Kalene geç, Şenol Güneş!

Veysel Taşkın

Ağustos ayının sonlarında ,Trabzonspor Avrupa Kupalarında varolma mücadelesi yaparken,
YERLEŞİK TRABZON YOBAZLIĞI 7-24, gece ve gündüz Trabzonspor’un teknik direktörünü kovdurmak için ölümüne bir çaba içindeydi.

Çaba, ağustostan da çok önce başlamıştı zira hocayı göndermek epey zordu; çünkü 38 yıl sonra Trabzonspor’u şampiyon yapmıştı.

Gerçi yerleşik yobazlık, şampiyonluk yılında dahi “bu nasıl şampiyonluk” “F.Bahçe’ye en az 20 puan fark atmalıydık” gibi akla ziyan lakırdılar ile 38 yıl sonra gelen şampiyonluğu da “gücü yettiğince” değersizleştirmeye çalışmış, çabucak unutulması için elinden geleni yapmıştı. Her ne kadar kutlamaları dünya çapında ses getirse de, kutlama videolarını milyarlar izlese de,bu şampiyonluk çabucak unutulmalıydı.

Unutulmalıydı çünkü “yerleşik yobazlık mevcudiyet dayanağını 45 yıl önce yaşanmış şampiyonluklardan alıyordu. Yeni şampiyonluklar yeni kahramanlar üretebilirdi. Bu da yerleşik yobazların zaten oldukları gibi “işsiz” olmaları bir yana bir de” güçsüz” kalmalarına sebep olabilirdi.

Nitekim bu satırları okuyanların birçoğu hafızalarını yokladıklarında, şu an akıllarında şampiyonluk yerine, yerleşik yobazlığın ürettiği “ yan pas, geri pas” gibi dünyanın en salakça lakırdısının kaldığını tuhaf bir şekilde fark edeceklerdir.

Bu arada yerleşik yobazlar, mevcut hocayı kovdurmak için aslında “günahları kadar bile sevmedikleri” Fatih Tekke’nin ismini kullanmayı da ihmal etmediler. Bir futbolcu efsanesi olan Tekke’yi, yeni nesilde oluşturacağı sinerjiyi iyi bildiklerinden dolayı ortaya attılar. Bir çok genç heyecanlandı.

Oysa ne Tekke, ne de Trabzonspor umurlarında bile değildi. Belki de Fatih Tekke’nin çalışmakta olduğu Alanyaspor’daki konsantrasyonunun bozulmasına da sebep oldular.

Sonuçta bir şekilde transferlere de müdahale ederek ( eski teknik direktör ve Trabzonspor Avrupa Kupası maçlarına santraforsuz ve 10 numarasız çıktı) hocayı kovdurmayı başardılar.

Bütün bu canhıraş mücadelenin en büyük amacı kesinlikle “ Trabzonspor’a daha iyi bir teknik direktör getirmek” değildi.

Bu canhıraş mücadelenin amacı, son iki işinden de kovulmuş ve bir yıldır işsiz olan “Şenol Güneş’i Trabzonspor’un başına getirmekti”.

Şenol Güneş Trabzonspor’un başına gelmeliydi ki yerleşik yobazlar transferden altyapıya, antrenman sahasından kulüp binasına cirit atsınlar, çalıp oynasınlardı.

Öyle de oldu sonuçta.

Trabzonspor ilk yarısı biten ligde , küme düşme hattının 3 puan üstünde can çekişmede.

F.Bahçe, G.Saray, Beşiktaş gibi ezeli rakipleri bir yana, yerel komşuları olan Rizespor ve Samsunspor gibi takımlar, artık rahatlıkla yenebildikleri Trabzonspor ile olan maçlarını bir şölen, bir kutlama, bir zafer ve “Trabzonspor kümeye sloganları” ile eğlence haftalarına çevirdiler.

