Dün akşam oynanan sezonun ilk dev karşılaşması niteliğindeki G.Saray-Trabzonspor karşılaşmasını, ev sahibi sarı-kırmızılı takım, yıldız futbolcusu Mauro İcardi’nin golleri ile 2-0 kazandı.
Hemen hakkını verelim;yıllardır yabancı transferlerde müsriflik ve hesapsızlıkla suçladığımız ve bunun neticesinde de batak içinde yüzen kulüplerimizi, İcardi seviyesinde oyuncuları bu ülkeye getirdiklerinde de takdir etmeliyiz.
Haaland ya da Messi’yi getiremeyeceklerine göre İcardi kalitesi Türkiye için oldukça önemli bir eşik olsa gerek.
Çok fazla bir efor sarfetmeden golün her türlüsünü atabilen ve özel hayatı değilse de tekniği ve oyun anlayışı ile altyapı oyuncularının da idolü olabilecek bir santrafor M. İcardi.
————-
Maçın hakemi Atilla Karaoğlan ,Türk hakemlerinin genel hastalığından kurtulamayarak yine maçın önüne geçti.
G.Saray’ın birkaç gün önceki Avrupa Kupası maçında 10 kişi kalmasının temel nedeni olan sertlik, bu maçta çok daha üst düzeydeydi ve maçın hakemi bu durumu bir türlü kontrolü altına alamadı.
Maç içerisinde sürekli didişen Trezeguet ile Sacha Boey ikilisinden Trezeguet, aldığı dirsek darbesi ile kaburgası kırılırken hakem Atilla Karaoğlan bu pozisyona faul bile çalmadı. Dirseği atan ve maç boyunca çalınan ve çalınmayan birçok faulün faili Boey ise maçı “kartsız” tamamlamayı başardı.
Maçın kırılma anı olan ilk golde, Lucas Torreria Bakasetas’a yaptığı müdahelenin hemen hemen aynısından Zalgiris maçında kırmızı kart görmüştü. Ancak Bakasetas’a yaptığına ise ,bu kez tıpkı Sacha Boey’in dirseğinde olduğu gibi faul bile çalınmadı. Pozisyonu yakalaması gereken VAR ise yoktu. Oysa golü atan İcardi’ye asisti yapan Kerem’in önüne düşen top, tam da Torreira’nın Bakasetas’ın bastığı ayağından gelmişti.
Skora etki açıktı ki o VAR ın geçen sezon Sivas-GS maçında, Sivasspor’un attığı nizami golde tam beş dakika “ ofsaytımsı bir şeyler” aradığı ve üstelik “bulamamasına rağmen” Sivasspor’un golünü iptal ettiği hâlâ daha hafızalarda.
Maçın sonu ise çok daha şaşırtıcı oldu.
Ağırbaşlılığı ile tanınan Galatasaray başkanı sayın Dursun Özbek ,hemen maçın ardından bir basın açıklaması yaptı ve “elli yıldır maç izlediğini ve böyle kötü bir hakem faciası görmediğini” söylerken ilk anda rakip Trabzonspor adına bir centilmenlik açıklaması yapıyor olduğuna dair bir intiba bile oluştu.
Ama hayır ,öyle değildi.
Galatasaray başkanı, Trabzonspor muhabirlerinin şaşkın bakışları önünde hakem Atilla Karaoğlan’ın Galatasaray’ı durdurduğunu, ince ince doğradığını iddia ediyordu. Trabzonspor muhabirlerinden Nurgül Günaydın’ın “Trezeguet’in dirsekle kırılan kaburgasına faul bile çalınmadı, ne diyorsunuz”sorusuna ise sayın başkan “ onu görmedim” diye cevap verdi.
Türk hakemlik tarihinin yüz karası olayı ve bir hakemin futbolcudan kendi kırmızı kartını yediği ilk ve tek maç olan D.A.Biltenli Gs-Ts maçı ise anlaşılan başkanın hafızasında ya masumdu ya da hiç yoktu.
Okan Buruk , Fatih Terim ekolünden gelen bir teknik direktör. Geçen yıl en sıkıştığı maçlardan sonra zaman zaman yaptığı hakem açıklamaları ve sonraları bazı kritik maçlarda “hakeme tam saha baskı açıklamaları tarzı” alışılagelen bir şey. Tıpkı diğer Türk teknik direktörlerin bir çoğu gibi.
