Trabzonspor pazar günü Antalya’da Antalyaspor ile ikinci yarının ilk maçına çıktı. Son haftalarda oyun performansından çok elde ettiği skorlarla ligdeki üçüncülük yarışına tutunan bordo-mavililer ,ilk onbirinden tam 8 oyuncu eksikle çıktığı Antalyaspor maçından beraberlikle ayrıldı. Daha doğru ifade ile Antalya’da bir puanı güçlükle kurtardı.
Ancak Antalyaspor’un beraberlik golü sonrası, golü atan İsrailli oyuncu S.Jehezgel’in yaptığı işaret, maçın önüne geçtiği gibi maç bir yana Türkiye gündemine oturdu ve hâla daha da gündemi meşgul etmekte.
Antalyaspor’un İsrailli futbolcusu Jehezkel ,maçta oyunda kaldığı süre içerisinde diğer oyunculara göre çok daha agresif bir görüntü arzetti.
Bu, daha önce oynadığı maçlarda çokça gözlenen bir durum değildi. Nitekim Jehezkel ikinci yarıda attığı gol sonrası aradığı fırsatı buldu ve tedavi için sarılı gibi görünen elinin bandajına daha önce yazdığı 7-10 rakamlarını ve çizdiği Davud Yıldızı’nı tribünlere ve televizyon kameralarına gösterdi.
Bütün dünyanın gözü önünde, göz göre göre 100 gündür devam eden ve ne yazıkki egemen dünya ülkelerinin çoğunun göz yumduğu hatta desteklediği Gazze katliamında, sadece bugüne kadar ölen çocuk sayısı 10.000 den (yazı ile on bin) fazla oysa.
Ancak muhtemelen katliamı meşrulaştırma çabalarının bir parçası olarak tasarlanan ve İsrail İşgalini bir savunma çabası gibi sunma algısı oluşturma amaçlı bu “iğrenç siyonist propaganda” fark edildiği andan itibaren tüm kamuoyunda infial uyandırdı.
Yüz gündür Gazze Katliamı için ekseriyetle gözyaşı döken,boykot yapan, protesto yapan ve hiç bitmeyen bir tepki içerisinde olan Türkiye Kamuoyu ,aynı tepkiyi bu olayda da verdi.
Söz konusu futbolcu, yaptığı paylaşım nedeni ile önce gözaltına alındı. Daha sonra da sınır dışı edileceği açıklandı.
Avrupa’da bir çok futbolcuya Gazze Katliamını protesto etme hakkı dahi verilmezken ve hatta bazılarının sözleşmeleri bile sonlandırılırken, bizim ülkemizde para kazanan bir futbolcunun siyonist bir işgalin propagandasını yapmasına kamuoyunun tahammül etmeyeceği çok açıktı.
Nitekim öyle de oldu.
***
Trabzonspor, şampiyon olan kadrosunu güya Şampiyonlar Ligi için takviye ederken, transferin kontrolünü sadece bir dönem( şampiyonluk sezonu yaz transferi)teknik kadroya kaptıran ve aldığı 2. ve 3. sınıf oyuncular nedeni ile ismi “ akşam pazarı müşterisine” çıkan zamanın başkanı, çok kısa bir sürede şampiyon kadroyu tasfiye ederek yerlerine yine kendi stili akşam pazarı ürünlerle doldurmuştu.
Üstelik şampiyon kadronun tam 2 katı maliyetle yapılan bu akşam pazarı ürünlerinin daha sonra maaşlarını dahi ödeyemeyerek bırakmak zorunda kalmıştı.
Ne yazıkki mevcut başkan sayın Ertuğrul Doğan’ın N. Bjelica hamlesi, bu sezon Trabzonspor’u daha ilk haftalardan “lig 3. lüğü ve kupa” hedefine indirgerken , bir önceki başkandan kalan verimsiz kadroya ilâve olarak yeni verimsiz performansları da miras bıraktı.
Bunlardan T.Tekliç ve Kurbelis Karagümrük kulübüne kiralandı.
Bu arada Abdülkadir ve Umut Bozok’un nerede olduğu konusunda tereddütler mevcut.
Onachu, Pepe ve Trezeguet gibi 3 as oyuncu ise Afrika Kupasında ve yaklaşık 1 ay daha yoklar.
Akşam pazarcısı başkanca, 25 milyon euroya satılmayan ve dünya yıldızı olarak daha da çok para kazandırması beklenen, ancak şu sıralar küsen(yanlış okumadınız Trabzonspor ve taraftarına küsmüşmüş) ve antrenmanlara makul olmayan gerekçelerle katılmayan bir 10 numara ile yarışma talihsizliğine haiz Abdullah Avcı’yı , işte bütün ahval ve şerait içerisinde dahi “ günah keçisi” ilan etmek için canhıraş bir çaba var şu sıralar, özellikle Trabzonspor camiasının bazı kesimlerinde.