Faturayı Trabzonspor’a gönül veren milyonlar, odalarında gizlice ağlayan gençler ve çocuklar ödüyor.

Ve “yerleşik yobazlar” kulüp tesislerinde , bahçelerinde yiyip, içiyor gezip , dolaşıyor.

Gün, onların günü!

***

Artık görevde kalma korkusu ile hareket eden ve tek başına girdiği seçimde bile “boşluğa karşı” kaybetme sendromu yaşayan kulüp yönetimi, yerleşiklerin dayı marifeti ile yıktıkları altyapı kapısından girerek teslim aldığı bir iradeden fazlası değil adeta. Oysa hayaller “reformlar, rönesanslar “ idi bir zamanlar.

Yerleşiklerin onlarca yıldır kulüpte istiflediği istihdamların maaşları gecikmesin diye, çabaların bir çoğu.

Ah bir de “Trabzonspor futbol takımı olmasa ve her hafta her hafta maça çıkmasa” her şey ne kadar da güzel olacak aslında ya….

Futbol kulüplerinin iktisadi faaliyetlerinin “sportif faaliyetlerini desteklemek “ amacı ile yapıldığını, kulüplerin asıl amacının “iyi bilanço üretmekten ziyade, iyi bir takımı yarıştıracak bilanço” üretmek olduğu unutulmuş gibi Trabzonspor’da.

Geçen sezon evire çevire yenildiğiniz ve üstelik bu kez tam 4 ilk 11 oyuncusu eksik ve transfer yasağı olan Samsunspor’a , bir yıl sonra hiçbir gelişme ve ilerleme kaydetmeden ve adeta zavallı bir takımla çıkmazdınız yoksa!

Bunun adı ya umursamazlık, ya da çaresizlik!

Her ikisi de affedilir gibi değil.

Oysa 2 eylül 2024 tarihli yazı da naçizane uyarmıştık; henüz A.Avcı görevde iken ve güya hiçbir şeyden haberi olmayan Ş. Güneş yaylada kuymak yerken “ŞENOL GÜNEŞ İSTİFA” diye ve alttaki paragrafla bitirmiştik;

“Dolayısı ile bizden de kendilerine, kolaylık amaçlı olarak yakın zamanda sıkça kullanacakları slogan için şimdiden bir sufle;

“Şenol Güneş istifa!”

Merak edenler yazıyı tekrar okuyabilirler.

“İş işten geçmeden” tedbir almazsanız mevzu drama hikayelerinden hallice olmaktan öteye gitmiyor tabi.

ŞENOL GÜNEŞ KALEYE

Şenol hocam, bu yönetim artık seni gönderebilecek ehliyete sahip mi, bizce o da şüpheli.

Bizim nesil seni efsane kaleci olarak seçti ve sevdi.

Sen artık kendin bırak ve “kalene geç”.

Stadyumlarda “ istifa” sesleri ile gönderilen , “bırakmak zorunda kalan” olma.

Transfer geleneğin, alışkanlığın yok. Portföyün yok. Böyle bir başarın hiç yok.

Dolayısı ile ekibinin ve senin getireceği oyuncular ile Trabzonspor’un geleceği üzerine “kumar oynama hakkın hiç yok”.

Ligin 2. yarısı çok şeye gebe.

TFF nin yeni yönetimi de belliki Trabzonspor’a bir yer tayin etmiş ayrıca!

Türkiye’de ligler ikinci yarı başlar.

Ve biliyorsun ikinci yarı “sen hep kaybedersin”!

İntihar edenleri, ömür boyu futbola ve Trabzonspor’a küsenleri, 96 yı ve diğerlerini de sineye çektik zaten.

Ama tadında bırak bu işi ve lütfen “kalene geç!”

“Kalene geç ki” milyonların sempati ve sevgisini kazandığın yerde olabil.

Kalene geç!

Yoksa kendine de, Trabzonspor’a da yazık edeceksin!

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.