Evsizlik dünyanın en can yakıcı meselelerinden biri. Hepimiz gittiğimiz ülkelerde bir kartonun üzerinde, betondan zulalarda, parklardaki kanepelerde sabahlayan ve bu şekilde günlerini hatta yıllarını geçiren, evsizlik koşullarında çocuk doğuran insanları görerek kendimizden utanmış ve ne yapmalı diye kafa yormuşuzdur.
Ülkemizde de göze görünmeyen büyük bir yaradır çaresizlik içinde sokakta yaşayanlar. Üstelik pandemiyle birlikte işini ve kıt da olsa gelirini kaybeden sayısız insan oldu. Duyarsızlığımız, eşitsizliğimiz yüzünden umutsuzluğa kapılanlar hiç de az değil. Evsizlik meselesinin arka planına etraflıca tekrar dönmek üzere bir inisiyatiften söz etmek istiyorum. Toplumdaki yokluk işsizlik çaresizlik evsizlik gibi sorunlara dikkat çekmek, politika üretenler ve icra makamları için farkındalık oluşturmak için buluştular. Her meslekten ve meşrepten insanın bir araya gelmesiyle oluşan Erdem Mücadelesi Platformu birçok başlık üzerinde çalışmalar yapıyor. 2018’de kurulan platforma Ayşegül Akdeniz, Hayrettin Bulan, Kadir Bal, Türkan Uruk gibi nice kardeşlerimizin emeği geçti. Zaman içinde platforma farklı kesimlerden birçok duyarlı birey ve gönüllü kuruluş katıldı. Yardım kuruluşları arasında iş birliği tesisi ve yetkililerin konuya odaklanması ve toplumsal bilinç yükselmesi için sayısız toplantı gerçekleştiriyorlar. Pandemi dolayısıyla evsizlik meselesini tekrar ele almak üzere yayınladıkları bildiride dikkat çekilen hususlar:
“Toplumumuzun ortak meselesi olarak evsizler ve korunaksız alanlarda yaşayan insanlar, ciddi şekilde varlığını devam ettiriyor. Bu meseleyle ilgili olarak kamu otoritesinin, belediyelerin, vatandaş olarak bizlerin, yani herkesin sorumluluğu var. Özellikle kentleşen, işsizliğin devam ettiği ve barınma ücretlerinin yüksek olduğu büyük şehirlerde sokakta yaşamak durumunda kalan, ekseriyetle devlet nezdinde kayıtsız olan, en temel insanî haklarından mahrum kalan insanlar, biz görsek de görmesek de toplumumuzun birer bireyi olarak bizim sorumluluğumuzdadırlar. Onları kazanmak, onlarla kardeş olmak, normal ve eşit düzeyde ilişki kurmak durumundayız. Kamu kurumlarının ve otoritesinin yetersiz kaldığı bu can yakıcı ve çok boyutlu mesele için, gönüllü çalışan yapılar olarak bir araya gelmeye ve iş birliği yapmaya karar verdik. Tamamen siyaset üstü bir mesele olarak gördüğümüz evsizlik meselesi, barınma ve onurlu yaşama hakkı üzerine politik görüşlerimizi bir kenara bırakarak işbirliği yapmaya, hangi milletten ve cinsiyetten olursa olsun insanlık dışı koşullarda yaşamak durumunda kalanlar için Erdem Mücadelesi Platformunda saf tutmaya karar verdik.
Platform olarak adımızı Hz. Peygamber’in Hılful-Fudul pratiğinden ilhamla tercih ettik. Erdemli olabilmenin bir mücadele ve pratik gerektirdiğine inanarak, Hz. Peygamber’in örnekliğinden ilhamla bir takım işleri hayata geçirmeye niyetlendik.”
Platforma ve bildiriye destek veren Başkent Kadın Platformu, Emek ve Adalet Platformu, Güzel İşler Derneği, Hayata Sarıl Derneği, İdealist Kadınlar Derneği, Sosyologlar Derneği, Siirt Vakfı ve Şefkat-Der hedeflerini şöyle sıralıyor: “Sokaklarda yaşam mücadelesi veren ve büyük şehirlerde sayıları binleri bulan -genciyle, yaşlısıyla, hastasıyla, engellisiyle- tüm evsizlerin hayatlarını normale dönüştürebilecek rehabilitasyon merkezlerini, yaşam alanlarını ve topluma kazandırabilme mekanizmalarını hayata geçirerek toplumu güçlendirmek. Sivil inisiyatifler olarak bu anlamda elimizden geleni yapmak, kamu otoritesinin ve imkânlarının seferber edilmesi için kampanya gücüne başvurmak. Yine kimsesiz ve sahipsizlikten dolayı, ya da yakınları tarafından köle gibi satılarak, hile ve tuzakla fuhuş gibi gayri insanî bir hayata itilen ve mecbur bırakılan, hayatı çalınan ve mahvolan hayatsız kadınların normal bir hayata kavuşmalarını, toplumla eşitlenmelerini sağlamak için gayret etmek, onlara da aynı şekilde barınma, eğitim ve iş imkânı sağlanmasına yardımcı olmak.”
Platformun başkanı, eğitimci sosyolog Ayşegül Akdeniz bu çağrıyı yazarlara, ilahiyatçılara, icra makamındaki herkese, bütün partilerin ilgili birimlerine ve duyarlı vatandaşlara iletmek istediklerini söyledi. Bu mesele üzerine hukuki düzenlemeler yapılmalı, politika üretilmeli ve kafa yorulmalıdır.
Çünkü hayatta kalmak ve onurlu bir yaşam sürmek herkesin hakkı!