Trabzonspor sancılı başladığı Şenol Güneş döneminin 3. maçında da berabere kaldı ; Gaziantep:0 Trabzonspor:0.
Güneş öncesi dönemde oynadığı Sivas ve Eyüp maçlarını da golsüz eşitlikle tamamlayan bordo-mavili ekip, böylece arka arkaya aldığı 5 beraberlik ve 5 puan ile lige başlamış oldu.
Henüz ligin başı olsa da lider Galatasaray’ın (18 puan) şimdiden 13 puan gerisinde kalmak ve Avrupa hedeflerinin her ikisini de kaybetmiş olmak ,şüphesiz sezonun geri kalanı için oldukça umut kırıcı.
YİNE REZİL HAKEM
Lige başladığı 1974 yılından beri ağırlıklı olarak İstanbul’dan dizayn edilen ve hemen hemen hiçbirinin üzerindeki şaibeyi kaldırmayı başaramadığı MHK lerin hakemleri ile maçlarını oynamak zorunda olan Trabzonspor, bunun bir türlü ödemekle bitiremediği bedelini bu kez de Antep maçında ödedi.
Daha önce yönettiği 15 e yakın Trabzonspor maçında Trabzonspor’un sadece bir-iki galibiyet alabildiği, sezon öncesi hakem testlerinden hiçbirini geçemeyen ancak üç ay sonra ek testten bir şekilde gelerek hemencecik Trabzonspor maçında görev alan, bir hakemden daha çok kabzımalı andıran bir görüntü arzeden V. B. ,Trabzonspor’un, bütün hakem camiasının nizami olduğunda hemfikir olduğu golünü iptal etti.
Maçtan bir gün sonra açıklanan VAR kayıtlarında da ,
ta G.Antep ceza sahası önünde yaşanan ikili mücadeleyi “faz başlangıcı” olarak kabul ederek , orta hakem V.B. yi VAR a çağıran VAR hakemi E. E. nin de,
orta hakem V. B. yi golü iptal etmeye ikna ettiği anda, sanki koyu taraftarı olduğu takım gol atmışcasına “BRAVO” diye bağırdığı duyuldu.
Tabi bu utanç ve bu rezillik, bu hakem grubundan daha önce TFF ve MHK ya ait.
Evet hakemlerimizin ne kadar yetersiz ve ne boyutta Türk Futbolunun en büyük engellerinden biri olduğu kamuoyunca malum.
Ama yönettiği her Trabzonspor maçında skandallar üretmeyi başarmış, yetersiz, hakemliği tartışmalı ve koşu gibi “basit beden eğitimi” testlerini dahi geçememiş birini ve Trabzonspor’un nizami golünü iptal ettirince haykırıveren VAR hakemini Trabzonspor maçına nasıl verirsiniz arkadaş ?
Amacınız ne?
Neyin peşindesiniz?
Bu aleni bir provakasyondur.
“Kör, kör parmağım gözüne” durumudur.
Trabzonspor kötü oynayabilir, hata yapabilir, yener ya da yenilir. Ama siz Trabzonspor camiası ile alay edercesine bu denli müdahale yapamaz ve bu atamaları yapamazsınız!
Trabzonspor’da başkan Doğan’ın da bu konuda yalnız kaldığı ortada.
Bu tür yetersiz ve iyi niyetli olduğuna kimsenin inanmadığı hakemlerin biri gidip diğeri çıkıyor Trabzonspor’un karşısına. Trabzonspor’un bu konuda ciddi bir takibe ve kimin ne amaçla bu işlerle uğraştığı konularında fazlaca bir mesaiye ihtiyacı var.
VAR hakemi E. E. nin , geçen sezon Fenerbahçe’nin puan kaybetmek üzere olduğu Kasımpaşa maçının uzatmasının da son dakikalarında , avuta giden bir topu Fenerbahçe lehine penaltı çaldırdığını, bunun hakem seminerinde ortaya çıkması ve “neden avuta giden topa penaltı çaldırdın “sorusu üzerine “ öyle hissettim” cevabı verdiğini kaç Trabzonsporlu yönetici biliyordur acaba?
Önceki sezon Sivas’ ta oynanan Sivasspor -Galatasaray maçının VAR kayıtları açıklandığında , Sivasspor’un nizami golünün, VAR da tam 4 dakika 43 saniye incelendikten sonra “ burada ofsaytımsı bir şeyler olabilir” ifadesi ile iptal edildiği, hakemin golü neden iptal ettiğini dahi tam bilemediğinden oyunu başlatma şeklinin kural dışılığını ve bu maçın o sezonun “ kırılma maçı “ olduğunu; ve bunun bu ligin bir çeşit bir biyopsisi olduğunu, sorumluluk sahibi hiçbir yönetici unutmamalı, bize göre.
