Bana sorsalar, bu sıralar erken seçim olmaz derim. Belki olursa 2023 yerine 2022’de olur. O da erken sayılmaz.
Yeni çıktık birbiri ardına gelen seçim tünellerinden. Yorulduk seçimden.
Hem, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu döneme mahsus Cumhurbaşkanlığı süresi 2023’te doluyor. Neden görev süresini kısaltsın?
Birkaç kez söylemiştir kendisi de, tercihinin seçimleri normal zamanında yapmak olduğunu.
Buna rağmen, son iki genel seçim erken seçimdi.
İkisinde de MHP lideri Devlet Bahçeli’nin dolaylı veya dolaysız dahli vardı.
Birinde, Ak Parti ile asla ve kat’a koalisyona katılmayıp erken seçimi mecburi istikamet yaparak. Birinde de ülkenin ekonomisini kurcalayan dış güçlerin oyununu bozmak için Ak Parti’yi seçime ikna ederek.
İçinde MHP’nin de bulunduğu Ecevit Hükümetini süresi dolmadan 1,5 yıl önce erken seçime götüren de Devlet Bahçeli’ydi, hatırlarsınız.
Demek ki, sen ‘olmaz’ desen de, bir sebep çıkıyor ve o sebebe binaen seçim öne alınabiliyor.
Son zamanlarda insanlara seçimi düşündürecek yasal düzenlemeler gündeme geldi.
Milletvekillerinin parti değiştirmesine mani olmaya dönük düzenlemeler.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin teşvik edici katkısı oldu bu düzenlemelere.
Ya CHP veya İyi Parti, Gelecek Partisi’nin ya da Deva’nın seçime katılma yeterliliğini sağlamak için bu partilere Milletvekili hibe ederse...
Siyasette ahlak ne kadar aranır bilmiyorum ama, ‘ahlaksız’ denilen fiili başkası işlediği zaman ahlakın heyecanla gündeme getirildiğini biliyorum.
Gelecek Partisi ve Deva hızla teşkilatlanıyor. Seçime katılmaya yetecek teşkilatlanma düzeyine yakında gelirler.
Şu halde, bu ‘ahlaki’ düzenleme onları çok ilgilendirmiyor.
Biraz zorlarsan, bu düzenlemenin, MHP’den veya Ak Parti’den başka partilere milletvekili geçmesine de mani olduğunu düşünebilirsin.
Hali hazırda yok öyle bir ihtimal.
Fakat, Devlet Bey’in aklına gelmiş midir?
Belki gelmiştir.
Erken seçim diyoruz ya...
Eski erken seçimlerdeki katkısını da hesaba katarsak.
Eğer olursa, yeni bir erken seçimin büyük ihtimalle Devlet Bey’in teşvikleriyle mümkün olacağını düşünebilir miyiz?
Geldik mi şimdi, ‘erken seçim olmaz’dan, ‘olabilir’e?
Geldik.
***
CHP’den Enis Berberoğlu, HDP’den Leyla Güven ve Musa Farisoğulları’nın milletvekilliklerinin düşürülmesi insanlara erken seçimi düşündürecek bir adım değildir herhalde.
Mahkeme kararını Meclis’te okuyorsun sadece. Başka bir şey, oylama falan yapmıyorsun.
Vekillik kendiliğinden düşüyor.
Ama okumasan düşmüyor.
Okumayı tercih ettiler düştü.
Bu kadar basit değil mesele.
İnsanlar daha çok Berberoğlu’nun durumunu tartışıyor. Çünkü tartışma için daha müsait.
Tartışma için daha az müsait olan HDP’nin durumu.
İki vekilin vekilliğinin düşmesi meselenin sadece bir kısmı.
“Efendim, terör örgütüyle iltisakları var. Terörün uzantısı. Haklarındaki kararlar Kandil’den alınıyor” diyorsun tartışma uzamadan mevzu bitiyor.
Sıra, daha temel, daha esaslı olan mevzua gelmiyor bile...
Neden HDP diye bir parti var?
Bu soru kazara bir yerden zuhur ettiğinde herkes yan çiziyor.
Bana kalırsa sistem, HDP gibi bir partinin olmasını sarih bir şekilde izah edemese de lüzumlu görüyor.
Belki HDP’ye oy veren milyonlarca seçmeni sistemin dışına itmemek için. HDP olmayınca nasıl davranır bu seçmen? Var mı bir tahmin?
Belki ‘vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü’nü muhafaza için.
Veya, açılım sürecinde olduğu gibi, hin-i hacette bir muhatap bulabilmek için.
Siyaset ise bu partiyi ‘araf’ta, meşruiyetle adem-i meşruiyet arasında bir yerde tutmakta kendisi için bir fayda görüyor.
Ve sistemin HDP’yle ilgili olan tarafından sürekli gayrı muntazam tıkırtılar geliyor.
Siyaset bu soruna bir çözüm getiremezse, yani şu çelişkileri uzlaştıracak salim bir yol bulamazsa tıkırtılar son bulmaz.