*Dün, benim dikkatsizliğim sonucu bu köşede yine 2023 seçimleriyle ilgili eski bir yazım yayımlandı. Özür dileyerek düzeltiyorum. Doğrusu aşağıdadır.
Bir sonraki Cumhurbaşkanı seçimi eğer zamanında yapılırsa 25 Haziran 2023’te. Yani yaklaşık 2 yıl 10 ay sonra. Öne alınır mı seçim?
Alınabilir tabii.
Hatta şu sıralar öyle bir hava estiriyorlar ki...
Sanki ha bugün ha yarın yapılacak.
İktidarın ya da Cumhur İttifakı’nın adayı belli. Şeksiz şüphesiz Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Erdoğan, bugünkü şartlar seçimin yapılacağı günlerde de geçerli olursa seçimin favorisi.
Muhalefetin farklı öngörüleri var olmasına var. Ekonomi diken üstünde, döviz aldı başını gidiyor, şartlar değişebilir. Ama bugün, anketlerin çoğuna göre AK Parti ile MHP’nin toplamı yüzde 50’yi geçiyor.
Bu demektir ki muhalefetin oyu da yüzde 50’ye yakın.
Ancak muhalefet cephesinde kimin ya da kimlerin aday olacağı konusunda belirsizlik var.
İYİ Parti lideri Meral Akşener bir önceki seçimde yaptığı gibi -CHP bir ‘ortak aday’ arayışına girecek olsa bile- aday olma hakkını kullanmaya meyyal.
HDP ilk turda kendi adayını destekleyebilir. Sonrasını biliyorsunuz.
Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun nasıl bir tavır takınacağına dair bilgi yok. Kendisi mi aday olur, muhalefetin uzlaşacağı ‘ortak aday’ı mı destekler henüz bilinmiyor.
Deva Partisi lideri Ali Babacan’ın da durumu Davutoğlu gibi. Ama söylentiler var. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü destekleme ihtimali dillendiriliyor.
Tabii ki Babacan kendisi de aday olabilir.
CHP’yi mahsus sona bıraktım. Çünkü orada Cumhurbaşkanı seçimiyle çok ilintili bir olay var.
Muharrem İnce olayı.
CHP lideri Kılıçdaroğlu aday olmayacak gibi. Mamafih, aday olmasına mani bir durum yok. Olursa şaşırmamak lazım.
Ağırlıklı görüş, Kılıçdaroğlu’nun, sağ seçmenin de oy verebileceği bir ‘ortak aday’ arayışına gireceği yönünde.
Geçen seçimde 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü düşünmüştü.
Yine düşünür mü? Düşünürse, parti tabanına ne ölçüde benimsetebilir?
Yoksa mutedil bir CHP’liye mi yönelir?
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu muhalefet muhitlerinde adaylığa yakıştırılıyor. Fakat meclis çoğunluğu AK Parti ve MHP’de olan İstanbul Büyükşehir’i bırakıp gitmek çok akıllıca bulunmayabilir.
Ya Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş?
Gerçekçi mi değil mi bilemem, ama o da konuşuluyor.
CHP’nin son cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce ise neredeyse hiç konuşulmuyor.
(Konuşan vardır da, bizim işiteceğimiz şekilde konuşulmuyor.)
Malum, Muharrem İnce şu anda milletvekili değil.
CHP’nin son kongresinde de istiskal edildi. Seçmenden yüzde 30’un üzerinde oy almış, üstelik defalarca Kılıçdaroğlu’nun karşısına genel başkan adayı olarak çıkmış bir CHP’li olarak, görünür bir yerde veya genel başkanın yanında yöresinde değil, CHP’nin Yalova delegeleri arasında oturmak zorunda kaldı.
Bunu bir gösterge olarak değerlendirdi Muharrem İnce.
Neyin göstergesi?
CHP yönetiminin kendisini her hangi bir yere aday olarak düşünmediğinin göstergesi.
Yeni bir hareket başlatacağını ilan etmesinin sebebi budur. (Fatih Altaylı’ya anlattıklarına bakılırsa parti kurmaya niyeti yok.)
Başlatacağı hareket Cumhurbaşkanı adaylığını garantiye alma hareketidir.
Kılıçdaroğlu her siyasi kesimin bileşkesini arayacak olsa bile, Muharrem İnce, gerekli imzaları toplayarak bağımsız aday olmaya kararlı görünüyor.
Şu anda partide görevi yok. Milletvekili falan da değil. Vakti müsait. Sözünü ettiği çalışmayı yapabilir. Anadolu’yu adım adım gezebilir.
Demek ki 2023 için ilk kampanyayı Muharrem İnce’nin başlattığını söyleyebiliriz.
***
Gelelim, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Meral Akşener’e yaptığı “Evine dön” çağrısına.
En makulü bunu Cumhur İttifakına davet şeklinde yorumlamak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da aynı istikamette yorumladı.
Türkçesi: HDP’nin olduğu yerde ne işin var? Yerli ve millisin işte, gel bu tarafa.
Gider mi Akşener?
Siyasette olmaz diye bir şey yok.
Ama görünür verilere göre gitmez. Çünkü gidince gitmiş olur.
Bahçeli’nin davetinin ve Erdoğan’ın yorumunun ikinci anlamı galiba gözden kaçıyor.
AK Parti ve MHP kuruluşundan itibaren çok husumet ettiler.
Sık sık İYİ Parti’nin meşruiyetini hedef aldılar.
Bahçeli’nin davetinden sonra iki partinin de İYİ Parti’nin meşruiyetine dair rezervleri ortadan kalkmış oldu.
Bu, davetten daha önemli.