32. Haftası da Fenerbahçe ve Galatasaray’ın kıyasıya şampiyonluk mücadelesi ile geride kalan ligimizin üçüncü sırasında bulunan Trabzonspor, bir sezon önce şampiyon tamamlamayı başardığı bu ligde, şimdi bu iki takımın tam otuz beş puan gerisinde kaldı.
İddialı olmayı ve yarışmayı gelenekselleştirmiş bir kulüp için şüphesiz bu, tuhaf bir durum.
Şampiyonluk yarışlarında, sonucun birkaç maç hatta çoğu zaman tek bir maçın içinde gerçekleşen pozitif ya da negatif pozisyonlar neticesinde oluştuğunu düşünürsek, 32 maçta oluşan bu 35 puan (yani 13 maçlık) farklık bu durumun işin tuhaflığını matematik olarak açıkça ortaya koyduğunu pekala söyleyebiliriz.En azından sezona aynı amaçla başlayan takımlar arasında, ilk iki sırada olana göre üçüncünün maçların üçte birini kaybetmiş olmasının hiç de normal olmadığı ortada.
Tabi bu gruba Beşiktaş’ı da dahil edebiliriz. Ancak Beşiktaş’ın ilave olarak kulüp dahilinde extra özel sorunları da mevcut ve onlar bu yazının konusu değil.
——— ———
Şüphesiz Trabzonspor, daha hazırlık kampında yaşadığı ağır sakatlıklar, önemli oyuncularının sezon içinde sakatlanmaları, bazı önemli ve yıldız oyuncularının Afrika Kupasında uzunca vakit geçirip 8-10 maç kaçırmaları, devre arasında aralarında Bakasetas ve Abdülkadir’in olduğu bazı ilk 11 oyuncularının ayrılması ve anormal hakem yönetimleri sonucu kaybedilen puanlar gibi mazeretleri yaşadı sezon içerisinde.
Ancak futbolda sezon sonu puan cetveli yazılırken kimsenin mazereti kayda alınmıyor ve almayı başardığınız puanlar üzerinden dereceniz yazılıyor.
Biz de, daha önceki yazılarda defaatle irdelediğimiz söz konusu mazeretlerden ziyade Trabzonspor’un ligin bitimine 6 maç kala , oynadığı 32 maçta aldığı 12 yenilgi, 4 beraberlik ve 16 galibiyet sonucu oluşan 52 puanın “takımın kadro yeterliliği “ ile olan alakasına bakmaya çalışacağız.
Kaleci Uğurcan,
önceki sezon elde edilen şampiyonlukta gösterdiği üst düzey performanstan sonra, son iki sezondur bir dönem ambargo koyduğu milli takım kalesini de kaybettiği net bir düşüşün içinde.
Trabzonspor kulübü ve özellikle altyapısına musallat olmuş olan “para hastalığı felsefesi” Yusuf Yazıcı’nın ayağa düşen transferi ile iyice sulanırken, topa azıcık iyi vurabilen hemen her oyuncuyu da kuşatmış durumda.
Yusuf Yazıcı , ta lise talebesi iken ve henüz reşit bile değilken başlayan bu şişirme ve pazarlama balonu, çeşitli sütrelerde konuşlanmış sözde futbol ilgilileri, özde futbol izmaritçilerinin oluşturduğu bir atmosfer.
Bir dönemin “lale borsası balonunu” anımsatan bu atmosferin son kurbanı Abdülkadir Ömür olurken, hedefteki kurbanı ise hiç şüphesiz kaleci ve kaptan Uğurcan.
İlgili ya da ilgisiz 40-50 kişinin, her Allah’ın günü “Uğurcan kaç para eder” “yok o kadar etmez””en az 30 milyon eder” “İspanyollar istiyor” “İngilizler istemiyor” “Fransızlar bayılıyor” “Kaynanası şöyle demiş” vs. dırdırının çocuğu etkilememesi mümkün değil.
Sosyal medya yönetimi, halkla ilişkiler, psikolojik ve sosyolojik donanım vs. anlamında hemen hemen hiçbir eğitim alamamış bu yetenekli oyuncuların, çoğu kifayetsiz bir sürü insan para kazanacak diye bu şekilde değer ve performans kaybının, Trabzonspor mutlaka ama mutlaka bir şekilde önüne geçmeli.
Yoksa mevcut performansı ile Uğurcan, ciddi bir yatırım yapılacak olan önümüzdeki sezon bir çuval inciri berbat edebilir.
