“Soruşturmanın sonucu tespit edilememiştir”

Yıldıray Oğur

Ankara’da dokuz insanın hayatını kaybettiği hızlı tren kazasından bir hafta önce, Tekirdağ Çorlu’da 25 insanın hayatını kaybettiği tren kazasından ise altı ay sonra, 5 Aralık 2018 günü Anayasa Mahkemesi bundan 14 yıl önce meydana gelmiş başka bir tren kazasıyla ilgili önemli bir karar verdi.

4 Haziran 2004 günü Başbakan’ın katıldığı törenle İstanbul-Ankara arasındaki seferlerine başlayan Yakup Kadri Karaosmanoğlu adlı hızlandırılmış tren, açılışından iki ay sonra 22 Temmuz 2004 günü saat 19.45'te Sakarya'nın Pamukova ilçesi yakınlarında raydan çıkmış, devrilen tren vagonlarının altında kalan 37 kişi hayatını kaybetmişti.

Anayasa Mahkemesi’nin 14 yıl sonra gelen kararı, son tren kazalarında soruşturmaların müstakbel akıbeti hakkında da çok şey söylüyor.

Aslında 2004 yılında kazanın hemen ardından Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturmayı hızlı ve kararlı bir şekilde başlatmıştı.

Üç üniversite hocasının iki ay içinde tamamlandığı bilirkişi raporuna göre kazada 8’de 3 oranında kusur birinci makinistte, 8’de 1 oranında kusur ikinci makinistteydi. 8’de 4 oranında yani yüzde elli kusur ise “üstyapı bakım ve onarım yetersizlikleri, güvenli seyir kontrolü, kontrol düzenek ve sistemlerinin olmayışı nedeniyle” TCDD’ye aitti.

Soruşturmayı yürüten Pamukova Savcılığı, olayın ardından gözaltına alınan birinci makinist F.K, ikinci makinist R.S. ve tren şefi K.C. hakkında “tedbirsizlik, tecrübesizlik ve kaidelere riayetsizlikle kazaya sebep olma” suçlamasıyla kamu davası açtı.

Kazada yüzde elli kusurlu bulunan TCDD yetkilileri hakkında soruşturma açabilmek için bakanlık izni gerektiğinden yetkisizlik kararı verilerek, dosya Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma açılabilmesi için Ulaştırma Bakanlığı’ndan izin istedi. Bakanlık soruşturma için izin verdi. Bu arada TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman ile yardımcısı Ali Kemal Ergüleç görevden alındı.

Ankara Başsavcılığı, iki bürokrat hakkındaki dosyayı inceledi ve bir kere daha yetkisizlik kararı vererek, dosyayı tekrar Pamukova Cumhuriyet Savcılığı’na geri gönderdi.

O günlerde çıkan haberlere göre kamu görevlileri hakkındaki soruşturmayı yürütecek Pamukova Cumhuriyet Savcısı Mithat Kutanoğlu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın da ifadesini almayı planlıyordu.

Fakat o soruşturma bir türlü başlayamadı.

İlk dava trenin tutuklu makinistleri hakkında açıldı.

13 Ekim 2004’teki ilk duruşmada bilirkişi raporu ve iddianameye göre kazada 8’de 3 hatalı bulunan iki tutuklu sanıktan birinci makinist F.K. kendini savundu:

“Normal hızdaydım. 183+100'e gelmeden freni yaptım. Virajı normal şekilde geçtim, geçtikten sonra aynaya baktım ve ikinci vagonun birinci vagondan koptuğunu, yan yatığını gördüm. Freni çektim. Ben ilk kez hızlı treni kullanmaktaydım, daha önce hiç gitmemiştim. Bizler hızlandırılmış tren konusunda ayrıca bir eğitim almamıştık. Oysa hızlı tren ile normal tren arasında sık sık değişen hız farkları vardı.”

