Konumuz eser siyasetin önemli aparatı mega projeler.
Sorular son derece basit ve meşru aslında.
Mevcutları yıkıp neden yeni ve kullanılmayan devasa projeler yapıyorsunuz?
Kamu kaynaklarını gıda arzını artırmak adına tarımsal destekleme yerine neden bu projelere ve cömertçe tahsis ediyorsunuz.
Ulaştırma YİD’lerinde ve şehir hastanelerinde ne kadar gelir garantisi verdiniz? Bu garantilerin hacmini kamuoyuna neden duyurmuyorsunuz?
Marmara Denizi’nin doğusundaki Osmangazi Köprüsü’nden günde 40.000 araç geçmez iken, Marmara Denizi’nin batısına 45.000 araç geçecek diye neden bir de Çanakkale Köprüsü yaptınız?
Otoyollarda ve köprülerde gerçekleşen trafik sayısı ne kadardır? Bu bilgileri düzenli ve şeffaf biçimde kamuoyuyla neden paylaşmıyorsunuz?
Bunlara cevap vermek yerine, bu soruları soranlara “yatırımlara düşmanlık ediyorsunuz” diyorlar.
Bir de Ulaştırma ve Altyapı Bakanı “araç sayılarına da takılmamak lazım” da demiş.
Değerli okur “üstünlerin hukukunda” bu sayılara takılmayabilirsiniz.
Ancak “hukukun üstün” olduğu coğrafyalarda bu “araç sayıları” çok anlam ifade ediyor. Hatta araç sayısı tahminindeki sapmalar nedeniyle kişiler ve şirketler yargılanıyorlar. Yargılanıyorlar.
Nasıl mı?
Gelin bir bakalım.
TALEP TAHMİNİ
Ulaştırma projelerinin hazırlıklarına ihtiyaç analizleriyle başlanır. İhtiyaç analizlerinin başında da talep tahminleri gelir. Projenin ne kadar çok kullanılacağını öngörürseniz, projeyi o ölçüde öne çekersiniz ve o ölçüde de büyütürsünüz.
Uygulamaya geçildiğinde proje kullanılmıyorsa talep tahmini yanlıştır ve dolayısıyla proje yanlıştır. İkincisi bu projeye aktardığınız kaynakları diğerlerine aktaramadığınız için daha iyi olabilecek projelerden de vazgeçilmiş olunur.
Demiryolundaki yolcu tahminlerinde ortalama yanılma oranı %51’tir ve projelerin % 84’ünde yanılma % 20’den fazladır. Yol projelerinde yanılma oranı % 9 ve projelerin yarsından fazlasında yanılma yüzde % 20’nin üzerindedir.
Sadece talep değil, maliyet tahminlerinde de önemli hatalar yapılmaktadır. Yanılma oranları demiryolunda % 44,7, köprülerde % 33,8 ve tünellerde % 20,4’tür.
Bu istatistikleri akademik bir makalesinde* paylaşan Oxford Üniversitesinden Prof. Bent Flyvbjerg maliyet ve talep tahminlerinde zaman içerisinde bir iyileşme olmadığını da söylemektedir.
Özellikle de büyük ulaştırma projelerinin hazırlıklarında fayda maliyet analizleri yapılmaktadır. Talep ve maliyet tahminlerindeki bu hatalar bir araya getirildiğinde projelerin fayda/maliyet oranları anlamını kaybetmektedir.
Flyvbjerg maliyet ve talep tahminlerindeki yanılmaları teknik, psikolojik ve siyasi saiklerle açıklamaktadır.
Teknik gerekçelerin başında güvenilmez ve çok eski verilerin ve uygun olmayan modellerin kullanımı gösterilmektedir.
Psikolojik açıklamalar “iyimserlik yanlılığını” (optimism bias) öne çıkarmaktadır. Çoğu insan gelecekle ilgili beklentilerinde çok pozitiftir. Ancak hayatın gerçekleri her zaman bu pozitif duruşu desteklemiyor.
Siyasi açıklamalar hataların “stratejik yanlış beyandan” (strategic misrepresentation) kaynaklandığını ileri sürmektedir. Burada, projelerin çıktıları tahmin edilirken, tahminciler ve yöneticiler bilinçli ve stratejik olarak faydaları büyütmekte ve maliyetleri de küçültmektedir. Böylece projelerin yapılabilirlik şansını artırmaktadırlar. Stratejik yanlış beyan siyasi ve kurumsal baskılar sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Değerli okur sonuçta iyimserlik yanılgısı da stratejik yanlış beyan da bir aldatmacıdır. Ancak birinci gruptakiler kendilerini aldatırken, ikinci gruptakiler bile isteye yalan söyleyerek başkalarını aldatmaktadır. Ya da birinci gruptakiler aptal, ikinci gruptakiler ise yalancıdır.
