Hakkari ve Şırnak il merkezlerinin taşınması meselesi

Vahdettin İnce

Medeniyet kavramı “Medine”den türetilmiştir. Bazı dilbilimcilere göre Medine de “din”den türemiştir. Yani dinin yaşandığı mekan, şehir. Dünyanın tüm güzel şehirlerinin tam merkezinde bir mabedin yer alması bu görüşün reeldeki kanıtı gibidir. Malum Medine Arapça’da şehir demektir. Şehir Farsçadır, son dönemlerde kullanılan “Kent” ise bizim Kürtçe’de köy anlamında kullandığımız “Gund” ile aynı kökten eski Farsça bir kelimedir. Kürtler şehre “bajar” derler, tabi “Şar” kelimesini de kullanırlar. Kürtlerin yaşadığı bazı yerleşim birimlerinin adı “Şarbajar” ve “Şarqışla”dir mesela. Kürtçenin Dimilî (Zazakî) lehçesinde kalabalık yerlere (şehir) “Şariston” denir. Medine ile Medeniyet arasında sağlam bir ilişki var anlayacağınız.

Her fırsatta Medeniyet perspektifine işaret eden, şehir ve medeniyet ilişkisine değinen bir başbakanımız var. Mekan ve insan üzerine yaptığı konuşmalarını zevkle dinlemiştim.

Yerleşim birimi insanın barınma ve de bir arada yaşama ihtiyacından doğmuştur. Bu ilk adımı gerçekleştirdikten sonra estetik unsuru devreye girmiş. O da insanın yaşadığı yeri yaşanabilir hale getirme içgüdüsünden doğmuştur kuşkusuz. Yerleşim birimi şehre, o da medeniyete dönüşmüştür böylece. Tabi şehrin medeniyetin merkezi olması sadece dış estetikle ilgili değildir, bir de kültür ve rafine bir davranış biçimi oluşur. Şehirleri güzel kılan da budur.

Şırnak il Merkezinin Cizre’ye taşınması isabetli, Hakkari’nin değil

Son günlerde Şırnak ilinin Cizre’ye, Hakkari ilinin de Yüksekova’ya taşınmasına ilişkin haberleri okuyunca, bu adımın atılmasını isteyenin de yukarıda yüksek bir medeniyet perspektifine sahip olduğunu vurguladığım sayın Başbakanımız olduğunu görünce doğrusunu isterseniz yarı yarıya sevindim. Medeniyet perspektifinden güç alan bu müdahalenin yarısı doğru dedim.

Medeniyet insanın doğaya, elbette şehre müdahalesiyle gerçekleşir. Yapıcı, değer üretici müdahaleden söz ediyorum, yıkıcı, ifsat edici müdahalesinden değil. İnsanın her müdahalesinden medeniyet doğmaz çünkü. İnsan yeri geldikçe şehre de müdahale eder, etmelidir. Şehirler bazen medeniyet rayından çıkabiliyorlar çünkü.

Bu bakımdan hükümetin bu iki şehre müdahale etmesi söylediğim gibi medeniyet yapıcı insanın eşyaya, hayata yönelik varoluşsal müdahalesinin en etkin kurum tarafından gerçekleştirilen bir tezahürü olarak doğaldır. Ama estetik ve medeniyet kaygısından doğmuş bir müdahale olması hususunda kuşkularım var. Medeniyet ve şehir kavramlarını düşünce örgüsünün merkezine alarak hareket eden bir başbakanımız var, amenna. Hatta kuruluşuna öncülük ettiğini bildiğim bir özel Üniversitenin adı da “Şahir”dir. Dolayısıyla böyle bir idari değişikliğe gerek duyulmuşsa birinci saik elbette bu medeniyet ve estetik kaygısıdır diye düşünebiliriz.

Ama eski devletin Kürt coğrafyasına yönelik adeta refleks haline gelmiş güvenlik amaçlı müdahalelerini hatırlayınca endişelenmemek de elde değil. Çünkü Cumhuriyet tarihi boyunca Kürt coğrafyasına yönelik idari müdahalelerin kahir ekseriyeti güvenlik saikiyle gerçekleşmiştir. Güvenliği tesis etmeye matuf olmuştur. Elbette güvenlik amacıyla bu tür müdahalelerin devlet tarafından gerçekleştirilmesi de doğaldır. Ama temel bir siyaset olmaması şartıyla. İlginçtir hemen hemen her idari müdahale bir askeri operasyondan sonra gündeme gelmiş. Osmanlının dağılmasından sonra Anadolu’nun tamamında yeni bir idari yapılanmaya gidildiği doğrudur, ama Kürt coğrafyası dışındaki bölgelerde bir iki önemsiz değişiklikten sonra herhangi bir müdahale olmamıştır. Söz konusu bölgede ise idari yapılanmaları güvenlik eksenli olmak üzere ihtiyaç duyuldukça değiştirmek ise kalıcı bir rejimin olmuştur adeta.

Önce Ağrı ile başladı. Ağrı’da otuzlu yıllarda İhsan Nuri Paşa liderliğinde bir isyan gerçekleşti. İsyan bastırıldıktan sonra vilayet merkezi Doğubayazıt’tan Ağrıya taşındı. Estetik ve medeniyet kaygısıyla gerçekleştirilmediği muhakkaktı bu değişikliğin. Çünkü Doğubayazıt tarihi bir kentti ve Osmanlıdan beri sancak merkeziydi. Ayrıca İshak Paşa sarayı gibi önemli bir tarihi mekanı da barındırıyordu. Ağrı ise ona bağlı mütevazı bir kasaba merkeziydi Karaköse adıyla. Hala “Qerekosa Bazîdê” diyoruz. Vilayet yapıldı adına da Ağrı dendi, Agirî dağına nispetle, ama hala şehir olamadı. Büyüdü ve fakat estetik ve tarihsel kimlikten yoksunluğu devam ediyor. Ağrı şehir olamadı, ama Doğubayazıt da boynu bükük kaldı.

