Eskiden, E 5 karayolu üzerinde, İstanbul-Ankara istikametine giderken sol tarafta, Başıbüyük Mahallesi yakınlarında bir heykel imalathanesi vardı.
Şimdi görmüyorum. Kaldırılmış olabilir.
İmalathanenin etrafında çok sayıda Atatürk heykeli dikiliydi. Her geçişte görüyorduk.
Ara sıra yazılarımda adı geçer. Potlar Köyü’nde, bu imalathaneden alınan ilhamla üretildiğini zannettiğim bir heykel hikayesini defalarca dinlemişimdir.
“İstanbul’da adamın birisi gecekondu yapmış.
Belediye yıkmak istemiş.
Dozerler evi yıkmaya gelince ne görsünler.
Adam, evin dört bir tarafına Atatürk heykeli dikmiş.
Evi yıkamamışlar. Dozerlerini toplayıp kös kös gitmişler.”
Ben, Mecelle’deki ‘Ezmanın tagayyürü ile ahkamın tagayyürü inkar olunamaz’ kaidesini kalıp olarak çok beğeniyorum.
Dün, bu kalıbı ‘Ezmanın tagayyürü ile ahvalin tagayyürü inkar olunamaz’ şeklinde kullandım.
Bugün de “Ezmanın tagayyürü ile alet ve edevatın tagayyürü inkar olunamaz” şeklinde kullanasım var.
Günümüzde, usulsüz yapılan işleri muhafaza etmek için kullanılan alet ve edevat tagayyür etmiş görünüyor.
Malum, son zamanlarda ‘Çiftlikbank’ diye bir mesele zuhur etti.
Bir çeşit üçkağıtçılık.
Yeni yetmenin birisi bir tezgah kurmuş.
Hayali bir çiftlik.
Çiftliğe para yatırıyorsun.
Güya, yatırdığın paralarla inek, dana, koyun, keçi, tavuk vesaire alınıp besleniyor.
Ziraat da yapılıyor.
Yattığın yerden para kazanıyorsun.
Hem de ne para!
İnternette hala siteleri duruyor. Bugün bile bir takım kerizlerin başvuru yapıp kerizlenmesine açık.
Gerçi şu anda yasal takip altında. Belki parayı yatıran parasını geri alabilir.
Adamlar sistemin nasıl çalıştığını adım adım yazmış.
1- Üye ol. 2- Altın satın al. 3- Bütçeni uygun hayvanı seç. (‘Hayvan’ı kimin seçtiği skandal ortaya çıktıktan sonra açıklık kazandı!) 4- Elde ettiğin yumurta süt ve balları pazarda sat.
Altın dediği, bitcoin gibi bir şey. 1 liraya bir altın alıyormuşsun. 15 altınla üye oluyormuşsun.
Bir Kafkas arısı ayda 750 lira kazandırıyormuş. Bir Denizli tavuğu ise 10 lira.
En akıllı olanlar herhalde parayı tavuğa değil Kafkas arısına yatırmışlardır!
Anladığım kadarıyla alış verişi, balları, yumurtaları, tavukları, danaları alma ve satma işlemini şu internette insanların çokça oynadığı çiftlik oyununa benzer bir şekilde, dijital ortamda yapıyorsun.
Geçen bir gazetede okudum, Çiftlikbank mağdurları arasında bazı milletvekilleri de varmış.
Kim olduklarını merak etmedim değil. Acaba parayı danaya mı arıya mı yatırdılar? Eğer haber doğruysa, zamanla piyasaya düşerler.
Tipik, tamahkarla sahtekar buluşması.
Hani şu Avrupa’da Alman Markına yüzde 20-30 kar payı veren hayali şirketlerin hikayesi gibi.
Evvelsi gün bir çiftlik şirketi daha yakayı ele vermiş. İsmi ‘Anadolu Farm.’
Herif, 8 ayda 90 milyon lira toplamış.
Bu firmaların tanıtım filmleri, reklamları internette kıyamet gibi.
Bir tanesinde, danaya biberonla süt emziriyorlar.
Alaca bir dana. Pek sevimli.
Kim yatırmaz böyle bir danaya parayı!
‘Alet ve edevat’ın tagayürü’ neden inkar olunamaz?
Bakın üçkağıtçılar, üçkağıtlarını bu kez Atatürk heykeliyle değil, Fatih Sultan Mehmet’le muhafazaya çalışmışlar.
Çiftlikbank’ın bir tanıtım filminde Fatih’in 13 yaşında tahta geçtiği, 21 yaşında İstanbul’u fethettiği anlatılıyor.
Yeni yetme patron M. A. da halkımızın arasında!
Arkasından, Arif Nihat Asya’nın ‘Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın’ redifli şiiri okunuyor.
“Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin, millet yürüyecek arkandan.”
Şirketi ‘muhafaza’ için kullanılan bir başka enstrüman.
‘Muhafazakarlık’ dedikleri şeyin böyle olmaması lazımdı, ben mi yanlış hatırlıyorum?
Çiftlikbank’ın sayfasında gördüm. Çiftlikbank’ın yardım elini uzattığı Ugandalı yetim ve öksüzler minik ellerini semaya açıp Afrin’deki Türk askeri için dua etmişler.
Yani her şey kullanılabilir. Milleti yolmak için.
Herifler işi biliyorlar vesselam!