Tarihte ilk kez kış mevsiminde düzenlenen Katar’daki Dünya Kupası nedeni ile bu sezon lige 13. hafta itibari ile ara verildi ve ligimiz ilk kez yarısı değil de üçte biri tamamlandığında devre arası tatiline girdi. Başka devre arası da olmayacağından biz de mevcut arada, tamamlanan 13 hafta itibari ile Trabzonspor’u mevcut başkan, teknik kadro ve futbolcular açısından ve biraz da genel olarak değerlendirmek istedik. Bu bağlamda ilk yazıda da doğal olarak başkan sayın A. Ağaoğlu ile ilgili değerlendirmeler yapmaya çalışacağız.
BAŞKAN AHMET AĞAOĞLU
Geçen sezonun şampiyonu Trabzonspor, nisan ayında garantilediği görkemli şampiyonluktan sonra futbol kamuoyunca bu sezonun da ilk akla gelen şampiyon adayı olarak kabul ediliyordu. Bunun sebebi ise ligin bitimine aylar varken, henüz ocak ayında ezeli rakipler Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş 20 puan civarı geride kalmış ve her üçü de sezon bitmeden teknik kadrosunu değiştirmek zorunda kalmıştı. Üstelik her üçünde de “kadro yetersizliği ve uyumsuzluğu şikâyeti” yüksek boyuttaydı. Bu durumda da şampiyon kadro yani Trabzonspor, en az eksiği olan ve dolayısı ile en az takviyeye ihtiyaç duyan takım olarak görülüyordu.
Fakat gelişmeler hiç de öyle olmadı.
Başkan Ağaoğlu daha şubat ayında kurmayları ile verdiği “planlama toplantı fotoğrafları” ile taraftara adeta umut saçıyordu. Öyle ya bir önceki sezon Trabzonspor pek de alışık olunmadığı üzere sezon başlamadan transferlerinin çoğunu tamamlamış, hazırlık kampına yetiştirmiş, sezona hazır başlamış, 7. Haftadan itibaren ele geçirdiği liderlikte puan farkını açtıkça açmış ve şubat ayı gibi herkese şampiyonluğunu, fiilen değilse bile fikren kabul ettirmişti. Neden yine öyle olmasındı? Nedenini tam olarak henüz bilmiyoruz ama olmadı.
Ocak ayında ağır sakatlık yaşayan ilk 11 in değişmezi stoper Edgar IE, Gervinho, Nwakaeme, Cornelius gibi oyuncularını gönderen Trabzonspor B.Peres, E. Visca ve Dorukhan gibi üç as futbolcusunu da sakatlıktan dolayı geride kalan haftalarda kullanamadı. Böylece Trabzonspor şampiyon kadrodan tamamı ilk 11 oyuncusu olan tam 7 oyuncusunu kaybetmiş oldu. Bu 7 oyuncunun bazılarının yerine oyuncu alındı, bazılarına alınmadı ya da alınamadı. Ancak Trabzonspor bir türlü geçen yılki “oyun bütünlüğüne” tam olarak ulaşamadı. Öyle ki geçen sezon 13.hafta itibari ile 33 puan ile namağlup lider durumda olan bordo-mavililer bu sezon 13. Haftayı 23 puanla 7. Sırada tamamladı.
Çok daha dramatik olanı ise tam 11 yıldır şampiyonlar ligini bekleyen Trabzonspor, yıllardır özlemini duyduğu bu sansasyonel ve daha da önemlisi ekonomik olarak kulübün rotasını pozitife çevirebilecek kapasiteye sahip organizasyona, konsantrasyon ve kadro eksikliği ile çıktı. Ve daha önce 2 kez elendiği Danimarka’nın Kopenhag kulübü gibi vasat ve elenebilir bir rakibe bir kez daha elenerek bu tarihi fırsatı gerçekleştirme rüyasını bir başka bahara erteledi.
Velhasıl kelam geçen sezon tarihi bir başarının mimarı olarak görülen başkan bu sezon şu ana kadar tam tersi bir görüntü arz etmekte.
Başkan Ağaoğlu’nun bu duruma ilave olarak neden, ne amaçla alındığı hemen hemen kimse tarafından anlaşılamayan bir de transfer hamleleri mevcut.
