Süperlig 2024-25 sezonu geçen hafta G.Saray-Hatayspor maçı ile başladı. Hayırlı ve uğurlu olsun.
Bu haftayı bay geçiren Trabzonspor, ilk maçında Sivas deplasmanında bir puanla yetindi. Geçen sezon 102 puan toplayan G.Saray ve 99 puan toplayan F.Bahçe’nin de ortak puan bıraktığı tek saha ve her zaman ligin en zorlarından biri olan Sivas deplasmanında beraberlik her ne kadar normal olarak karşılanabilirse de, bir önceki yazıda “henüz hazır olmadığını” yazdığımız Trabzonspor, hafta arasında Rapid’e de elenerek “henüz hazır olmadığını “ bir kere daha teyit etti.
Trabzonspor Rapid’e iki maçta da yenilerek Avrupa Ligine veda etti fakat bordo-mavililer eğer play-off oynayacağı rakibi İsviçre’nin St. Gallen ekibini elerse, Avrupa macerasına Konferans Liginden devam edebilecek.
Trabzonspor gerek iki maçta da yendiği Ruzomberok’a karşı, gerek Sivas deplasmanında ve gerekse de iki maçta da yenildiği Rapid’e karşı oyun olarak ta ortaya çok bir şey koyamadı. Öyleki bu 5 maçın tamamında takımın en iyisi kaleci ve kaptan Uğurcan oldu. Ve şu ana kadar sezonun tek ve belki de en iyi gelişmesi de “kaptan Uğurcan’ın kalesine geri dönüşü” oldu.
TARAFTAR TEPKİSİ
Yüzeysel bakıldığında ilk akla gelen düşünce, teknik ekibi sorumlu tutmaktır doğal olarak. Zaten futbol muhabbetlerinin vazgeçilmez başlangıç klişeleridir; “hoca bu takımı oynatamıyor” ya da” bizim hoca oyunu okuyamıyor” şablonları.
5 sezon arka arkaya şampiyon olmuş teknik direktörün dahi “oyun bütünlüğü olmadığını “ hararetle iddia edersiniz ve kimse sizden bu iddianın somut bir ispatını istemez. Zaten öyle bir ispat ta yapılamaz, çünkü bu bir oyundur ve nitelik ve nicelik ifadeleri her zaman muğlaktır.
Oysa Trabzonspor özelinde durum çok ama çok farklı.
Tıpkı şampiyon olduğu sezonun öncesinde göreve geldiğinde “akşam pazarından kalanlar” diye tabir edilen bir kadro ile başlayan Avcı, bugün tamamının gönderilmesi için uğraşılan, önceki sezon göreve gelen N.Bjelica’nın önerisi transferlerle başlamak durumunda kaldı. Bu kadro ile ancak kupa finali ve lig üçüncülüğünü elde edebilen Avcı sezona, geçen sezonun en efektif 3 futbolcusunun da kaybı ile başladı. Onuachu, Meunier ve Pepe. Özellikle Meunier’in beklenmeyen kaybı bir sağ bekten çok daha fazlası oldu. Pepe dahi çok faydalı olmasa bile bugünki kadroda muadili bir oyuncu bulunmamakta.
2024-25 sezonu planlanmıştı ve bu pkanda Meunier’de vardı.
Ancak Türk Futbolunun tüm sorunsalının belki de tek kelime ile ifadesi “ finans” ya da ekonomi Trabzonspor’da da bir kez daha devreye girdi. Bazı mevkilere zamanında transferler yapılırken, omurganın ön tarafını oluşturan ofansif orta saha ve santrafor transferleri yapılamadı. Oysa asıl gerekli ve yapılması elzem transferler belki de bunlardı. Ama parasızlığın ve limitsizliğin gözü kör olsundu.
Bunları çok ta kaale almayan normal taraftarlar doğal olarak hocaya tepki gösterdi.
Ekran başına geçen taraftar takıma bakardı doğal olarak ve o takım geçen seneden dahi kötü görünüyordu çünkü.
Ancaaaak; tam da bu dumanlı havayı bekleyen çakallar ve leş kargaları da pusudaydı.
Onlar ki ,Trabzonspor şampiyonluğa oynarken ve arayı 20 puan açmışken dahi Avcı’yı göndermenin planını yapıyordu.