HUKUKUN ÜSTÜN OLDUĞU DURUMLAR
Değerli okur modern hukuk manipülatif talep tahmini yapanları yargılıyor demiştim ya. Gelin şimdi buna örnekler verelim.
Örneğimiz Avustralya’dan ulaştırma kamu özel işbirliği projeleri.
Milyar dolarlık Lane Cove Tüneli, Clem Jones Yolu ve Airport Link Yolu projelerinin manipülatif talep tahminlerini yapanlar yargılandılar. Evet YARGILANDILAR.
Gelin bunlardan Airport Link projesini biraz açalım.
Airport Link, Avustralya’nın kuzey banliyölerinde tünelli, otoyol seviyesinde, paralı bir yoldur. Yol 15 kilometrelik iki tünel, 6,7 km uzunluğunda bir yol ve 25 köprüden oluşmaktadır.
Proje 2012 yılında açıldı ve kısa bir süre sonra da battı ve kayyıma devredildi. Ortaya çıkan zarar 2,2 milyar dolardır.
Değerli okur başka coğrafyalarda KÖİ projelerinde ballı kaymaklı gelir garantileri verilmiyor. Proje başarılı ise ayakta kalıyor, başarısız ise bu örnekte olduğu gibi batıyor.
Projeyi kazanan şirket, ihaleden önce İngiltere merkezli bir danışmanlık firmasına talep tahmini yaptırıyor.
Tahmin 2012 yılında günlük 193 bin 664 araç geçeceği yönünde. 2016 yılında da araç geçişinin 220 bine çıkacağı öngörülmüş.
Yolu açınca bir dönem geçişleri ücretsiz yapmışlar. 80 bin araç geçmiş. Bedava yol da dahi talep tahmini tutmamış.
Yol ücretli yapınca geçen araç sayısı 50 bine düşmüş.
Değerli okur ne kadar tanıdık geliyor değil mi?
Şirket zarar edip kayyıma geçince, kayyım ve projeye kredi veren bankalar talep tahminini yapan şirkete dava açıyorlar.
Kayım danışmanlık şirketinin yüksek bir trafik tahmini yapma yönünde özendiriminin bulunduğunu düşünmüş.
Danışmanlık hizmeti için şirket 4,7 milyon dolar almış. İhale kazanılınca şirkete bir de 130,6 milyon dolar başarı ikramiyesi verilmiş.
Çünkü ihalede kazanan teklifin ölçüsü “gelir paylaşımıymış.” Hükümete en yüksek gelir payı teklif eden ihaleyi kazanıyormuş. Bunun için de yolun çok kullanılacağının söylenmesi gerekiyor. Danışmanlık şirketi de bunu söylemiş zaten.
Ey para sen nelere kadirsin.
Değerli okur duruşma sürecinde şöyle bir diyalog yaşanmış:
Kayyımın Avukatı: Sizin talep tahmini modeliniz ücretlerin elektronik olarak ödenmesinin, ücretli yol için bir faydadır anlayışına dayanmaktadır, doğru mudur?
Danışmanlık şirketi çalışanı: Doğrudur.
Kayyımın Avukatı: Sizin model, ücretin elektronik olarak ödenmesi yöntemi, ücretli yolu ücretsiz yoldan daha ucuz hale getirecektir diye düşünüyordu, değil mi?
Danışmanlık şirketi çalışanı: Evet.
Kayyımın Avukatı: Bu tamamen ve düpedüz bir saçmalık değil mi?
Danışmanlık şirketi çalışanı: Evet.
Kayyımın Avukatı: Benimle aynı fikirde misiniz? Hiçbir aklı başında trafik tahmincisi ücretli bir yol için genelleştirilmiş maliyet eşitliği hazırlayıp, eşitliğin maliyet bileşeni olan ücretin ücretli yolun bir faydası olacağını söyler mi?
Danışmanlık şirketi çalışanı: Mantıklı değil, söylemez.
Çalışanının bu itirafı karşısında danışmanlık şirketi uzlaşmayı kabul etmiş.
Uzlaşmanın parasal boyutu açıklanmamış. Ancak kaynaklar 80 ila 100 milyon dolar civarında olabileceğini söylüyorlar.
Projeyi yapan şirket iflas aşamasına geldi. 2016 yılında projeyi 1,7 milyon dolara satmak zorunda kaldı.
Bizim trafik tahmini yapanlar bunları siz de öğrenin derim.
Hani keser döner sap döner derler ya.
Bir gün gelir hesap da döner.
Sizin tahminlere de bir bakan olur belki
İyi pazarlar.
* Flyvbjerg, Bent, From Nobel Prize to Project Management: Getting Risks Right (August 1, 2006). Project Management Journal, vol. 37, no. 3, pp. 5-15, https://ssrn.com/abstract=2238013