Son yüz yıldır İslam coğrafyasında kalbin kaldıramayacağı katliamlar yaşanıyor. Dikkatimiz Afganistan, Irak ve Suriye’de daha çok, fakat Türkistan’da yaşananlar yeni yetişen Türkistanlılar tarafından bile bilinmiyor. Doğu Türkistan aklımıza gelir yılda bir, sonra o konu da sessizliğe bürünür.
***
Geçtiğimiz hafta sonu 2. Uluslararası Türkistan Kurultayı gerçekleşti Bağcılar Gençlik Merkezi’nde. Yurt içi ve dışından önemli uzmanların katıldığı sempozyumda belgeler ışığında 1916 kıyamı ve büyük Türkistan katliamının 100. Yılı masaya yatırıldı.
Manas, Babür, Hoca Ahmet Yesevi, Ali Şir Nevai, Gaspıralı İsmail Bey ve İmam Buhari oturumlarında Türkistan halkının yaşadığı acılar, bu işgallerin edebiyata ve şiire yansımaları, geçmişten geleceğe kurulan ilim ve maneviyat köprüleri konuşuldu. Oturumların isimlerinde geçen kişi ve destanların derinine gidilirse Türkistan halkı büyük kıyımlara rağmen değerlerini inançlarını korumayı nasıl başarmış anlaşılır.
***
Türkistan dediğimiz bölge, Asya’nın ortasında yaklaşık 7 milyon kilometrekare genişliğindeki bölge. Bugün üzerinde beş bağımsız cumhuriyetin bulunduğu (Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan ve Türkmenistan), iki milyon km2’si Çin işgali altında, Afganistan, İran, Rusya’ya da yayılan ve üzerinde 120 milyon Müslümanın yaşadığı topraklar. 1869’da Rus işgaline girdikten sonra, Türkistanlılar defalarca özgürlük için başkaldırdılar. En son 1.Dünya Savaşı’nda Çarlık Rusya’sının asker ihtiyacı için “askere alma kararnamesi” çıkarması üzerine en büyük ayaklanmayı başlattılar. Buna Türkistanlılar Kozgalış diyor. Kozgalış’ın büyüklüğü ölçüsünde Çar Nikola’nın müdahalesi de sert olmuş. Yaklaşık bir buçuk milyon Türkistanlı 1916 Kozgalanı’nda can vermiş. Rus ordusunda Osmanlıya karşı savaşmayı reddetmenin ağır bedeli.
***
Türkistanlılar işte bu katliamın 100. Yıldönümünü anıyorlar bugünlerde.
Çarlık Rusyası Türkistan’ı İngiliz ve Fransızların sömürgelerini yönettiği gibi yönetmek istediğini açıkça dillendirirken Müslümanlar da böyle bir durumu kabul etmenin İslam’a göre caiz olmadığının bilincinde idi. Rusların Orenburg genel valisi Obruçev ile Bozkır’ın Kazak lideri Sultan Kenasarı arasındaki mektuplaşma bir ilahiyat tartışmasını da içerir. Obruçev’in “itaatin dini bir yükümlülük olması” gerekçesiyle teslim olmalarını isteyen mektubuna verdiği cevapta Sultan Kenasarı; “Size tabi olduğum takdirde Allah’ın rızasına karşı gelmiş olurum. O’nun gazabından korkarım.”demekteydi.
***
Türkistan topraklarının gasp edilerek Rus göçmenlere verilmesi, Türklerden ağır ve haksız vergiler alınması, Türk ahalinin pamuk tarlalarında zorla çalıştırılması, Rusya Meclisi Duma’da Türkistanlıların temsil edilmemesi, Kırgızistan’da da ekilebilir arazilerin %59’unun Rusların eline geçmesi ve “kolonileştirme kararnameleri” ile topraksız hale getirilmeleri. Kırgız halkı bu yüzden açlık ve susuzluktan kitlesel ölüm yaşamıştı.
***
Daha önce yaşanan ayaklanmalarda isyan sahası Taşkent gibi şehirler veya Andican-Oş/ Fergana vadisi gibi bölgeler olabilmekte idi. 1916 isyanına ise Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Türkmenler, Tacikler, Karakalpaklar ve Uygurlar katılmışlar ve isyanın yankıları bütün Rusya İmparatorluğu’na yayılmış. Rus Çarlığı’nı başka birçok etkenle birlikte bu isyanların da zayıf düşürmüş olduğunu söylemek yanlış olmaz. 500 yıllık Rus Çarlığı’nı sona erdiren olay 1916 Büyük Türkistan Kozgalışı. İsyan eden Türkistanlıların aile ve köylerinin tamamen yok edilmesini emreden Çar Nikola, 1916 kıyamından yaklaşık bir sene sonra kurşuna dizilerek öldürüldü ve Rusya’da Çarlar dönemi kapandı.
***
Gençler tarihini bilmek zorunda, bu dünyanın gidişatında özne olarak inisiyatif almak istiyorlarsa tabii. Yoksa tarihlerimiz sadece maruz kalmanın tarihi olmaya mahkum. Dileğimiz bu gibi çalışmaların yaygınlaşması ve akademide ve sivil toplumda tartışmaya açılması.