Dostlarla beraberiz, müşterek bir hüznün etrafında dolaşıyoruz.
Hastalanmış, hastaneye götürmüşler, müdahale edilmiş, nekahet dönemini ağır geçiriyormuş, sanki bütün sayrılıkları bir anda üzerine çullanmış.
Ama ümitliydik, kardeşi Salih ara ara haberdar ediyordu bizi.
Sondan bir önceki haber, güzeldi, Alper Kanca, ‘Rindan’ grubunda Salih’ten naklen Mevlana’nın konuştuğunu, meyve suyu içtiğini, kalp destek ünitesinden çıkarıldığını aktarıyordu.
Acı haberi Şaban Abak’tan aldık.
“Arkadaşlar, ömrünü çocuklarımızı şiirle kanatlandırmaya adamış naif şairimiz, can dostum Mevlâna İdris Zengin vefat etti.”
Bugün (yani dün) 7 Haziran. Cahit Abi’nin (Zarifoğlu) vefatının 35. yıldönümü. Tarihlerin denk düşmesinde bir hikmet aramamız lazım mı bilmiyorum. Aklıma geldi işte.
Güzel bir dosttu. ‘Çelebi’ tabiri en çok ona yakışır. Allahu Te’ala ahiretini mamur etsin.
Bir şey yazasım yok. Diyebileceklerimin çoğunu iki sene önce 29 Nisan 2020’de “Aldırma çiçek bu da geçecek” başlığıyla yazmışım bu sütunda. O yazıyı tekrarlamamı dostlarım inşallah mazur görürler.
“Bir gün yolu Konya’ya düşmüş, oradan İstanbul’da mukim bir arkadaşını aramış. Hangi arkadaşını aramış bilmiyorum. Nedense kendisine de sormadım.
Telefona arkadaşının annesi çıkmış.
“Evde yok” demiş arkadaşının annesi, “Kim aradı diyeyim?”
“Mevlâna aradı dersiniz” demiş.
Muhtemelen yeterli bulmamış arkadaşının annesi. “Nereden aradı diyeyim” diye soruya ilave yapmış. “Konya’dan dersiniz” demiş Mevlâna.
Mevlâna İdris’ten bahsediyorum. Tanıyorsunuz kendisini, burada, Karar’da, benim karşı sayfamda yazıyor.
Masalcı. Çocuklar için yazdıklarıyla Cahit Zarifoğlu’nun izini sürdüğünü düşünebilirsiniz.
Zarif. Beyefendi. Zevk-i selim sahibi. Hikâyeden de anlaşılacağı gibi, nüktedan.
Musikişinas. Ney üfler. Söylediği zaman güzel söyler.
Ve şair.
“İyi geceler bayım hiç yittiniz mi
En az bir defa yitmeli insan.”
“Bayım” Mevlana’nın gündelik hayatında da vardır.
Ama biz şiirin devamına bakalım.
“İçinde yalan olmayan bir cümle söyle bana/İçinde Amerika olmayan bir cümle söyle/İçinde zulüm olmayan bir cümle/İhtiyacım var buna”
Bitmedi. Söylenecek o cümle. Biraz sabır. Devam ediyoruz.
Şiirin ne zaman yazıldığını unutmuşum. Ama sanki Körfez harbi günleri.
“Çok hırpalandım sevgilim/Bu vakitsiz değişen haritalardan/Kederli göklerden mübarek çocuklardan kapanmış çiçeklerden/Geldi geçiyor dünya/Elimi tut/Bir cümle söyle/İçinde yalan olmayan bir cümle/Göklere bakma anında dünyadan çıkma anında/Söyleyip kaybolayım söyleyip varolayım/Bir cümle bir cümle bir cümle
Lailaheillallah.”
İkindi Yazıları’nı hatırlar mısınız?
Ben hatırlarım. Hele Mevlana’yı hatırlayınca.
Andırın Postası’nı, Nedim Ali Zengin’i.
Gençti, yakışıklıydı, şairdi.
Secdede öldü Nedim Ali. Bunu hiç unutamam.
Böyle durumlarda, ‘Rahmet istedi’ deriz. Çok Rahmet olsun Nedim Ali’ye.
“Duaların özgürleştiren rüzgârı çekilmişti yüzlerden”
Bunu söylemek en çok bir şaire yakışır.
“İnsanlar doğa değil yönetmelik kokuyordu.”
Bunu da.
“Her şey için tek şey diliyorum/Allahın gülleri yakamızı bırakmasın.”
Maraş doğumludur. Ama çok İstanbulludur.
Mevlana’yı bir defasında Süleymaniye Camii’nin avlu duvarının pencere boşluğunda otururken görmüştüm.
Bu, Mevlana’ya uygun bir resim. Tanıdığım şairler arasında böyle bir yerde görme ihtimalim olan ikinci bir şair yok.
Derviş midir bilmiyorum, ama halleri dervişanedir.
Şiirinde de vardır bu dervişanelik.
Bakın, ne güzel bir dua. Okuduktan sonra ‘Amin’ deyin.
“Ol dedin olduk senden/Gel dedin geldik sana/Başımız yerde/Açtık ellerimizi sevgilinle birlikte/Bize bak çekip çıkalım uçurumlardan/Bize bak çıkalım dünyanın bütün kulluklarından/Parçansak al bizi bir daha ayırma evinde uyuyalım/Yabancıysak dost ol bize senden ayrılmayalım/Elimiz açık başımız ve ruhumuz secdede bekliyoruz/Sevdiklerin aşkına sevenlerin aşkına/İnşirah inşirah inşirah/Ayetin değil miyiz ya Allah”
Hele bugünlerde inşiraha çok ihtiyacımız var.
Bugünler, korona günleri. Ve bugünlerde Marquez’in Kolera Günlerinde Aşk’ı ne kadar sık geliyor hatırıma!
Bir de şu:
“Bin tank/Dokuz yüz tank/Doksan tank/Yedi tank/Aldırma çiçek/Bu da geçecek.”
28 Şubat günlerinin şiiriydi. “Bu da geçer Ya Hu”nun bir başka söylenişi olarak hatırımda kaldı.
Bugün de söyleyebilir miyiz?
“Aldırma çiçek/Bu da geçecek.”