Malum yeryüzünün gelişmiş coğrafyalarında “profesyonel” meslekten yetişmiş uzman kişi anlamında kullanılır.
Bu coğrafyada ise profesyonel çok kazanan anlamına gelir. Derler ki “ben profesyonelim kim çok veriyorsa oraya giderim.”
Oysa profesyonellik işinin ehli olmanızı ve o işi nerede daha iyi yapabiliyorsanız orada bulunmanızı gerektirir.
15 Ocak, 20233 günü bu sayfada paracı profesyonellerin Türkiye’nin berbat Kamu Özel İşbirliği (KÖİ) deneyimini ihraç edecekleri şaşaalı bir organizasyonu müjdelemiştim.
Evet, kamu kurumlarının da cömertçe desteklediği o organizasyon gerçekleştirildi.
Bu toplantı basında “KÖİ profesyonelleri İstanbul’da buluştu” diye haberleştirildi.
Siz bunu yukarıdaki tanım çerçevesinde “KÖİ kazananları” şeklinde de haberleştirebilirsiniz.
Nasıl mı?
Gelin bir bakalım.
CEO
Bir profesyonelin unvanı basında CEO olarak yazılmış. Kendileri Çanakkale Köprüsü’nü işleten Çanakkale Otoyol ve Köprüsü İnşaat Yatırım ve İşletme A.Ş.’nin (ÇOK A.Ş.) baş yöneticisi. Yani bayağı büyük bir şahıs.
Bu şahıs konuşmasında köprünün özellikle mühendislik ve teknik özelliklerini anlatmış ve demiş ki:
“Devletin geçiş garantilerinin beklenen trafik rakamı değil projenin kullandığı kredinin düzgün ödenebilmesi için gerekli rakamdır. Köprü uzunluğunun 2023 metre olması da çok tartışılıyor. Projenin başında köprünün kulesini nereye koyacağınız, uzunluğun ne olacağı gibi bir mühendislik çalışması yapılıyor. Köprünün uzunluğu 2023’e çok yakın 2020 gibi rakam bulunuyor, kule yüksekliği de aynı şekilde 320 gibi bir rakam bulunuyor. Çok yakın bir rakam olunca da kuleyi 318 ve köprüyü 2023 metre uzunluğunda yapabilir miyiz diye bakılıyor.”
Bu köprünün eser siyasetinin zirvesi olduğunu bu sayfada defalarca yazdım. Ki ilgili Bakan da Köprüye “simgelerin köprüsü, mühendislik harikası” demişti.
Eser siyaseti, büyük olsun da benim adımla anılsın siyasetidir. Maliyeti nasılsa halk ödeyecek siyaseti.
Daha önce bu köşede ifade etmiştim. AK Parti’den Milli Eğitim Bakanlığı yapmış Eskişehir Milletvekili “Bölgesinde hastaneye ve okula yolu olmayan yerleşim bölgelerinde yaşayanların Köprüye göğsüne gere gere sevinemediğini” kameralar önünde söyledi.
Değerli okur bir proje hazırlanırken öncelikle “öncelik” belirlenir.
Şu çok kazanan baş yöneticinin patronu olan şahıs, birlikte çok kazandıkları arkadaşlarına Avrasya Tüneli hakkında bir rapor hazırlatmıştı. Rapor kendince Tünel özelinde KÖİ projelerine sözde bilimsel olmayan eleştirilere cevap vermeye cüret etmişti.
Malum, bu eleştirenlerden birisi de benim. Türkiye’deki KÖİ projelerinin evrensel ilkelere aykırı biçimde yapıldığını ısrarla söylüyorum. Bu raporun manipülasyonlarını bu köşe dâhil her yerde ve her daim söyledim. Söylemeye de devam edeceğim.
Yalanlandım mı? Tabii ki hayır.
Peki, delilim nedir?
Kamu kurumlarının raporları, özel şirket yetkilileri, patronlar, siyasetçiler, sözde gaSteciler, danışmanlar. Kısacası para severler.
ÖNCELİK
Değerli okur “proje döngü yönetimi” bilimsel bir çalışma alanıdır. Bu döngüyü bilimsel bir biçimde yönetecekseniz öncelikle bilime başvuracaksınız.