Fakat, 10 Kasım 2004 günü açıklanan Ulaştırma Bakanlığı’nın hazırlattığı yeni bilirkişi raporu, ilk bilirkişi raporundan farklı bir sonuca ulaşmıştı.

Prof. Dr. Sıddık Yarman başkanlığındaki Bağımsız Bilirkişi Kurulu adı verilen heyet demiryolculuğu üzerine uzman isimlerden oluşmaktaydı (Prof. Dr. Aydın Erel, Prof. Dr. Mustafa Karaşahin, Doç. Dr. Metin Başaran ve Prof. Dr. İnal Seçkin) ve onlara göre kazanın esas nedeni aşırı hızdı. Makinistlerin iddiasının aksine fren hiç çekilmemişti.

Makinistlerin yargılandığı davada ise 5 Ocak 2005’teki dördüncü duruşmada artık tutuklu sanık kalmamıştı.

Bu arada Ulaştırma Bakanlığı’nın hazırlattığı ikinci bilirkişi raporuna göre kusuru bulunmayan ama görevden alınmış olan TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman, Ulaştırma Bakanlığı’nın hakkında verdiği soruşturmaya izin kararına itiraz etti.

İtirazı haklı bulan Ankara Bölge İdare Mahkemesi, 31 Mart 2005’te bakanlığın soruşturma iznini kaldırdı.

Karar, soruşturmayı ilk açan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na ulaştı. Cumhuriyet Savcısı kazayla ilgili dosyanın soruşturma açılmadan işlemden kaldırılmasına karar verdi.

Böylece TCDD yöneticileri hakkında Pamukova tren kazasıyla ilgili açılan soruşturma, ilerlemeden kapanmış oldu. Karaman da Temmuz 2005’de TCDD Genel Müdürlüğü’ne geri döndü.

Tahliye edilen iki makinist ise hızlı bir idari soruşturmanın sonucunda, mahkemenin kararı beklenmeden Nisan 2004’de işten çıkarıldı.

Bu arada komplo teorileri de havada uçuşmuştu. Görevden alınan TCDD Genel Müdür Yardımcısı Ali Kemal Ergüleç’in ağzından bir gazetede, Bulgaristan göçmeni olan birinci makinist F.K. için “Bulgar ajanı, kazayı o planladı” dediği yazılınca, makinist F.K. genel müdür yardımcısı hakkında dava açtı. Ergüleç mahkemede bu sözleri söylemediğini iddia etti.

Mahkeme yıllarca sürdü. 2007 yılında mahkemeye bir kere daha TCDD’nin 8’de 4 kusurlu olduğunu söyleyen bilirkişi raporu geldi. Dört yıl sonra 2008 yılında ise artık karar aşamasına gelinmişti.

Mahkeme, birinci makinist F.K. ‘yi 2 yıl 6 ay hapis ve 1000 TL para cezasına, ikinci makinist R.S. 1 yıl 3 ay hapis ve 733 TL para cezasına çarptırdı. Üçüncü sanık makinist R.S. ise beraat etti.

Ama dört yılda biten davanın temyiz aşaması 10 yıl sürdü. Bu top çevirme ve yavaşlatma Anayasa Mahkemesi’nin kararında şöyle anlatıldı:

“Başvuruya konu olay 2004 yılında meydana gelmiş olup bu olay hakkındaki soruşturma iki aydan daha kısa bir sürede tamamlanmıştır. Ceza Mahkemesi ilk kararını 2008 yılında vermiştir. Ne var ki kararın kanun yoluna başvurma hakkı olan bazı kişilere tebliğ edilmemesi nedeniyle ilk bozma kararına ilişkin temyiz süreci yaklaşık 2 yıl 6 ay, ikinci bozma kararına ilişkin temyiz süreci ise yaklaşık 2 yılda sonuçlanmıştır. Ceza Mahkemesince en son 24/11/2014 tarihinde karar verilmiş olup yargılama henüz sonuçlandırılamamıştır.”