Neymiş, “iyi futbol” istiyorlarmış.
İyi futboldan kastınız ne diye sorsanız klasik kem-kümden başka bir cevap alamazsınız.
Aslında bazıları , zamanında torpille ya da bir şekilde koskoca Trabzonspor’da görev yapmış, ancak sonra da doğal olarak uzun yıllardır işsiz güçsüz kalmış, vasat ya da vasat altı teknik direktörlerin özlemindedir.
Lakin durum “Avcı gitsin yerine bizim işsiz güçsüz filanca gelsin” diye telaffuz edilemediğinden “iyi futbol oynamıyoruz, hoca istifa” şeklinde ifade edilmekte daha çok.
Esasen futboldan bahis açılınca, işin adeta alfabe başlangıcı olan” bu hoca takımı oynatamıyor” klişesi olmazsa olmazdır.
Böylece fikir beyan eden kişinin bu işi gayet iyi bildiği, milli takımı ya da 4 büyükleri çalıştıran hocadan çok daha mahir bir teknik adam olacakken bazı sıralı talihsizlikler sonucu emlakçı bürosu çalıştırdığı düşünülecektir.
Her zaman, her yerde ve her teknik adama karşı geçerlidir.
Tabi işin çok daha kurnaz, özellikle sosyal medyayı da kullanarak “portföyden teklif sunulabilecek yakınlıkta teknik adam arayışı aşkına” özellikle liseli gençleri kışkırtarak hoca ve yönetim değiştirme çabalarında uzmanlaşmış “işportacı menajerler ve yancılarını da” unutmamak lazım.
Trabzonspor’un ve sayın başkan Ertuğrul Doğan’ın, 38 yıl sonra alınan şampiyonluk bir kenara,
plan ve program sahibi, gerçekçi, şehir ve taraftarla son derece samimi ve sıcak ilişkiler kurmayı başarmış ve “kurulabilecek kaliteli bir kadroyu yeniden şampiyonluğa taşıyabilecek” kapasitede olarak son 20 yılda Trabzonspor’un başına geçmiş tek teknik adam olan Abdullah Avcı’ya sahip çıkması lazım.
Zaten Abdullah Avcı’yı göndermek için yoğun çaba gösteren kesimin, eğer bunu başarabilirlerse muhtemelen bir sonraki hedefi” 3 teknik adamla çalıştın, başaramadın” gibi sloganlarla bizzat sayın başkanın kendisi olacaktır.
Bu kesimler, her iki konuda da oldukça mahirdirler ve yaklaşık 40 yıldır bu işleri oldukça iyi yapmaktadırlar.
***
Trabzonspor, son oynadığı Antalyaspor maçında sahada oldukça güç durumlarda kaldı.
Sebebi açıktı; Trabzonspor’un sahaya sürdüğü onbir, birkaç oyuncu haricinde karşı taraftaki Antalyaspor’dan daha zayıftı.
Yukarıda da sayıldığı gibi bazı as oyuncular Afrika Kupasında ,bazıları sakat, bazıları da kiralık gitmişti.
Ancak Umut Bozok ve Abdülkadir Ömür’ün amiyane tabirle “nerede oldukları belli değildi”
Bu durum, profesyonel hiçbir kulübe yakışmayacağı gibi koskoca Trabzonspor’a da yakışmamakta.
Kontratlı profesyonel oyuncu ya idmana çıkar, ya maç oynar, ya sakatlığını tedavi ettirir ya da aldığı ceza gereği kendisine tahsis edilen programa göre çalışır.
Trabzonspor’un geçen sezon birkaç gol atan genç bir oyuncusu, birkaç milyon dolar istemiş alamayınca bütün Avrupa ve Türkiye’yi dolaşıp kulüp bulamayınca da yine Trabzonspor’a dönmüştü.
Ve enteresandır, yine kabul görmüştü.
Tribünden tepki alan bir oyuncu, öz eleştiri yapıp kendisini geliştirip, kendisine çekidüzen vereceğine işi arabeske bağlıyorsa bu kabul edilemez.
Eski altyapı üretimlerinin birçoğunun en belirgin özelliklerinden ikisi cehalet ve şımarıklıktı.
Zaten her iki haslette birbirini destekler ya neyse…
Altyapıdaki yeni oluşumun bu “karakter eğitimi” meselesine çok daha ciddi yaklaşmasını umut ediyoruz.
Çünkü burası Trabzonspor.
Burada kupalar kestirmeden alınmış sözleşmelerin kuru sevgisi ve hamaseti ile değil, emek ve alın teri ile hak edilerek kazanılır.