New York Belediye Başkanı’nın gözü nasıl açıldı?

Yıldıray Oğur

Hattatlar, ressamlar yetiştiriş Gümüşaneli kent soylu bir aile Akdikler.

Bu aileden gelen Muhittin Akdik, öğretmen, başöğretmen, başmüfettiş, İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü yaptıktan sonra 1957 yılının Ekim ayı başında ilk-orta ve lise olarak hizmet veren Özel Marmara Koleji’ni kuruyor.

Zamanının çok ilerisinde bir okul. Öğrencilere dayak, hatta bağırmak yasak. Belli saatlerde İngilizce eğitim veriliyor.

Okulun yeri bugünkü Akmar Pasajı’nın olduğu yer. Ama üç yıl sonra belki de 1960 darbesi nedeniyle Muhittin Bey ve öğretmen olan eşi ABD’ye taşınıyorlar.

Ama orada da boş durmuyorlar. Işıl Acehan’ın yazısına göre 1961 yılında ABD’deki Türk Cemiyetleri Federasyon Başkanı Muhittin Akdik, New York’ta Türk cemiyetleri aynı öatı altında toplayacak bir Türkevi için girişimlere başlıyor.

Para topluyor ama yeterince toplayamıyor.

O meseleyi halletmek ise bir Niğdeliye nasip oluyor.

Cafer Tayyar Sadıklar, tam bir taşradan gelen başarı hikayesi.

“Bir süre Niğde Maiyet Memurluğu ve Çamardı Kaymakam Vekilliği yaptıktan sonra, 11. 08.1955 tarihinde Maliye Müfettiş Yardımcılığı giriş sınavını kazanarak Maliye Teftiş Kuruluna girmiş, 1958 yılında Maliye Müfettişi olmuştur. 22.07.1959-22.07.1960 tarihleri arasında ABD’de staj yapmış; 19.08.1961-04.09.1963 tarihleri arasında Wisconsin Üniversitesine (ABD) devam ederek “İktisadi Kalkınma” konusunda M.A. derecesi, 1965 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinden “Maliye” konusunda “Siyasal Bilimler Doktoru” unvanını almıştır. Aralık 1965’te Hazine Genel Müdürlüğü ve MİİT Genel Sekreterliği Genel Müdür Yardımcılığı’na atanarak Maliye Müfettişliği görevinden ayrılmış; 1967-1971 yılları arasında Tokyo Büyükelçiliği Maliye Müşavirliği’nde bulunmuş; Temmuz 1971’de Hazine Genel Müdürlüğü ve MİİT Genel Sekreterliği’ndeki görevine dönmüştür. Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde 1973 yılında Doçentlik unvanı almış, Mart 1973’te Hazine Genel Müdürü olmuş, Haziran 1976’da Washington Büyükelçiliği Ekonomi ve Maliye Müşavirliği’ne atanmış, Temmuz 1976’da Merkez Bankası başkanlığına atanmış.”

Başka Bir Aşk İstemez - Vatan Hizmetinde Elli Yıl adlı anılarında, 1977 yılında Türkevi’ni nasıl satın aldıklarını anlatıyor:

“Merkez Başkanı olarak, 1977 yılında New York’a bir ziyaret yaptım. Bu ziyaretimiz sırasında New York Başkonsolosu Sıtkı Coşkun ve Maliye Temsilcisi Turan Kıvanç, bugün Türkevi olarak kullanılan, Birleşmiş Milletler binasının tam karşısındaki 11 katlı binanın icra yoluyla satıldığını ve çok kelepir olduğunu bildirdi. Binayı, Merkez Bankası New York Temsilcisi İsmail Şengül’le birlikte gidip, gördüm. İfade edilen fiyat 3,2 milyon dolardı. Gerçekten kelepirdi. Türkiye’nin New York’taki binaları da değişik yerlerde ve yetersizdi. Merkez Bankası’nın da yeni bir büroya ihtiyacı vardı. Bu gibi binaların satın alınması için, Dışişleri Bakanlığı’nın bütçesinde bir ödenek olması ve de Ankara’dan satın alma talimatının gelmesi gerekirdi. Bu işlemler için zaman yoktu. Ya bu parayı ödeyip, binaya sahip olacaktık veya bu fırsatı kaçıracak ve binayı Kuveytliler alacaktı. Kararı şahsen ben verdim ve New York Federal Rezervlerdeki dövizlerimizde gerekli miktarı imzalarımızla sağladık. Bir anlamda riski tamamen ben aldım... Bina satın alındı. Daha sonra Dışişleri Bakanlığı işlemleri tamamladı.”

Açılışı yapan ise Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil.

Yani ortada iyi eğitimli insanlar, iyi fikirlerle alınmış vizyoner bir bina var.

Bu bina yine Erdoğan’ın girişimiyle yine vizyoner biçimde büyütülüyor, BM karşısında görkemli bugünkü bina ortaya çıkıyor.

Peki, bu bina neden bugün bütün ABD gazetelerinde rüşvetle anılıyor.

Çünkü itfaiye izni Türk usulü çözülüyor. Çünkü açılışa yetişmesi gerek. Erdoğan’ın geldiği bir gezide bina muhakkak açılmalı.

Bunun için de anlaşılan gereği yapılmış.

Anlaşılan ortada Türkiye standartlarında yolsuzluk denecek bir olay da yok.

Hediye biletler, geziler, hotelde ağırlama gibi Türkiye’de kimsenin ayıplamayacağı bazı jestler yapılmış.

Ama bu jestler Türkiye’de olmasa da ABD’de suç.

Şimdi de yargının önüne çıktı.

Milyar dolarlık bina, bugün iddianamede 120 bin dolarlık hediyeler, jestler, bağışlarla anılıyor.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.