Aileyi kim tehdit ediyor?

Yusuf Ziya Cömert

Hayat, insanlarla bazen köşe kapmaca oynar.

70’li yılların Türkiye’sinde nüfus planlaması çok önemli bir devlet politikasıydı.

O dönemde Türkiye’nin ancak kendi nüfusunun artışını durdurarak kalkınacağını savunandan geçilmiyordu.

“Herkes bakabileceği kadar çocuk yapsın” diyordu uzmanlar.

Gazetelerde, televizyonlarda aile planlaması yöntemleri anlatılıyordu.

Buna rağmen hızla artıyordu nüfusumuz.

‘Doğurganlık hızı’mız 2,5 civarındaydı.

Nedir doğurganlık hızı? Bir kadının doğurganlık süresi içinde doğurduğu ortalama çocuk sayısı.

Ortalama doğurganlık hızının 2’nin üstündeyse nüfusunuz artar. 2’nin biraz altındaysa yerinde sayar. 2’nin çok altındaysa azalır.

Nüfusunuz gitgide azalmaya ve ihtiyarlamaya başlar.

O yıllarda Çin’de oldukça sert nüfus planlaması politikaları uygulanıyordu. Birden fazla çocuğu olan ailelere para cezası veya işten çıkarma gibi cezalar veriliyordu. Aileler kürtaja zorlanıyordu.

Hindistan’da daha mutedil politikalar vardı. Bir kampanya hatırlıyorum ailelere yönelik. “We are two/Our’s two.” “Biz ikiyiz, çocuklarımız da iki.”

Yani karı-kocaya hitaben, “ikiden fazla çocuk yapmayın nüfusumuz artmasın.”

Bu politikalar sayesinde Çin’de nüfus artışı düştü. İhtiyarların ya da yaşlıların nüfusa oranı artmaya başladı.

Hindistan’da nüfus artışı yavaşlayarak devam etti.

Sonunda, Hindistan’ın nüfusu Çin’in nüfusunu geçti.

Hala birbirlerine yakınlar. Ama Çin’in nüfusu azalmaya başladı. Son tahminlere göre Hindistan’ın nüfusu 1,428, Çin’in nüfusu ise 1,425 milyar.

Şimdi Çin yönetimi bizim siyasilerimizin yaptığı gibi evlenen çiftlere 3 çocuk yapmalarını tavsiye ediyor.

Bizim halkımız, devletin nüfus artışını durdurma politikasına yavaş yavaş intikal etti.

Doğurganlık hızımız 2000’lerin başında 2,38’ken 2014’ten itibaren istikrarlı bir şekilde düşmeye başladı. Şu anda 1,51’e kadar indik.

2022 itibarıyla Fransa’nın doğurganlık hızı bizimkinden yüksek. 1,79.

Ne demek bu?

Nüfusumuz yaşlanıyor.

Bir taraftan da azalıyor.

Yani, göçmenleri saymazsak azalıyor.

Evet, Cumhurbaşkanı Erdoğan nikah törenlerinde evlilik cüzdanını daha iyi muhafaza edeceklerini düşündüğü için gelim hanıma sunarken “En az üç çocuk” tavsiyesinde bulunuyordu.

Erdoğan’ın nikahlarına katıldığı çiftler üç çocuk tavsiyesini tuttu mu bilemeyiz.

Ama halkımızın bu tavsiyeyi pek tutmadığını TÜİK’in verileri ispat ediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan istatistiklerdeki tehdidin bir tarafını gördü. 2023 doğum istatistiklerinin “endişe verici, Türkiye açısından varoluşsal bir tehdit” olduğunu söyledi. Aynı konuşmada son yıllarda aileye yönelik tehditlerin giderek arttığını da vurguladı.

Nedir aileye yönelik tehdit?

“Küresel cinsiyetsizleştirme projeleri.”

Tamam, bunu bir kenara koyalım. Başka?

Başkasını söylemiyor Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Türkiye’deki doğurganlık hızıyla iktisadi durumumuz arasındaki bağıntıyı en iyi çalışan gazeteci arkadaşımız İbrahim Kahveci’dir.

Kahveci, defalarca TÜİK’in verilerinden hareketle ekonomik durumumuz bozuldukça ailelerde çocuk doğurma oranının azaldığını, ekonomimiz düzeldikçe arttığını yazdı.

Yani, nasihatle olmuyor. Vatandaş, ekonominin kötü gidişatını görünce çocuk sahibi olmaktan korkuyor.

“Türkiye’de 2014 yılında 1 milyon 351 bin çocuk doğdu” diyor Kahveci. 2023 yılında bu sayının 958 bine düştüğünü söylüyor.

Ve ekliyor:

“Düşünebiliyor musunuz… 77,7 milyon nüfusta 1,3 milyon çocuk doğarken 85,4 milyon nüfusta 950 bin çocuk doğuyor.”

Ekonomiyi bozmak, enflasyonu yükseltmek… (Bunların sorumlusu tabii ki ülkeyi yönetenlerdir) Türkiye’nin nüfus güvenliğini tehdit ediyor.

Bu bir gerçek.

Buna bir gerçek de ben ekleyeyim.

Aile kurumunu tehdit eden faktörler arasında ekonomiyi bozmak birinci sıradadır.

Bugün İstanbul’da küçük ama temiz bir evin kirası asgari ücretten yüksek.

Yeni kurulan bir aile, maaşını ev kirasına verince neyle geçinecek?

Bu caydırıcı bir faktör. Aile kurumu oluşamıyor bile.

Tuzu kurular için söylemiyorum, ortalama ‘yurdum insanı’ için söylüyorum.

‘Aileyi korumak’ sağa sola yapılan LGBT imalarıyla olmuyor.

Vaazla da olmuyor.

Daha önce yazmıştım, tekrar edeyim: Siz ekonomiyi düzeltin, aile kendisini korur.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (67)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.