Ey yolcu, sen bu gidişle Kabe’ye varamayacaksın. Zira tuttuğun yol Türkistan yoludur.”
Bu sözü yıllar önce Şeyh Sadi-i Şirazi’nin Gülistan’ında okumuştum.
Bugünün idrakiyle bakınca bu söz hakkında ‘dini’ veya ‘milli’ çözümlemeler yapılabilir.
Kabe, dini bir ‘mekan’ Türkistan ise milli çağrışımlara müsait bir coğrafya.
Hayır. Sadi’nin sözünde milli hiçbir kasıt yok. Sadi-i Şirazi 13. Yüzyılda yaşadı. Adı üstünde Şirazlı. Şiraz İran’ın güneyine düşüyor. Türkistan’la Hicaz birbirinin aksi istikametlerde.
Yani Şirazi, hedeflediği menzilin tam aksi yönünde giden bir zahide sesleniyor. Bu yüzden Kabe ve Türkistan tabirlerini kullanıyor.
Bugünlerde siyasilerimiz ‘reform’ kelimesini sıkça telaffuz ediyor.
Bir hazırlıktan söz ediliyor. 2021’in ‘reform yılı’ olacağı söyleniyor.
Eğer herkes ‘reform’ kavramına aynı ya da birbirine benzer anlamlar yüklüyorsa bu iyi bir şey.
Sözlüklerde “Daha iyi duruma getirmek için yapılan düzenleme, ıslahat” diye tarif ediliyor.
Nerelerde ‘daha iyi duruma getirmek için düzenleme’ yapılabilir?
Mesela yargıda. Yargının gerçekten bağımsız ve tarafsız olması için, talimatla karar verdiği kanaatinin izalesi için bazı ıslahatlar yapılabilir.
Mesela düşünce, ifade ve medya özgürlüğü alanlarında... ‘Düşüncenin suç olmaktan çıkarılması’ diye bir laf vardı bir zamanlar. Bu yönde bir adım atılabilir.
Ekonomide de reform yapılabilir. Üretimi, girişimciliği, inovasyonu, ar-ge’yi daha çok teşvik eden kararlar alınabilir.
Yerli veya yabancı yatırımcıyı ürküten uygulamalardan vaz geçildiğini temin edecek düzenlemeler getirilebilir.
Yabancı bankaların Türk müteşebbislerden gelen kredi taleplerine ‘ya devlet malınıza el koyarsa?’ diye mukabele ettiği söyleniyor.
Bu sorulara mani olacak hukuki teminatlar tesis edilebilir.
‘Şeffaflık’ reform mevzuu olabilir.
Bizim yetkililer hiç sevmez. Hele de akçeli işlerde.
Olur a... Belki bu defa “Yeter artık, bundan sonra şeffaflaşalım” derler.
Biz bazı ‘reform’ları Avrupa Birliği’ne uyum için yapıyoruz. Reform olsun da... Bu ülke insanının aklını, fikrini özgürleştirsin de gerekçesi isterse Avrupa menşeli olsun.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye’nin geleceğini Avrupa’da görüyoruz” demesi de reforma dönük bir ifade.
Erdoğan bu sözü AB Komisyonu Başkanı Leyen’le yaptığı görüşmede de tekrarlamıştı. Hatta, 18 Mart mutabakatının güncellenmesinin iyi bir başlangıç olacağını söylemişti.
Neydi 18 Mart mutabakatı diye baktım. Bakınca hatırladım.
Gelecek Partisi lideri Davutoğlu’nun Başbakanlığı döneminde imzalanmıştı. Göçmenlerle ilgili bir mutabakattı. İçinde, ‘2016 Haziran’ına kadar Türk vatandaşlarına vize serbestisi sağlanması’ ve müzakerelerin yeniden başlatılması da vardı.
(Türkiye göçmenlerle ilgili yükümlülüklerini yerine getirdi. Ancak vize serbestisi unutuldu gitti. Davutoğlu’nun hanesine yazılacağı için üzerinde durulmamış olabilir mi?)
Her neyse. Aynı noktadan devam etme seçeneği de iyi sayılır.
Reformun lüzumlu olduğu alanları çoğaltabiliriz.
Fakat gidişat hiç de reforma meyyalmişiz gibi görünmüyor.
‘Reform’un muhteviyatı konusunda fikir yürütenler... Mesela AİHM kararlarını uygulamanın Anayasal gereklilik olduğunu hatırlatanlar, yerel mahkemenin Anayasa Mahkemesi kararını uygulamamasını yanlış bulduğunu söyleyenler ihanetle bile suçlanabiliyor.
Şu anda manzaramız...
Şiddet, muhalefeti ve basını tedip vasıtası olarak kullanılabiliyor.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a ve Yeniçağ Gazetesi Ankara Temsilcisi Orhan Uğuroğlu’na yapılan saldırılar yakın örnekler.
Burada, geçen yıl CHP lideri Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırı da hatırlanabilir.
Dahası, yargı, şiddeti tedip vasıtası olarak kullananlara olabildiğince müşfik davranıyor.
Haberi yazan ya da üzerine yorum yapan gazeteciler de bu gerilim sofrasından nasipdar edilebiliyor.
(Bkz. MHP lideri Bahçeli’nin gazetemiz Karar’a yönelik twittleri.)
Bu göstergeler hangi yönü işaret ediyor? Reformu mu?
Eskiden, matematik öğretmenlerimiz, problemin sonucunu doğru çıkaramasak da, eğer problemi çözmede kullandığımız yöntemi uygun bulurlarsa ‘gidiş yolu doğru’ diyerek biraz puan verirdi.
Şu anda ‘gidiyoruz’ dediğimiz yolun aksi istikametindeyiz.
Ve galiba doğru tarafa gitmek yerine tercih ettiğimiz yolun doğruluğunun tescil edilmesini istiyoruz.