Gelin bu pazar günü sizleri Nobel ödüllü akademisyenlerin bilimsel makaleleriyle yormayayım.
İstanbul’da yapılan şu şova ev sahipliği yapan ve manipülatif Avrasya Tüneli raporunda raportörlük yapan şahısın yazdıklarını aktarayım.
“İhaleye çıkmadan önce projenin fizibilitesi ve taslak sözleşme ekleri detaylı biçimde hazırlanmıyor.”
Çünkü Türkiye’de “ihtiyaçtan projeye değil, projeden ihtiyaca gidiliyor.” (On Birinci Kalkınma Planı KÖİ Uygulamalarında Etkin Yönetim ÖİK,)
Değerli okur Çanakkale Köprüsü de öncelik sorunsalı olan eser siyasetinin standart bir örneğidir.
Köprü hazırlanırken ihtiyaç analizini de içeren “akıl baliğ” bir fizibilite hazırlanmadı.
UZUNLUK
Hadi ihtiyaç analizi yapılmadı. Peki, köprünün uzunluğunun baş yöneticinin söylediği gibi 2023 metre olması mı gerekiyordu?
Değerli okur bu tür soruların cevabını ararken para için her şeyi yapabilecek profesyonelleri çok da dikkate almayın.
Diyeceksiniz ki “peki hocam ne yapalım?”
Paranın sahibine bakın sahibine derim.
Bakın Çanakkale Köprüsü’nün patronlarından birisi bir vakit ne demiş:
““İTÜ’de 1963’den beri Çanakkale Boğazı’nda bir köprü yapmanın hayalini kuruyorduk. Boğazın sert rüzgarına dayanıklı asma köprünün orta açıklığını bin 510 metre olarak hesaplamıştık.”
CEO, ücret aldığı patronunu yalanlamış.
Yahu köprünün orta açık uzunluğunun 2023 metre olarak belirlenmesi için fizibilite yapmıştınız ya!
1963’ten bu yana Çanakkale Boğazının boyu mu uzadı? Ya da teknoloji mi geriledi? Ya da patronunuz çıldırdı mı? (Malum çılgın projeleri pek bir sever oldunuz.)
Hangisine itibar edecekseniz karar sizin. Dedim ya benim görevim sizlere aracılık etmek.
Ha bu arada CEO talep garantileri konusunda da racon kesmiş ve demiş ki “garantiler talep analizine göre, değil kredinin geri ödenmesine göre belirleniyor.”
Ben bunu öteden beri söylerim zaten. Bu aşamada izninizle şu deyişi buraya bırakayım ve yazıya devam edeyim.
“Merd-i Kıbtî, şecaat arz ederken sirkatin söyler.”
Hadi gelin baş yöneticiyi de arkada bırakalım ve bir de bu patronlarının yüklü bir avro ödediği Alman firmasının raporunu okuyalım.
KAPASİTE
Daha önce de yazmıştım.
ÇOK A.Ş.’ciler Türk mühendislere bir Çevresel Etki Değerlendirme Raporu (ÇED) hazırlattılar. Türk mühendislerinin hazırladığı bu raporu Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda çalışan Türk mühendisleri de onadı.
Ama olmadı.
Uluslararası kredi kuruluşları Türk malı bu raporu ciddiye almadı ve kredi vermedi.
Bilmiyorum ÇOK A.Ş’nin CEO’su o vakit ne iş yapıyordu. Şirket ÇED raporunun hakikisini Almanlara emanet etti.
Alman ERM GmbH şirketi tabii ki evrensel standartlarda bir talep analizi yaptı.
Raportörle Alman Raimund Vogelsberger ve Romen Dana Bratu da profesyoneldi. Ancak bu arkadaşlar bizim profesyoneller gibi paranın hatırına değil, bildiklerinin hatırına çalışıyorlar.
Raporlarında ne diyorlar biliyor muzunuz?
“Hem otoyolda hem de köprü de sözleşme süresi boyunca öngörülen trafik tutmayacak.”
Bizim CEO’ya sorarsanız ne köprünün önceliğinin, ne köprünün ebadının ne de verilen trafik garantisini önemi var.
Peki, neyin önemi var?
Değerli okur beni çok yormayın, buna da siz karar verin.
İyi pazarlar.