlenir. Cumaya gittiğin zaman iki Cuma arasındaki günahlar affolunur. Hacca gidince bütün günahlar affolunur.

Ben böyle ‘haber’lere inanırım.

Ama, namaz, namaz olacak. Hac, hac olacak. Zekat da zekat...

Bir tane secdem olsun isterim.

Bir tane duam. Bir tane tevbem.

Olsa, Allah bağışlar, diye ümid ederim.

Tabii, mekanik bir zekat-af, hac-af, dua-af ilişkisi olmaz.

Veya mekanik bir haccın, neticesi de mekanik olur.

Zikir numaratörü gibi, tik tak, tik tak.

Peki, kul hakkı varsa paramın içinde, onu da temizler mi zekat?

Hani, devleti, milleti söğüşlediğim zaman, yetimin hakkını yediğim zaman. Onu da temizler mi?

Biraz zor temizler!

Veya hacca, umreye gidince kalbini kırdığım insanın kalbindeki yaradan kurtulur muyum?

Hakkını yediğim insanın... Canını yaktığım insanın... Kalbindeki yaradan?

Kurtulamazsın.

Ve, kurtulamıyor olman güzel bir şey.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.