Çoğumuz fakir. Fakat aramızda zenginler var. Dünya petrol ihracatının yüzde 36’sını bizim ülkelerimiz yapıyor. Yaptıkları ihracattan 550 milyar dolar civarında gelir elde ediyorlar.
Bu 550 milyar doların yarısına yakın kısmını ağırlıklı olarak petrolü ihraç ettikleri ülkelerden silah satın alarak geri ödüyorlar.
Yani daha çok yoksulları öldüren silah sanayiini finanse ediyorlar.
Eğitim durumumuz pek iyi değil. Ortalama 5,6 yıl. Bizim ülkelerimiz listenin dışına çıkarıldığında dünya ortalaması 9,5 yıla çıkıyor.
İleri teknoloji ihracatında hemen hemen yokuz. Dünyadaki payımız binde 4.
Eğitim bozuk olunca ileri teknoloji ürünlerini nasıl üreteceksin? Ancak kullanırsın, müşteri olursun.
Kimden bahsediyorum ‘biz’ derken?
İslam İş birliği Teşkilatı’na (İİT) üye ülkelerden.
(Verileri Özcan Kadıoğlu’nun Dünya Gazetesi’ndeki 24 Mayıs 2017 tarihli makalesinden aldım. Rakamlarda bazı değişiklikler olmuştur ama genel eğilimin değiştiğini zannetmiyorum.)
Bilirsiniz, önceki adıyla İslam Konferansı Örgütü Mescid-i Aksa’nın Avustralyalı bir Hristiyan tarafından ateşe verilmesi üzerine Suudi Arabistan Kralı Faysal’ın gayretiyle kurulmuştu.
Hafta içinde İİT bu defa İsrail’in Gazze’de yaptığı katliam sebebiyle Riyad’da olağanüstü toplandı.
Ya toplantının önemine binaen ya da Arap zirvesini de bilvesile aradan çıkarmak için ‘Arap Ligi’ni de toplantıya dahil ettiler.
Katliamı durduracak ya da İsrail’in canını sıkacak bir karar çıkmasını bekliyor muyduk toplantıdan?
Beklemiyorduk.
Alıştık çünkü, İİT sadra şifa olacak bir iş yapmaz.
Koca koca adamlar, toplanırlar, müzakere ederler sonunda aile fotoğrafında boy gösterip dağılırlar.
Bu defa farklı bir şey oldu mu diye 31 maddelik kapanış bildirgesini tane tane okudum.
4 Haziran 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti kurulmasını öngören BM kararına atıf yapılmış.
Bunu lüzum hissettiği zaman Biden bile söylüyor. İki devletli çözüm, Gazze işgal edilemez…
İsrail’in Batı Şeria ve Filistin’deki saldırganlığı kınanmış. BM’den İsrail’in saldırganlığını sona erdirecek bağlayıcı bir karar alması istenmiş.
Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısından, İsrail’in Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki tüm Filistin topraklarında Filistin halkına karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlara ilişkin soruşturmayı tamamlaması” talep edilmiş.
Gerçekten iyi olur bu talepler yerine getirilirse.
Şu madde biraz değişik. Liderler, “Uluslararası topluma, yerleşimci derneklerini ve örgütlerini, uluslararası terörizm listelerine dahil etmesi” çağrısı yapmış.
Üye ülke liderlerinin kendileri doğrudan bir şey yapamazlar mı?
Yani kendilerini yükümlülük altına sokan bir karar?
Almışlar.
Ne kararı almışlar? Petrol ambargosu mu?
Yoksa garip gurebanın yapmaya çalıştığı türden bir boykot kararı mı?
Gerçi o da tuhaf. Gazoz, çikolata boykotuna iştirak eden çok fakat otomotiv alanında kimse markasından fedakârlık yapmıyor.
Ya da İsrail’i destekleyen ABD, Fransa, Almanya gibi rejimlerin canını sıkmak için yıllık 250 milyar doları bulan savunma ithalatlarının birazını kısma kararı.
Ne petrol ne marka boykotu ne silah ithalatı.
Patronları kızdırmak istemiyorlar.
Şunu yapmışlar:
“İsrail’in yasa dışı eylemlerini ve insanlık dışı uygulamalarını açığa çıkaracak dijital medya platformlarını kurması için” İİT ile Arap Ligi Genel Sekreterliklerini yetkilendirmişler.
Tamam, bu eğer savsaklamazlarsa 57 ülke liderinin yetkisi dahilinde, güç yetirebilecekleri bir şey.
Fakat biraz geç kaldılar.
Vicdanı olan insanlar, dünyanın her tarafında bu vazifeyi yerine getirmeye çalışıyor.
İsrail’in eski başbakanı Ehud Barak bile sosyal medyada İsrail’i eleştiren paylaşımların Filistinliler’i eleştiren paylaşımlardan 10 kat fazla olduğunu söylemişti.
Yine de yapsınlar. Faydadan hali değildir. Çok masraflı da sayılmaz, bütçe dengelerini bozmaz.
Aman bozulmasın abilerin bütçe dengeleri.
Konforları da bozulmasın.