“Suçun işlendiği yer mahkemenin gerekçeli kararının başlığına yazılmadı” gibi teknik nedenlerle verilen bozulma kararı, 83 kez talep edilmesine rağmen alınamayan ifadelerle 2008 yılındaki mahkeme kararının temyizi 2018 yılında hala bitmiş değil.

Uzayıp giden, oradan oraya atılan dosyada kazadan 14 yıl sonra Anayasa Mahkemesi’nin verdiği “Ölümlü Tren Kazasında Ceza Yargılamasının Uzun Sürmesi Nedeniyle Yaşam Hakkının İhlal Edilmesi” kararı ise annesi Fevziye Yarlıgan’ı (52), henüz 17 yaşındayken o tren kazasında kaybeden Burcu Demirkaya’nın ısrarının sonucu.

2014 yılında mahkemenin bozma kararından sonra verdiği düşük cezalara ve 26 bin TL’lik tazminata kızan Demirkaya, “Annemi kaybettiğimde 17 yaşındaydım. Girdiğim bunalım yüzünden üç yıl üniversiteyi kazanamadım. 26 bin lira annemin yokluğunu giderebilir mi?” diyerek kararın bozulması için bir kere daha Yargıtay’a gitmiş ama oradan da sonuç çıkmayınca 2015 yılında Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu.

Kazadan 14 yıl sonra dosya hala temyizde bekliyor.

Bu 14 yılda pek çok şey yaşandı.

İki sanık makinist 2007 yılında sicil affı sonrası TCDD’ye geri döndü. Görevden alınan TCDD Genel Müdür yardımcısı Ali Kemal Güleç, 2005 yılında İstanbul Belediyesi Raylı Sistemler Daire Başkanlığı’na getirildi. TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman 2015 yılında seçimlerde aday olmak için istifa edene kadar genel müdürlük koltuğunda oturdu. 7 Haziran seçimlerinde sürpriz bir şekilde aday gösterilmeyen Karaman, 2018 seçimlerinde Erzincan Milletvekili olarak Meclis’e girdi. Kaza sırasında TCDD Ankara Bölge Müdürü olan İsa Apaydın şimdiki TCDD Genel Müdürü. Bakanlığın bilirkişi heyetinde olan Prof. Dr. Mustafa Karaşahin en son Çorlu tren kazasında bilirkişi heyetindeydi.

14 yıl önce TCDD yöneticileri için açılan soruşturmanın akıbeti içinse Anayasa Mahkemesi kararında şöyle deniyor:

“Bu soruşturmanın sonucu tespit edilememiştir.”

Pamukova kazasının soruşturmasının adliye koridorlarında kaybolduğu bu 14 yılda yeni tren kazaları yaşandı, onlarca insan hayatını kaybetti.

14 yıl sonra yargının geldiği yeri ise en iyi üzerinden altı ay geçmiş olmasına rağmen Çorlu tren kazasıyla ilgili açılan soruşturmanın henüz bir davaya dönüşmemiş olması gösteriyor. Pamukova tren kazasından sonra olduğu bakan hakkında gensoru vermek, ilgili bakana Meclis’te hesap sormak artık mümkün değil. En son bir savcının üst düzey bir bürokrat hakkında soruşturma açmak için bir bakanlıktan izin istemesinin üzerinden ise çok uzun zaman geçti.

Artık hesap veren değil, çocuğunu kazada kaybetmiş acılı anneleri sosyal medyada bloklayan, sorulara cevap vermesi gereken zamanda Twitter hesabını kilitleyen hikmet-i hükümetinden sual olunmaz bir devlet var.

Bu cesaretin kaynaklarından birinin Anayasa Mahkemesi kararında anlatılan bu 14 yıllık uzun hesap vermezlik hikayesi olduğunu herhalde söylemeye gerek yok.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (67)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.