Ancak dün akşamki sürpriz çıkışı sayın Dursun Özbek’e pek de yakıştıramadık açıkçası.
Zaten genellikle yetersiz ve futbolun ruhunu bilmeyen hakemlerimiz, bir de gelecek haftalarda hatta belki de bu hafta Beşiktaş ve Fenerbahçe’den de beklenebilecek muhtemel bu tür “ baskı açıklamaları” ile iyice darmadağın olacaklardır.
Bu sene bunca yatırım yapan büyük kulüplerimizin, en azından yaptıkları yatırımın marka değeri adına bu klasik baskı stratejilerini gözden geçirmelerinde yarar var.
“Çok sert açıklama” yapmadan da yöneticilik ya da başkanlık yapılabileceğine inananlardanız.
————-
TRABZONSPOR HAZIR DEĞİL
Bütün bunlar Galatasaray’ın dünkü galibiyetini asla gölgede bırakmamalı. Sarı-kırmızılılar dün sahanın hakimi idiler. Daha istekli, daha baskın oynadılar. Dünkü kadroya Zaha,Tetteh ve Hakim Ziyech’in de ekleneceğini düşünürsek, Galatasaray’ın favorisi olduğu Şampiyonlar Ligi play-offu ve sonrasında gruplarda oluşturacağı heyecanı ,sadece Galatasaraylı taraftarlar değil tüm futbolseverler merakla beklemekte.
Trabzonspor’da ise durum tam tersi.
İlk 11 için alınan Orsiç ve Fernandes’i, 2 yıldır kulübün yakasına yapışmış sakatlık kabusuna kurban veren Trabzonspor’da, bu kervana geçen hafta Visca, bu hafta ise Mahmut Trezeguet gibi kritik önem de bir oyuncu daha eklendi.
Öyleki Trabzonspor’un sol kanadında oyuncu sayısı yazı ile sıfıra indi.
Ancak teknik direktör Bjelica’nın da dediği gibi Trabzonspor’un tek sorunu sakatlıklar değil.
Çok değil bir yıl öncenin şampiyonu olan Trabzonspor, bir yıl kadar önce bu sahada aynı rakibi Galatasaray’a baskı kurmuş ve 1-0 geriye düştüğü maçı Bakasetas ve Visca’nın golleri ile 2-1 çevirmeyi başarmıştı.
O Trabzonspor’dan geriye hemen hiç bir şey kalmazken, o maçta kendi sahasında Trabzonspor’a karşı skoru koruyamayan Galatasaray, geçen yılki şampiyonluk kadrosunu bu sezon dünya çapında yıldızlarla bezeyerek şampiyonlar ligi ve şampiyonluk tekrarı için camiasına haklı bir umut vermekte şimdilerde.
Trabzonspor , transferin kalan 25 gününde bazılarına göre 8-9 mevkiye, ancak bize göre “sakatları iyileştiği takdirde” en az 4 mevkiye transfer yapmak zorunda.
Üstelik bu muhtemel transferler Galatasaray maçında kulübede oturup maçı izleyen türden değil, direkt oynayıp takıma katkı yapmak zorunda.
En azından Kurbelis ve Benkoviç kadar.
Özellikle forvet ve orta saha mevkilerine.
Yoksa sahada acınası,zavallı ve yardıma muhtaç bir çocuk görüntüsü ile koskoca Trabzonspor’un 10 numarasını işgal eden Abdülkadir ve “ikinci ligde süper lig play-offlarını kovalayan takımların ideal santraforu” seviyesindeki Umut Bozok, Trabzonspor taraftarlarına sinir krizleri geçirtmeye ve saç baş yoldurmaya devam ederler.
Ve yine yoksa, şampiyon takımdan bu günki takıma evrilen denge, aslında adı üzere büyük bir “dengesizlik”demek ve bu “dengesizlik” çok şeyi yerle bir etmeye, bütün emekleri bir çırpıda yok etmeye gebe.
Çünkü örnekleri çok ve burası Trabzonspor.