Bayram haftasının hemen ertesinde Cumhurbaşkanı ve Ulaştırma ve Altyapı Bakanı açıklamalar yaptı: “Osmangazi Köprüsü kâr ediyormuş.”
Ben de bu köşede “Kâr eden Osmangazi Köprüsü” başlığıyla kaleme aldığım yazımda Köprünün bütçeye olan yükünü yazdım ve “Bunun neresi kâr Allah Aşkına?” diye sordum.
Değerli okur soruyu size sordum, ancak cevap Köprünün işletmecisinden ve Fatih Altaylı’dan geldi.
İşletmeciye göre Köprü zarar ediyormuş. Diyorlar ki “400 milyon doları veren varsa Osmangazi Köprüsü ve İzmir Yolu’ndan çıkarız.”
Altaylı’nın yazısının başlığı da “400’e değil bedavaya verecekler” idi.
https://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/3480224-400-e-degil-bedavaya-verecekler
Neden 400 milyon dolar? Değerli okur bu yazıda sorunun cevabını vereceğiz.
Nasıl mı?
Gelin bir bakalım.
TEMEL ATMA TÖRENİ
Değerli okur Devlet Planlama Teşkilatı’nda çalışırken dönemin Başbakanı Erdoğan’a yakın bürokratlardan bir bilgi edinmiştim. O bürokratlara göre Sayın Başbakan geçmişteki temeli atılan ama başarısız kalan yatırım projelerinden sonra demiş ki “Beni temel atma törenlerine davet etmeyin. Önce yatırımı tamamlayın, sonra açılışa davet edin.”
Hafızam beni yanıltmıyorsa o dönem bu tutumun iki istisnası oldu.
Birincisi Kayseri Şehir Hastanesidir. Hastanenin temeli 10 Eylül 2011 tarihinde atıldı.
Sayın Başbakan törende şöyle konuştu: “…ben aslında temel atma törenlerine gelmem, fakat bu şehir hastanesi projesi fikri fakirin şahsına aittir ve … ilk şehir hastanesini temelini bugün atıyoruz.”
https://www.sondakika.com/politika/haber-erdogan-dan-muhalefete-elestiri-2982931/
Sözleşmeye göre hastanenin en geç 10 Eylül 2014’de açılması gerekiyordu. Sayın Başbakan temel atma töreninde “inşaatın 3 yıldan daha az sürede bitirilmesini” istedi.
Olmadı!
Sonra Cumhurbaşkanı olarak sözleşmedeki süreden 4 yıl sonra 5 Mayıs 2018 günü hastanenin açılışını yaptı.
Bildiniz.
İkinci temel atma törenim Osmangazi Köprüsünün de bir bileşeni olduğu Gebze-İzmir otoyoludur.
Temel 29 Ekim 2010 tarihinde atıldı. Sözleşmeye göre projenin 7 yılda tamamlanması gerekiyordu. Yani 29 Ekim 2017’de.
Dönemin Başbakanı temel atma törenindeki konuşmasında temel atma törenlerine ilkesel olarak katılmadığını tekrar etti ve işletmeciden bu dev projenin “5 yılda tamamlanması sözünü aldı.”
https://www.gazetevatan.com/gundem/erdogandan-siki-pazarlik-337243
Yine olmadı!
Alınan sözden 4 yıl ve sözleşmeden de 2 yıl sonra Cumhurbaşkanı olarak 4 Ağustos 2019 tarihinde otoyolun açılışını yaptı.
Değerli okur “projeleri erken bitirme telâşına” yeniden döneceğiz. Önce şu kâr-zarar meselesine bir göz atalım.
DAVETSİZ MİSAFİR
Altaylı az önce sözünü ettiğim yazısında Ankara’da kamu kurumlarının koridorlarında sıkça dillendirilen bir “açık sırrı” yazdı.
Gebze-İzmir otoyolu projesi son derece kârlı biçimde “iktidarın kafasındaki birileri” için tasarlanmış. (Değerli okur Altaylı’nın belirttiği gibi “işi aslında kimlerin alacağını tahmin etmek zor değil sizler için.”)
Mevcut işletmeci grup gizlice hazırlık yapmış, teklif vermiş ve ihaleyi kazanmış.
İlgili Bakandan “ağır zılgıt” da yemişler.
(Değerli okur iş ve bürokrasi çevresinde konuşulan şu bilgiyi de ben aktarayım: İktidarın otoyolu tahsis etmeyi düşündüğü kişiler kazanan işletmeciye bayağı bir acı da çektirmiş. Bu kızgın birilerini sakinleştirmek için kendilerine bir başka büyük projeyi de siz alırsınız denilmiş. Bu defa olmuş.)
KAR ZARAR HESABI
Değerli okur sözleşmeye göre projedeki toplam gelir garantisi 10,4 milyar dolardır.
