Süper ligin 12. Haftası da geride kalırken, bu haftayı maç yapmadan bay geçen Trabzonspor 21 puanla lider Fenerbahçe’nin 5, ikinci Başakşehir’in ise 2 puan gerisinde ve diğer rakiplerinden de averaj farkı ile ligde 6.sırada. Ezeli rakiplerinden Galatasaray averajla, Beşiktaş ise maç fazlası ve 2 puan farkla Trabzonspor’un önünde bulunmakta.
Ligin henüz 12. Haftası oynandığından puan farklarının bu haftalar için çok fazla bir şey ifade etmediği söylenebilir. Katar’da yapılacak dünya kupası nedeni ile lige 2 hafta sonra yani 14. Hafta sonunda uzunca sayılabilecek bir ara verileceğinden ve 15. Hafta başlayacak 2. Yarı maçlarının ilk haftalarına yeni transfer imkanları ile başlanacağından dolayı asıl ve nihai lig yarışının 2. Yarı lig maçları ile başlayacağı, özellikle bu sezona dair olarak pekâlâ iddia edilebilir hatta.
Geçen yıla göre farklı bir hoca ve ilave olarak anormal derecede geniş bir kadro ile başlayan ve ilk 12 hafta için bu geniş kadro sayesinde bir tık daha ivme kazanmış görünen Fenerbahçe’de dahil ligi domine etmesi beklenen takımların birbirinden pek fazla kopamadığı bu 12 hafta sonunda Trabzonspor’da tıpkı ezeli rakibi Fenerbahçe gibi hem Avrupa’da hem de ligde mücadelesine devam etmekte.
Ancak Trabzonspor, bu söz konusu rakiplerine göre çok önemli bir avantajdan mahrum olarak götürmekte bu yarışı.
Malum, profesyonel ligde mücadele eden büyük kulüplerin omurgaları idari(yönetim), teknik kadro, futbolcu kadrosu ve taraftar dörtlüsünden oluşmakta. Trabzonspor’un bu dörtlü omurga içindeki ögelerden taraftar bakımından rakipleri kadar şanslı olduğunu söylemek özellikle bu sezon ne yazık ki zor.
Geçen sezon ligi açık ara şampiyon tamamlayıp 38 yıllık hasreti bitirmeyi başaran Trabzonspor, üstelik sezona da Sivasspor’u farklı mağlup ederek aldığı süper kupa ile başlamasına rağmen taraftarı tarafından ciddi sayılabilecek rakamsal bir oranla yalnız bırakılmakta.
Rakiplerinin bulunduğu 20 milyonluk şehrin dinamiği ve nüfusu ile Trabzonspor’un şehri Trabzon’u mukayese etmeyeceğiz ama Trabzon’un ve Trabzonspor taraftarının şampiyonluğa giden bir takıma nasıl destek verebileceğini de çok iyi bilmekteyiz.
Şampiyon takımın gereğinden fazla transfer yaptığı, kadronun henüz istenen ahenk ve uyumu tam olarak tutturamadığı, şampiyonlar ligine veda vs. gibi çeşitli haklı eleştiriler yapılabilir şüphesiz. Bunlara bazı transferlerden istenen verimin”en azından” henüz alınamadığı, bazı mevkilerde yığılma bazı mevkilerde ise tek oyuncuya mahkûmiyet (örneğin sol bek) gibi transfer planlama hataları gibi ilaveler de yapılabilir.
Ancak geçen sezon hücum gücünü oluşturan ve tam 65 gole gol ve asist olarak katkı yapan üçlünün yani Cornelius, Visca ve Nwakaeme’ nin sakatlık ve özel sebeplerle olmayışı, yine geçen sezon dinamo gibi çalışan ve Peres-Dorukhan-Visca ‘dan oluşan sağ kanatın komple sakatlanması, takım maestrosu Hamsik’in sezonun ilk haftalarını sakat geçirip henüz yeni yeni kendisine geliyor olması bırakın bir futbol takımını, tabiri caizse “pişmiş tavuğun başına gelemeyecek miktarda” bir talihsizlik oluğunu da dikkate almak lazım.
Oysa bir önceki sezonu anımsayacak olan futbolseverler, son haftalara 8 puan önde giren Sergen Yalçın Beşiktaş’ının, birkaç oyuncusunun sakatlanması ile birkaç maç içinde puan farkı avantajını tamamen kaybettiğini ve sonuçta bir gol averaj farkı ile güçlükle şampiyon olabildiğini unutmamışlardır.
Bir takımın sağ kanat gibi bir bölgesinin as oyuncularının komple uzun vadeli sakatlanması o takımın başına gelebilecek en büyük talihsizliklerden şüphesiz ve Trabzonspor’un başına da tam olarak bu geldi.
Trabzonspor bu zor durumda en çok desteğe ihtiyaç duyarken, geçen sezon açık ara şampiyonlukta tribünleri tıklım tıklım dolduran taraftarı bu zor durumu umursamayarak Akyazı tribünlerinde geniş boşluklar bırakmakta.
Ve rakipleri bu sezon tribünleri doldururken Trabzonspor ezeli rekabette taraftar desteği bakımından zafiyet yaşamakta. Hiç popülizm yapmadan ifade etmek lazım; sezon başı dan beri cılız kalan taraftar desteği “Trabzonspor’un zayıf yanını” oluşturmakta.
Anadolu’muzda çok güzel bir söz vardır; “tarlada izi olmayanın harmanda yüzü olmaz” diye. Trabzonspor ilerleyen haftalarda başarı gösterdiğinde bugün dudak büküp takıma yüz vermeyen taraftar o gün tribüne geldiğinde “dostunu hastalığında ve cenazesinde yalnız bırakıp, düğün ziyafetine cebinde kaşıkla giden” gibi hissedebilir.
Şüphesiz bu durum Trabzonspor sevenlerine yakışmamaktadır.
Trabzonspor taraftarı aidiyeti ve futbol kültürü gereği “takım sadece başarılı olduğunda ve şehre bir İstanbul takımı geldiğinde stadı dolduran” kalabalıklardan farkını ortaya koyma durumundadır. Yarın akşam Ferençvaroş ve haftasonu Konyaspor maçları tam da bu açıdan önem arz etmekte.
Yani “şimdi tam zamanı”.
Trabzonspor taraftarı, sürekli hayali oyucu gönderen ve transfer eden olmamalı.
Trabzonspor taraftarı sürekli teknik direktörden daha iyi takım yapmamalı(!)
Trabzonspor taraftarı özellikle “iyi gün dostu” değildir, olmamalı…
Kısaca Trabzonspor taraftarı “asıl görevini yapmalı”.
NOT: Trabzonspor T.Direktörü sayın Abdullah Avcı’nın validesi hanımefendinin uzunca bir süredir yoğun bakımda hasta olduğu bilgisi geldi. Hanımefendiye Allah cc.den şifa, A.Avcı hocaya da bir an önce sağlıkla annesine kavuşmayı niyaz ederiz.