Taa 1992 sezonunda başkan Sadri Şener’in asbaşkanı olduğu dönemde, daha sonraları Belçika futbol ekolüne çok ciddi katkılar sunacak olan zamanın Trabzonspor Teknik Direktörü G.Leekens’in ısrarla istememesine rağmen Ukraynalı Ş.Gusiev’i transfer etmiş ve bu gelişme Belçika futbolunun seçkin teknik adamlarından biri olan G.Leekens’in Trabzonspor macerasının sona ermesine neden olmuştu. Gusiev daha sonra Trabzonspor’da sadece bir maçta forma giyerek Altay’a kiralanmıştı. Futbolu nerede ve ne zaman bıraktığı bilinmeyen Gusiev, futbol hayatını, bu sürenin tamamında hiçbir kulüpten kendisi için bonservis ücreti ödenmeden tamamladı. Trabzonspor’un ödeyip ödemediğini ise bilmiyoruz. O zaman o transferin izahını kimse yapamamış, söz konusu oyuncu hazırlık kampında “defansın arasında çok iyi kayboluyor” diye tiye alınmıştı.
Yine başkanın 2018’de göreve geldikten sonra satışını yaptığı Sosa, Kucka, Burak Yılmaz vs. gibi yıldız oyuncular yerine Flavio, Baker, Marlon, Afobe, Zeki Yavru gibi genelde vasat altı oyuncularla, Abdullah Avcı hocadan önce de Ü.Karaman, Hüseyin Cimşir, E. Newton gibi Trabzonspor’dan başka kulüplerde fazlaca rağbet görmeyen ve halihazırda çalışmayan hocalarla çalışma tercihleri halen göz önünde.
Güncel olarak ise yine herkese tuhaf gelen bir Yusuf Erdoğan olayı mevcut. Trabzonspor’da daha önce oynadığı dönemlerde nerede ise taraftarın tamamına farklı farklı maçlarda sinir krizleri yaşattığı için olsa gerek, koca Trabzon şehrinin çok nadir olarak üzerinde uzlaştığı konulardan biri olarak “bir an önce başka bir kulübe” gönderilmesi kararı alınmış ve gönderilmişti. Gittiği kulüplerde de tribünler ile çeşitli negatif ilişkilere sahip oldu. Geçen sezon ise herkesi hayretler içince bırakan bir kararla Trabzonspor bu oyuncuyu ciddi bir bedel ödeyerek transfer etti.
Hayretler içinde kalan herkes, hayretinde yanılmadı ve Yusuf Erdoğan yaklaşık 1 yıldır yeniden forma giydiği Trabzonspor’a sıfıra yakın bir katkı yaptı. Oynadığı nadir maçlardan olan son Konyaspor maçının ikinci yarısında tribünlerin tamamını yıllardır olduğu gibi yine sinir krizine soktu ve rutinini tekrarladı. Artık Trabzon’da forma giyerse ona da yazık olacak. Bu şartlarda ve bütün bu süreçlerden sonra, özellikle.
Yine Bursaspor’dan ve başka takımlardan genç diye alınan ancak Trabzonspor’da forma giymeden ayrılan, hazırlık maçlarında pek de umut vermeyen oyuncular var.
Bütün bu oyuncuların Hamsik, Bakasetas, Hugo, Gomez, Cornelius vs. gibi şampiyonluk getiren yıldızları alan akılla aynı olduğuna inanmakta dahi zorlanıyor insan.
Sayın başkan A.Ağaoğlu, hazır devre arası fırsatı gelmişken geçen sezonun doğrularının nasıl olup da bu sezonun hatalarına everildiğini irdelemeli bize göre.
Çünkü ilk maçını Fenerbahçe ile oynayacak Trabzonspor, bu maçı kazandığı takdirde adeta lige yeniden başlayacak. Yani henüz kaybedilmiş bir şey yok.
Ancak Yusuf Erdoğan’ın kadro aldığı bir takımın derbi kazanamayacağını anlamak için futboldan çok fazla anlamaya da gerek yok. Tribündeki çocukların bile konu üzerindeki bıkkınlık ve hassasiyetini görmek yeterli…