Sonra Dersim isyanı oldu. İsyan bastırıldı, arkasından Tunceli diye bir vilayet ihdas edildi. Bölgeyle, tarihle, kültürle ilgisi olmayan köksüz, ruhsuz bir isimlendirme. Sadece güvenlik saikiyle başvurulan bir idari yapılanma.

Yirminci yüzyılın doksanlı yıllarında PKK isyanının iyice ayyuka çıktığı dönemde Özal, Batman ve Şırnak’ı il yaptı. Yine güvenlik gerekçesiyle. Eğer şehir estetiği, tarihsel kimlik ve medeniyet perspektifi dikkate alınmış olsaydı, Şırnak değil Cizre il yapılırdı.

Şimdilerde PKK’nin başlattığı özyönetimler, diğer adıyla hendek kalkışmaları nedeniyle Hakkari il merkezinin Yüksekova’ya Şırnak il merkezinin de Cizre’ye taşınması gündeme gelmiş bulunuyor. Bu idari müdahale de yine güvenlik kaygısıyla gündeme geldi ne yazık ki. Şunu da vurgulayayım, şehirlerin güvenlik gerekçesiyle (deprem, savaş, terör gibi) taşınmasına karşı değilim. Karşı olduğum bölgemize yönelik bu tür müdahalelerin genellikle sadece güvenlik gerekçesiyle ve kalıcı bir siyasetin gereği olarak gerçekleşmiş olmasıdır.

Şehir ve Medeniyet kavramlarına büyük önem veren sayın Başbakan’ın Kemalist rejimin Kürtlerin şehir dokusuna salt güvenlikçi mantıkla müdahale etmeyeceği kuvvetle muhtemeldir. Hatta sayın Başbakandan beklenen tersine bir müdahalede bulunmasıdır. Kemalist rejimin gerçekleştirdiği güvenlik amaçlı tüm idari yapılanmaları ele alıp yeni bir vizyonla, yeni bir perspektifle şekillendirmelidir diye düşünüyorum.

Mesela Hakkari il merkezi kesinlikle değiştirilmemelidir. Hakkari, Abbasi döneminden beri bir mîrlik merkezidir. Tarihi bir kimliği vardır. Hakkari beylerinin yurdudur. Otantik Kürt kültürünün, folklorunun en canlı yaşandığı bir mekandır. Sırf Hakkari mutfağı bile başlı başına bir kimlik ve şehir kanıtıdır. O yüzden il merkezinin Yüksekova’ya sırf gelişmeye daha müsaittir diye taşınması, bence araç geçişine müsait değildir diye Mostar köprüsünün yıkılıp yerine modern bir köprü yapılması kadar anlamsızdır, medeniyet perspektifinden uzaktır. Varsın Hakkari gelişmesin. Hem modern anlamda binalaşmanın gelişme olduğunu kim söylemiş. Hakkari kalesi, yalçın dağları, dîlanları, o saymakla bitmez halk oyunları kaç modern şehre bedeldir. Bazı şehirler büyümemek, gelişmemek için vardır. Hakkari de bunlardan biridir. Çünkü kültürleriyle, tarihleriyle zaten büyüktürler.

Şırnak’a gelince, altında güvenlik kaygısı olsa da bence taşınması isabetlidir. Zaten Hakkari’nin yanında Şırnak’ın da taşınmasına karar verilmiş olması salt güvenlikçi bir mantıkla yaklaşılmadığını da gösteriyor. Evet Hakkari il merkezinin taşınması ne keder isabetsiz ve yanlış ise Şırnak il merkezinin taşınması da o kadar isabetli ve yerindedir. Çünkü Kürt kültürünün, Kürt tarihinin, Kürt edebiyatının, hatta Kürt siyasetinin merkezi Cizre dururken Şırnak’ın il yapılması zaten büyük bir hataydı. Cizre’nin küsmesine bile sebep olmuştu denebilir. Kim bilir bugün güvenlik zaafı dediğimiz durumun altında belki de bu küskünlük de yatıyordur. Hangi gerekçeyle olursa olsun Cizre il merkezi olacaksa, Mem û Zin’in, Melayê Cizîrî’nin, Mihemed Arifî Cizrewî’nin yurdu bunu fazlasıyla hak ediyor.

Bu arada eli değmişken hükümetin Doğubayazıt’ı yeniden il merkezi yapması gerekir. Sosyolojik, tarihsel, kültürel ve ekonomik olarak bunu çoktan hak eden ve tarihsel bir kimliğe sahip Erciş’in de il yapılması gerekir. Güvenlik saikiyle değil estetik ve medeniyet gerekçesiyle. Yeni Türkiye restorasyon yüzünü özellikle bu alanda da göstermeli, eski Türkiye’nin yerinden oynattığı taşları yerine oturtmalıdır.

Kürt coğrafyasına idari bir müdahalenin yapılması kaçınılmazdır, ama eski devletin güvenlikçi müdahalelerinin bir devamı şeklinde değil, Kürt sorunun da kaynağı olan eski devletin bozduğunu tashih etme şeklinde olursa, şehir ile medeniyet, coğrafya ile tarih ve insan ile estetik buluşmasının ürünü bir verimlilik iklimine adım atmış oluruz

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.