Samimiyet ve ciddiyet lütfen

Uğur Emek

Hazine ve Maliye Bakanına IMF’siz, IMF programı uyguluyor diyorlar.

Ben de bu görüşü ciddiye almıyorum. Almıyorum çünkü ortada bir ekonomik program yok.
Kamuda tasarruf paketi açıklandı. İçinden bolca vergi çıktı.

Bakan “çok kazanandan çok, az kazanandan az vergi alacağız” şeklinde bir algı operasyonu çekiyor.
Neden böyle söylüyorum?

Vergi uzmanı değilim.

Ama iddialı biçimde uzmanı olduğum bir konuda bunun ispatı var.

Nasıl mı?

Gelin bir bakalım.

ÖZEL AMAÇLI ŞİRKET

TBMM’de görüşülen kanun teklifinde KÖİ şirketlerinin kurumlar vergisi oranının %25’ten, %30’a çıkartılması öngörülüyor.

Gelir İdaresi Başkanlığının Cumhurbaşkanlığına yaptığı sunumda 44 KÖİ şirketinin 37’sinin matrah beyan etmediği belirtiliyor. Yani bu 37 şirket zarar ediyormuş.

Duyda inanma.

Bu köşede kaleme aldığım “alın size vergi reformu” başlıklı yazımda nakit esaslı muhasebe sisteminde bu şirketlerin çok zor kâr beyan edeceklerini belirttim. (7/7/2024)

Oysa bu şirketlerin tahakkuk esaslı muhasebe sisteminde kâr beyan edeceklerini ve bunun da nasıl olacağını teknik olarak izah ettim.

Hatta bazı okurlar yazıyı çok teknik buldular.

Evet yazı gerçekten teknikti.

Değerli okur sizin böyle bir teknik yazıyı anlamamanız çok doğaldı.

Doğal olmayan, TBMM’de görüşülen kanun telifini kaleme alanların konuyu bilmemesi, anlamaması ya da anlamazdan gelmesidir.

Bu nedenle yazımın başlığını samimiyet ve ciddiyet olarak belirledim.

Devam edelim.

Düzenlemenin gerekçesinde “Bu düzenleme ile anılan kurumların münhasıran bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlara değil; tüm faaliyet kazançlarına bu oranın uygulanması sağlanmaktadır” denilmektedir.

Gelir garantili bu şirketlere sağlanan imtiyazlar ve bu şirketlerin elde ettiği yüksek kârlar toplumda ciddi bir rahatsızlık yarattı.

Teklif sahipleri bakın bu şirketlerin kurumlar vergisinin oranını da artırdık diyorlar.

Bu nedenle yazının girişinde yapılanın “algı operasyonu” olduğunu belirttim.

Baksanıza gerekçede el artırmışlar, bu şirketlerin sadece bu faaliyetlerden elde ettikleri kazançlarına değil, tüm faaliyet kazançlarına bu oranın uygulanması sağlanmaktadır diyorlar.

Aklımızla dalga geçiyorlar.

Kanun teklifi şehir hastaneleri ve ulaştırma projelerini kapsamaktadır.

Bu işlerin ihalelerine mevcut (sponsor) şirketler girmektedir.

İhaleye kazanan bu şirketler sadece ama sadece ihale konusu faaliyeti yapmak ve işletmek için yeni bir şirket kurarlar. KÖİ sözleşmesinin tarafları yeni kurulan bu şirketlerdir.

Şehir hastaneleri mevzuatında bu şirketlere “özel amaçlı şirket”, 3996 sayılı Yap-İşlet-Devret mevzuatında “görevli şirket” denilmektedir.

İngilizce literatürde ise “special purpose vahicle” deniliyor.

Hem literatür hem de mevzuat gereği bu şirketler sözleşme konusu dışında bir faaliyete girişemezler.

Örneğin Çanakkale Köprüsü ve Otoyolunun görevli şirketi Çanakkale Otoyol ve Köprüsü İnşaat Yatırım ve İşletme A.Ş. köprü ve otoyol dışında başka bir faaliyete girişemez.

Bu şirketler projenin %70-80 oranında finansmanını krediyle karşılamaktadır.

Bu şirketlerin ilk görevleri, elde ettikleri kazançlarıyla bu proje finansmanını ve faizini geri ödemektir.
İkinci görevleri işçi ücretleri dahil işletme giderlerini ödemektir.

Çünkü kamu hizmetinin 7 gün 24 saat sağlanması gerekmektedir.

Son olarak ortaklara kâr payı dağıtılır.

Kanun teklifinde “sadece sözleşme faaliyetlerinden elde edilenler değil, tüm faaliyet kazançlarına % 30 kurumlar vergisi oranı uygulanır” deniliyor ya.

Değerli okur işte size anlattım. Bu şirketlerin sözleşme konusu iş dışında başka bir faaliyeti bulunmamaktadır.

Bu nedenle gerekçede yazılan “tüm faaliyetler” ibaresinin algı operasyonu olduğunu söylüyorum.
Niyetleri çok kazanandan çok vergi almak değil, toplumun gazını almak.

Yerseniz.

Ama ben almayayım.

Devam edelim.

İŞLETME HAKKI DEVRİ

Algı operasyonu devam ediyor.

Dedim ya düzenleme sadece şehir hastaneleri ve YİD projelerini hedefliyor.

Kamu özel işbirliği projeleri iki ana başlık altında toplanmaktadır.

Bincisi kanun teklifinin hedeflediği “yeni yatırımlardır” (greenfield investment).

İkinci grup ise mevcut kamu tesislerinin işletme haklarının devridir (brownfield investment).

Bu işlerde de ihaleleri kazananlar yeni bir şirket kurmaktadır. Sözleşme tarafı ise bu yeni şirketlerdir.

Bu şirketler işletme hakkını devir aldıkları tesislerde iyileştirme yatırımı yapmak ve bu tesisleri sözleşme süresince işletmekle yükümlüdür.

Elektrik dağıtım şirketleri ve yat limanları bu grubun baş aktörleridir.

Bunlara da yapılan kıyağın haddi hesabı yok.

Son dönemde Zonguldak milletvekili Deniz Yavuzyılmaz ısrarla paylaşıyor.

Elektrik dağıtım şirketleri “işletme hakkının devir bedelini” Hazineye döviz üzerinden ödeyeceklerdi.

Bunların sözleşmelerinde değişiklik yapılmış ve ödemelerin Türk Lirası üzerinden cinsinden yapılmasına karar verilmiş.

Yani kur riskinden kaynaklanan zararı Hazine üstlenmiş.

Üstüne elektrik dağıtım şirketleri yapmaları gereken iyileştirme yatırımlarını da yapmamış.
Nereden mi biliyorum?

Isparta’da günlerce kesilen elektriği bu köşede yazdım (“elektrik dağıtım şirketleri ranta doymuyor”, 20/02/2022).

İzmir’de elektrik dağıtım hattında yapılmayan iyileştirme nedeniyle yakınlarda iki kişiyi kaybettik.
Hükümetimiz bu şirketlerin kârlarını artırmak için gereken özveriyi yapmış.

Peki bu şirketlerin kurumlar vergisi oranı da %30’a çıkartılıyor mu?

Kıyamam.

Hiç öyle şey olur mu?

Bu şirketlerimiz %25 oranında kurumlar vergisi ödemeye devam edecek.

Ama siz bütün KÖİ şirketlerin kurumlar vergisi oranı %30’a çıkacak diye bilin.

Çünkü kanun teklifindeki verginin ve harcama tasarrufunun yükü ücret gelirlerinizden ödeyeceksiniz.

İyi pazarlar.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.