Kamuoyunun Onuralp’i henüz izleme fırsatı olmadı ama Taha’nın performansı göz önüne alındığında Trabzonspor’un Uğurcan’ı da yedek bırakabilecek seviyede bir kaleci ihtiyacı mevcut bizce.
Hugo ve Edgar İE ikilisi ile uzun yıllar sonra uyumlu ve kaliteli bir tandem yakalayan Trabzonspor, bu oyuncuları çok çabuk kaybetti.
Gerek Denswill, gerekse diğer stoperlerin hem birbirleri ile uyumu, hem topu oyuna sokmadaki becerileri ve asıl görevleri olan yerden-havadan savunma ve kademeleri oldukça yetersiz.
Abdullah Hoca bu açığı Batista Mendy ile kapatmaya çalışıyor ancak bu kez de orta saha dinamizmi önemli oranda eksiliyor.
İddialı bir Trabzonspor,un Denswill’den daha çabuk ve savunma liderliği de yapabilecek W. Hugo benzeri en az 2 stopere ihtiyacı var.
Sol bek Eren bizce kadroda olmalı. Ama hamle oyuncusu olarak. İddialı bir Trabzonspor’un Eren Elmalı’dan çok daha iyi bir sol beke ihtiyacı var.
Sağ bek Thomas Meınuer çok iyi bir futbolcu ve örnek bir transfer. Transferinde emeği geçenleri kutlamak lazım. Ancak yedeği Mehmet Can’ın Trabzonspor seviyesinde olmadığı özellikle derbi maçlarda net olarak ortaya çıktı.
ORTA SAHA KANGRENİ
Ve orta saha.
Bize göre Trabzonspor’un seviye olarak çok ama çok altında 3 oyuncunun, iyi niyetle de olsa çırpındığı ama son derece yetersiz kaldığı mevki. Berat, Umut ve Bardi, her üçüde sın derece kırılgan ve mücadele güçleri zayıf oyuncular. Durumu idare etmek için sığındıkları vasat teknik kapasiteleri de Trabzonspor’a gerekli olanın çok çok altında.
Son Sivasspor maçında Sivassporlu Manas, tek başına bu 3 oyuncuyu ekarte edip asist yaptı. Ve Trabzonspor RCS topla buluşma, topla oynama yüzdesi, isabetli pas vs. gibi kriterlerde haftanın açık ara lideri olduğu ve çok sayıda pozisyonu gol yapamadığı oyununda bu asistle gelen gol sonucu sahadan mağlup ayrıldı.
Berat, sözleşme olarak ta Trabzonspor’un futbolcusu değil zaten. Yeniden kiralanması anlamsız. Bardi ise tam bir hayal kırıklığı. Süper lig, hatta 1. Lig çok daha düşük maliyetli ancak çok daha verimli yabancılarla dolu. Son maçlarda sürekli oynadığından müşterisi çıkabilir, değerlendirilmeli.
Umut ise Trabzonspor’un futbolcusu. Ancak mevcut yaşına rağmen Efecan tercih edilseydi çok daha katkı verebilirdi.
Umut’un bu performansı 1. sırayı hedefleyen bir takım için hemen hemen hiç bir şey vadetmiyor.
Trabzonspor bu mevkiye M. Hamsik ve “sakatlanmamış” Dorukhan seviyelerinde 8 ve 10 numaralar bulamazsa , önümüzdeki sezon da ilk iki sıranın hayal olacağı şimdiden söylenebilir.
FORVET
Şota, Fatih Tekke, Shorloth, Cornelius ve Onuachu.
Trabzonspor’un forvet standardı belli. Bu kalitenin altında forvetlerle bu sezona benzer performanslar elde edilebilir ancak.
Şehre ve kulübe bir türlü uyum sağlayamadığı ortada olan Umut Bozok ve kontratının uzatılması konusunda acele edilen Enis Destan Trabzonspor kalibresinde değiller ne yazıkki.
Umut Bozok’a teşekkür edilip, Enis’e de mademki kulüpte kaldı, sürekli oynayabileceği ve ikili mücadele gücünü daha yükseltebileceği bir kulüpte kiralık olarak son bir şans verilebilir, genç yaşından dolayı.
Paul Onuachu çok pahalı bonservisine rağmen yeniden kiralanabilirse net bir transfer başarısı olur.
Ancak yanına ya da yedeğine yakın kalitede bir forvet daha gerekli.
İri yarı oyuncuların bazıları sık sakatlanabiliyor, malum.
Pepe efendi ise bu hali ile açıkçası hayal kırıklığı.
Seneye kadroda olsa da olur ama olmasa sanki daha iyi olur. Tabi yerine mutlaka iyi bir sprint getirmek şartı ile.