Onlar ki ,45 yıl önce alınmış şampiyonluklardan hâla utanmadan nemalanıyordu.
Onlar ki , serbest kaldıklarında bonservissiz hallerine 3. ligden dahi tek teklif alamayan ve fırından ekmek alma becerisinden mahrum yeteneksiz futbolcu gençleri “bizum uşak” diye Trabzonspor’a satabiliyordu.
Onlar ki, çook uzun yıllardır 100-200 bin euro piyasa değeri olan oyuncuları allayıp, pullayıp milyon milyon eurolara Trabzonspor’a iteleyebiliyorlardı.
Onlar ki, Avcı hoca görevdeyken bu işleri yapamadıklarından yani bit pazarı ürünlerini Trabzonspor’a satamadıklarından ve işler kesat olunca da önce hocayı, mümkünse de başkanı göndermek için gece-gündüz sosyal medyada çırpınıp duruyorlardı.
Hiçbirinin derdi de aslında Trabzonspor değildi.
Tamamen duygusallardı.
30-40 yıldır hiçbir kulüpte görülmemiş ucube yöntemlerle etkili olabilen bu azınlık grubun, yumurtasını pişirmek için bütün dünyayı ateşe verenlerden hiç farkı yoktu.
Fırsat bu fırsattı.
Takımın içinde bulunduğu bu durumu “slogan ve bayraklaştırarak “ Trabzonspor’un sezon başlangıcındaki hazırlık eksikliğine tepki gösteren büyük taraftarın arasına karışıp , bel altı saldırdılar.
KULÜP MÜDAHİL OLMALI
A.Avcı’ nın bir şekilde elde edilen özel telefonu ahlâksız kişilere servis edildi. Ve bu ahlâksız kişiler buradan hakaret sözleri yazdılar. Tabi konu yargıya intikal etti.
Üstelik bu iğrenç durum, Trabzonspor camiasında ilk kez olmuyordu.
Daha önce de E. Yanal’ın özel cep telefonu muhtemelen yine aynı güruh ve kişilerce servis edilmiş, hoca telefonuna gelen taciz ve hakaretlerle uğraşmaktan bütün konsantresi bozulmuş ve takımı da doğru dürüst çalıştıramamıştı.
Bizans saraylarından ve Taşnak Çetelerinden kalma bu iğrenç entrikaların hedefi tıpkı bugünki gibi teknik direktör üzerinden zamanın kulüp başkanını devirmekti.
Çete, o zaman başarılı da olmuştu. Ersun Yanal’ın kovulması “istemezükçü tayfayı” kesmemiş, arkası da gelmişti.
Bugün de durum aynıdır.
Yıldız oyuncuları çok zor koşullarda Trabzonspor’a kazandırmak için gece-gündüz uğraşan ve ekonomik durumun üzerine olağanüstü bir performansla giden başkan ERTUĞRUL DOĞAN bu güruhun ana ve asıl hedefidir.
Şüphesiz herkes Avcı’yı ya da başkanı sevmek zorunda değil.
Trabzonspor Avcı ile ömür boyu da çalışmayacak şüphesiz.
Ama hiçkimse Trabzonspor başkanı ve teknik ekibine “yan gözle dahi bakamaz”!
Ve istisnasız herkes, Trabzonspor Teknik Ekibi ve Trabzonspor başkanına saygı duymak zorunda!
Burada camia devreye girmeli.
Trabzonspor teknik ekibine özel telefonundan saldırarak konsantresini bozmaya ve görevden uzaklaştırmaya çalışmak alçaklığı ve şerefsizliği kabul edilemez.
Namuslu insanlar, en az namussuzlar kadar cesur olmalı.
Adli süreçle yetinilmeyip, camia ve Trabzon şehrini bu iğrençlikleri ile lekelemeye çalışan bu mahluklar kamuoyuna da teşhir edilmeli ve gereği yapılmalı.
Bu, Trabzon şehri ve Trabzonspor camiası adına sayısız şampiyonluktan çok daha elzem ve çok daha önemli bir durumdur.
Zira bu şehre bu kulüpte görev yapmak için gelen ve burada yaşayan futbolcu,hoca, kondisyoner vs. kim varsa , herkesin onuru ve şerefi TRABZONSPOR CAMİASINA EMANETTİR.