İşletmecinin açıklamasında söylediği gibi Osmangazi Köprüsünün gelirler içerisindeki payı % 80 civarındadır.
Projede kısmi kabul yapılmaktadır. Bu nedenle işletmeci öncelikle köprüyü işletmeye aldı. Tarih 1 Temmuz 2016.
İşletme süresi Mart 2020’de başladı. İşletmeci bu vakte kadar ekstradan 2 milyar 148 milyon dolar önden yüklemeli gelir garantisi elde etti. EKSTRADAN!
Değerli okur ekstrası buysa aslını siz tasavvur edin lütfen.
İşletmeci açıklamasında teklifi verdiğimiz dolar kuru 1,3/1,4 TL civarındaydı diyor. Mealen “kurların geldiği bu seviyede işler bambaşka bir yere geldi” diye şikâyet ediyor.
Birincisi teklifi verirken 22 yıl 4 ay dolar kurunun bu seviyede kalacağını düşünmüşler. Güler misin ağlar mısın?
Proje finansmanında uzun süreli kredi sözleşmelerinde faiz ve kur oynaklıklarına karşı koruma alınır. Bu işletmeciler faiz oynaklığına karşı korunmayı düşünüyorlar, ancak kuru ciddiye almıyorlar.
Değerli Kerim Rota buna “çıplak opsiyon” diyor ve olan biteni şu şekilde açıklıyor: “Yani bir “B” planları da yokmuş. Örneğin 2013 yılında imzalanan 25 Milyar dolarlık yatırım sözleşmesinde “imzalar atıldığı anda 1,8 TL civarında olan doların değeri, 7 TL’nin üstüne çıkarsa ödeme bu tutarla sınırlanır” maddesi konulmuş olsaydı, sizce o günkü koşullarda ihalelerin şartları biz vatandaşların daha aleyhine oluşur muydu? Hiç zannetmiyorum.”
Yani işletmeci ve Karayolları Genel Müdürlüğü “bugün yaşadığımız gerçekliğin, o günlerde gelmeyeceğini” varsaymışlar.
Rahmetli babam “akılsız başın cezasını ayaklar çeker” derdi.
Değerli okur gizli saklı yaptıkları sözleşmelerin bedelini bizlere ödetiyorlar. Yapamadıkları hesapları tutmayınca da kurtarın bizi diyorlar. Kusura bakmasınlar, bende o para yok. Parası olanlar düşünsün. (Ya da faizi sebep enflasyon sonuç politikasının sonucu artan kurları düşürmek için yetkilileri akılcı iktisat politikasına davet etsinler.)
NEDEN 400 YÜZ MİLYON?
Değerli okur hafıza güzel bir yetidir. Unutmayın unutturmayın lütfen.
Az önce Sayın Erdoğan’ın geçmişin başarısız kalan temel atma törenlerinden sonra ilkesel olarak temel atma törenine katılmadığını söylemiştim.
Hah işte! Şeytan bu ayrıntıda yatıyor.
Erdoğan katıldığı hemen her temel atma töreninde inşaatın öngörülenden önce bitirilmesi sözü alır.
Ama verilen sözler tutulmaz.
Projenin toplam maliyeti yaklaşık 6,7 milyar dolardır. Bunun asgari %20’si öz kaynaktır (1,34 milyar dolar.)
İşletmeciler önce bu parayı bulurlar. Ama işletmecilerde bu para yok. Ne olacak peki?
Önce öz kaynak kredisi çekerler. Sonra aynı bankaya öz kaynak buldum projeme finansman sağlayın derler.
Kolay iş değil. Gebze-İzmir projesinde masaya yerli yabancı 18 banka oturdu. Kısa bir süre sonra yabancı bankalar kalkıp gittiler. (Değerli okur, söz bunu başka bir yazıda yazacağım.)
Kredi süresi uzayınca işletmeciye inşaata bir an önce başla diyorlar.
Kim diyor?
Bingo! Siyasi otorite.
Değerli okur, izninizle açık bir sır paylaşacağım. Aramızda kalsın lütfen.
“Ne yazık ki biz de tabii bu baskı sonucu şu anda 300 milyon dolar kadar harcamış bulunuyoruz öz sermayeden. Finansal kapanışa kadar da bu rakam 400 milyon olacak. Allah korusun bir terslik olup da finansal kapanışa gelmezsen, 400 milyonu idareden isteme hakkım da yok. Çünkü sözleşme efektif değil.”
Değerli okur istenilen o 400 milyon dolar, bu 400 milyon dolar işte.
Neyse korkulan olmadı.
Yabancı bankalar masadan kalksa da 8 yerli Türk bankası ilk planda 6 Eylül 2012 tarihinde 1,7 milyar dolarlık kredi verdi.
Nasıl ikna oldularsa artık?
İyi pazarlar.