MHP kongrelerinde sorun olmaz. Oldu mu da tam olur.
Evvela, partinin bir lideri vardır. Herkes, o lidere tabidir. O lider partinin başındayken kimse hır gür etmez, bütün olağan kongreler adet yerini bulsun diye yapılır, adet yerini bulurken, tok bir ses ve kesin ifadelerle Türk siyaseti hakkında mesajlar verilir. Sonra herkes evlerine dağılır. Normal bir MHP kongresinin çerçevesi budur.
MHP’nin ‘yazılım’ı böyle olmalı ki, tüzüğe, ‘Olağanüstü kongrede genel başkan seçilmez’ maddesi konulmuş.
Yani, katakulle yapıp olağanüstü kongreyle Genel Başkan devirmek yok.
Her şey lidere göre, lider için.
Neydi o? Her şey Türk’e göre, Türk için.
Biz, olaylı MHP kongresini Başbuğ Türkeş’in Dar-ı Baka’ya irtihalinden sonra gördük.
Kaç aday vardı 1997’de? Tuğrul Türkeş, şahsi mirasın sahibi olarak, siyasi mirasa da talipti.
Ve Devlet Bahçeli, Ramiz Ongun, Muharrem Şemsek, Enis Öksüz, İbrahim Çiftçi...
Baktılar olmuyor, hepsi Tuğrul Bey’e karşı Devlet Bey’in arkasında toplandı. (Şansı olmadığını biliyorduk ama, Ramiz Ongun’u 28 Şubat’ın ruhuna ters bulduğumuz için kalben destekliyorduk.)
Bu sayede, Azmi Karamahmutoğlu tarihe geçmekle kalmadı, Karamahmutoğlu’nun ‘vecize’leri de siyasi literatüre geçti.
Kürsüyü yıktı Karamahmutoğlu.
Dedi ki, “Hainler için, Yaşasın illegalite!”
Böylece, alemlerin en anarşik sloganı bir ülkücüye nasip olmuş oldu.
Sonrası malum, Devlet Bey Genel Başkan seçildi.
Şimdi durum biraz değişik.
Genel Başkan adayları, Koray Aydın, Sinan Oğan, Ümit Özdağ ve Sait Gönen birlikte hareket ediyor gibiler. Nasıl birlikte? Birbirleriyle birlikte.
Akşener’le de birlikte hareket ediyorlar ama, bu, bir göz yanılması.
Akşener, sanki, diğer dört erkek genel başkan adayına ‘ben sizinle hareket etmesem de siz benimle birlikte hareket edin’ diyor.
Onlar da öyle yapıyor, bazen gönüllü, bazen gönülsüz takip ediyorlar.
Nitekim, Divan Başkanlığı’na Meral Hanım’ın adayı Müsavat Dervişoğlu seçildi.
Ben, kongrede, ‘Meral hanım hepsini eteğinde salladı’ lafının kullanıldığını işittim.
Devlet Bahçeli, ‘Tüzük Kongresi’ sürecinde ‘pasif’ti.
Muhaliflere önce ‘gidin hakkınızı mahkemede arayın’ dedi.
Belki, Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan veya AK Parti’den bir himmet umdu. Fakat, yargı, muhaliflerin kongre talebinin meşru olduğuna karar verdi.
Bahçeli, hızlı hareket edip, kendisi kongre toplayabilirdi.
Kazanır mıydı böyle bir kongreyi? Belki kaybederdi.
Ama, hadise bu kadar dramatik olmazdı.
Neticede, kongre yapıldı. Tüzük değişti.
Devlet Bey’in ‘gaipliğinde...’
Bahçeli, Akşener’i ve diğer genel başkan adaylarını MHP’den ihraç ettirebilirdi. En azından bunun için uğraşabilirdi.
Fakat, kongre dün ‘tedbirli ihraç talebi’ni yasakladı. Yani, ihraç kapısı kapandı.
Meral Hanım’ın yolunu açmak için Genel Başkan Adayı’nın milletvekili olma şartını da kaldırdı.
Genel Merkez, delege sayısının yetersiz olduğunu söylüyor. ‘Tüzükleri fazla değiştirdiniz’ diyor.
Bunlar hep ‘füruat.’
‘Füruat’ı mahsus kullandım, Paralel’i çağrıştırsın diye.
Böyle bir ‘realite’ var. Fakat, MHP’liler bu realitenin ‘başat’ olmadığını düşünüyor.
Allah izin verirse, zamanla görürüz.
Bu kez Devlet Bey mi hakkını mahkemede arayacak?
Erkek genel başkan adayları mutlu değil ama, ok yaydan çıkmış sanki.
Rüzgar, Meral Hanım’ın yelkenlerini şişiriyor.
Eğer bir bildiği varsa Devlet Bey’in... Ve bildiği şey Hoca Nasreddin’in, ‘evdeki eski kilimi heybe yapması’ndan fazla bir şeyse, diyeceğim yok.