DİRİLİŞ YA DA KURTULUŞ
Trabzonspor izmaritçi menajerler, sütlaç yeme ve fotoğraf çektirme meraklıları ile Trabzonspor’u “istihdam amaçlı kontrolünde tutma “ hastalığına muzdarip kesimlerin ağırlıklı kampanyalarının da etkisi ile teknik ekip değiştirdi.
Spekülatif bir sürü lakırdı uyduruldu ve maalesef tribünler de bundan etkilendi. Tüm beklentilere ve birçok transferin yapılmış olmasına rağmen, en önemli eksik olan 10 numara ve performansı test edilmiş santraforun, uzun uğraşılara ve uzun zamana rağmen alınmaması sonucu, Avrupa macerası direkten de dönen 3 topla kaybedildi.
Örneğin kondisyon eleştirisi yapıldı.
Oysa Trabzonspor İsviçre lig ikincisine karşı uzatmalarda tek kale oynadı. Yine Kayserispor maçında son 10 dakikayı adeta rakip ceza sahasında oynadı ve bu sürede 2 gol buldu. Antep maçının ikinci yarısında haftanın üçüncü maçı olmasına rağmen, ikinci yarıda hatta 60. dakikadan sonra Trabzonspor daha diri ve daha etkiliydi.
“Kondisyonu olmayan” ve “hiç çalışmamış” bir takım bunları yapamazdı.
Birisini eleştirebilir, beğenmeyebilir hatta görevine de son verebilirsiniz.
Ama bunlara zemin oluşturmak için o kişiye iftira atarsanız da müfteri olursunuz.
İftira , aşağılık bir suçtur.
Ama görünen o ki teknik ekip değişikliği Trabzonspor’a beklenen çıkışı getiremedi.
En azından “henüz “ getiremedi.
Şu sıralar daha çok kadronun yetersizliği ve yapılan transferlerin yanlış olduğu iddia edilmekte. Oysa önceki teknik ekip de aynı futbolcularla sahaya çıkıyordu. Hatta Beşiktaş maçında Trabzonspor’un forvet yükünü tek başına taşıyan Banza ve Antep maçında “Bardhi eziyetinden takımı kurtaran” M. Cham, eski teknik ekiple hiç maça bile çıkmamıştı.
St. Gallen maçlarında Enis Bardhi ve Enis Destan yerlerine, Banza ve M.Cham’ın oynadığı bir Trabzonspor, muhtemelen önümüzdeki hafta Konferans ligindeki rakibini bekliyor olacaktı.
Camia içerisinde,
hoca, yönetim ve futbolcu sirkülasyonundan adeta zevk alınan ve bundan beslenilen hastalıklı durumu defalarca gözlemlemiş olarak, aynı güruhun ilk fırsatta aynı kampanyayı sayın Ş. Güneş’e de yapacağından, hatta bunun yazısını daha Ş. Güneş göreve başlamadan kaydeden olarak; zamansız,plansız ve programsız bütün bu sirkülasyonların takıma ve kulübe zarar verdiğini her zaman gözlemledik.
Nitekim Ş. Güneş hoca da takımı daha yeni tanıyor.
Belli ki yaylada tatilde iken Trabzonspor maçlarını pek izleme fırsatı bulamamış. Zira her maçtan sonra şu futbolcu “şöyle yaptı” ya da “şöyle davrandı” beyanatı geliyor. Şaşırdığını belirtiyor. Onun bu esnada harcayacağı zaman ve emek, Trabzonspor’un en azından ilk yarı performansından düşülecek.
Bu rakam şimdilik 8 puan.
Ancak artık yapacak bir şey yok.
Feodal yapının
her zamanki gibi mantık, izan, plan ve programdan ziyade
içgüdü, mikromilliyetçilik, hamaset ve nepotizm argümanları ile yaptığı değişikliğin; Trabzonspor’un bir dirilişine mi,
yoksa domino taşı etkisi yaparak , istikrarsızlığı aralık ayında yapılacak kongreye de taşıyarak bir nevi intihara mı sürükleyeceğini zaman gösterecek.
Umarız bu kez tam bir diriliş olur.
Zira intihar teşebbüslerinden yana mevcut sabıka oldukça kabarık.