Teröristin terörist olarak muamele görmesi için kimin onayı gerekiyorsa ya da bunun tescili için kimin kararını bekliyorsan “referans medeniyet”in temsilcisi odur. Bütün sorunlarımızın gelip dayandığı çok önemli bir noktadır bu. Çünkü referans medeniyet demek bütün yolların Roma’ya çıkması demektir. İslam aleminde, Türkiye’de gelişen tüm siyasal olaylara bakarsanız, sadece batı düşüncesini özümsemiş laik kesimlerin değil, görece yerli, batıya meydan okuyan bütün karşıtların tezlerinin onay mercii olarak batıyı gördüklerini anlarsınız. Batıya medeniyet bazında karşı moyma iddiasındaki İslamcılar açısından da böyledir bu.
Mesela Türkiye’nin ısrarla terör örgütüdür dediği PYD’nin batı ve Amerika tarafından bir türlü terör örgütü olarak kabul edilmeyişi de bunun ifadesidir. Evet, batı medeniyetinin çifte standardını ortaya koymak gibi bir yönü var, ama aynı zamanda Türkiye’nin bir terör örgütüne kendisinin terör örgütü demesinin yeterli olmayacağının da zımni bir itirafıdır. “Kürt Siyasal Hareketi” de tezlerinin kabul görmesi için Batı başkentlerinde dolaşmaktan Türkiye’nin içini okumaya vakit bulamıyor. Referans Medeniyet olmak işte budur. Bir sorunu istediğin bir bölgenin kalbine atarsın, sonra tarafların gelip kapını aşındırmasını beklersin.
1984’ten 2003’a kadar PKK her türlü terör eylemini gerçekleştirildiği halde Avrupa tarafından terör listesine alınmıyordu. 2003’te PKK silahsızlanma sürecini başlatabileceğini ilan ettikten sonra bir anda Batılı ülkeler PKK’yi terör listesine almaya başladılar. Referans medeniyetin böyle bir üstünlüğü de var. Kime ne zaman terörist denilip denilmeyeceğine o karar verir.
Belki siz benden önce bunu fark etmişsiniz, ama ben ilk olarak katıldığım bir tv programında bunu fark etmiştim. Sisi Mısır’da Mursi’ye karşı darbe yapmıştı. Türkiye onca bastırmalarına karşın Amerika’ya, Batı ülkelerine bu bir darbedir dedirtememişti. Bütün tartışmacılar Amerika’yı ve batıyı darbe demediği için eleştiriyorlardı. O sırada şöyle dediğimi hatırlıyorum: farkında misiniz, bu aynı zamanda batı medeniyetinin üstünlüğünün bizce itirafıdır? Baksanıza o darbe demedikçe bizim darbe dememizin bir kıymeti herbiyesinin olmayacağını zımnen itiraf etmiş oluyoruz? Bence bu tutumuz, Sisi’nin darbe yapmasından ve batının da bunu onaylamamasından çok daha tehlikelidir. Hatta biz istedik diye onların darbe demesi dahi bizim açımızdan kompleksli bir ruh halinin tezahürüdür.
Nitekim onların darbe demedikleri Sisi yönetimi uluslar arası platformlarda meşru hükümet muamelesi görüyor ve tarihinde bir kere olsun silahlı mücadeleye başvurmamış, tam tersine Hasan el-Benna, Seyyid Kutub, Abdulkadir Udeh ve Zeyneb Gazali gibi liderleri suikastlara, idamlara, gerçek anlamda teröre maruz kalmış, on yıllarca hapislerde çürütülmüş İhvan-ı Müslimin geçenlerde terörist örgüt listesine alınıverdi.
Amistad diye meşhur bir film var. Batılılar tarafından kaçırılan Afrikalıların köleleştirilmeleri konu ediliyor. Detayını vermeye gerek yok. Amistad adlı gemi okyanusta Amerikalılar tarafından alıkonur ve içindeki kölelerin ya da köleleştirilenlerin hukuki mücadelesi başlar. Ben filmi izlerken bütün serüven boyunca herkes gibi doğal olarak kölelerin tarafını tuttum. Ama bir sahne var ki ne zaman seyretsem içim burkulur. Mahkemede zincire vurulmuş köleler hep bir ağızdan “Bize Özgürlük Verin!” diye mahkeme heyetine seslenirler. Beyaz adamın medeniyetinin üstünlüğünün bir itirafıdır bu, kendilerini köleleştirip zincire vuran beyaz adamın. Filmin geri kalanını bedenen özgürleşirken ruhen batı medeniyetinin üstünlüğünü kabul etmiş bu adamlara karşı en ufak bir sempati duymadan izlerim her seferinde.
Oysa Kökler dizisinde Kunta Kinte beyaz adamdan asla özgürlük istemiyordu. Onun üstünlüğünü tanımıyordu. Bedeni köleleştirilmişti ama ruhu zincire vurulamıyordu. Neticede yenik düşmüş, bilmem kaçıncı kuşaktan torunu Horoz Georg beyaz adamın üstünlüğünü kabul eden bir çizgiye gelmişti ama Kunta Kinte tavrı zihinlere kazınmıştı.
Genelde İslam aleminin, özel de Türkiye’nin neredeyse tüm siyasal akımları itibariyle bir Amistad sendromu vardır diyebiliriz.
Bu da galiba biz referans medeniyet oluncaya kadar devam edecektir.