Kamu İhale Kanunu reformu!

Uğur Emek

Hazine ve Maliye Bakanı “Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi” açıkladı. Açıklamasında Kamu İhale Kanunu’na (KİK) ilişkin bir bilgi bulunmuyordu.

Basında yer alan haberlerde bu pakete ilave olarak yasal düzenlemeler yapılacağı da söylendi.

Bu yasalardan bir tanesi de KİK reformuymuş.

Hep söylerim kamuda tasarruf denildiğinde, samimiyet testi olarak KİK’te yapılacak değişikliği öncelerim.

İkinci önceliğim ise KÖİ sözleşmelerinden kaynaklanan yükümlülüklerin şeffaf biçimde açıklanmasıdır. (Değerli okur 2015 yılında çıkarılan mevzuata göre bu yükümlülüklerin açıklanması bir zorunluluktur. Ancak kurumların mevzuat tanımama alışkanlığı burada da devam ediyor.)

Neyse biz birinci önceliğimize dönelim ve işimizi yapalım.

Nasıl mı?

Gelin bir bakalım.

EKONOMİ REFORM PAKETİ

Son yıllarda ekonomide işler ters gittikçe yetkililer ekonomi programları açıklıyorlar.

12 Mart, 2021’de Sayın Cumhurbaşkanı bir “Ekonomik Reform Paketi” açıkladı.

23 Mart, 2021’de dönemin Hazine ve Maliye Bakanı Lütfü Elvan ekonomik reformların takvimi açıkladı.

“Ekonomi Reformları Eylem Planı.”

Bu reform alanlarından birisi de KİK idi.

Eylem Planı’nda 31 Aralık, 2021 tarihine kadar “kamu alım ihalelerinde reform yapılacaktır” denilmişti.

“4734 sayılı Kamu İhale Kanunundaki istisnalar önemli ölçüde azaltılacak ve muhafaza edilen istisnalar da düzenli olarak izlenecek ve denetlenecektir” deniliyordu.

Ayrıca “Kamu işletmelerinin alımlarını düzenlemek üzere, Sektörel Kamu Alımları Kanununun çıkarılması” da öngörülüyordu.

Eylem Planı’nda yer alan hedefler Cumhurbaşkanının açıklamasıyla uyumluydu aslında.

Cumhurbaşkanı “Kamu alım ihalelerinde yeni ve dijital bir sisteme geçiyoruz. Önemli ölçüde azaltacağımız kamu alım ihalelerindeki istisnalardan muhafaza edilecekleri de disiplin altına alıyoruz” demişti.

Nitekim Eylem Planı’ndaki takvime uyarak 19 Nisan, 2021 tarihinde teknik bir çalışma yaptı ve sivil toplum örgütleriyle paylaştı.

“İki kişinin bildiği sırrı üçüncü kişiler de mutlaka bilir” kuralı gereği bu çalışmayı ben de gördüm.

İstisnalara gerçekten el atmışlardı.

Kaldırmadıkları istisnaların içinde bir tanesi dikkatimi çekmişti.

“Cumhurbaşkanlığına bağlı olarak kurulan ofisler ve başkanlıkların; Türkiye’nin tanıtımı, ülkedeki yatırımların veyahut finans kaynaklarının artırılması veya dijital dönüşüm ve teknolojik gelişimin sağlanması amacıyla mal ve hizmet alımları ile Türkiye Cumhuriyeti tarafından tertiplenecek uluslararası arası organizasyonlar ve toplantılarda alınacak mal ve hizmet alımları.”

Uluslararası organizasyon söz konusu olduğunda aklıma hemen 2015 yılında Antalya’da yapılan G20 zirvesi gelir.

Bu zirvenin mal ve hizmet alımları da istisna kapsamına alınmıştı.

Sonrasında G20 zirvesinde yapılan harcamaların toplamı Maliye Bakanlığına göre 409 milyon TL, Dışişleri Bakanlığına göre ise 563 milyon TL olduğunu öğrendik.

İstisna dediniz mi akla hesapsızlık ve cezasızlık gelir hemen.

Neyse biz konumuza dönelim ve devam edelim.

O vakit konu hakkında çalışırken görüştüğüm kaynaklarımdan şunu duymuştum.

Dönemin Bakanı, “bu çalışmayı Cumhurbaşkanlığında sunacağım. Önerimiz kabul alırsa yasama sürecini başlatacağım” demiş.

Bakan sunuş yaptı mı bilmiyoruz, ama böyle bir yasal düzenlemenin yapılmadığını biliyoruz.

Başka neyi biliyoruz?

Devam edelim.

ORTA VADELİ PROGRAM (OVM)

Mehmet Şimşek yapısal reformlardan bahsederken sürekli biçimde OVP’yi esas aldıklarını söylüyor.

O zaman biz de Bakanı takip edip OVP’’de KİK konusunda ne söylenmiş ona bakacağız.

“Kamu ihale mevzuatı uluslararası norm ve standartlara uyumlu olacak şekilde dijitalleşmeyi, yenilikçiliği ve sürdürülebilirliği destekleyen ve önceleyen satın alma yaklaşımıyla güncellenecek, sektörel kamu alımları düzenlemesi hayata geçirilecektir.” (s. 27)

Neymiş?

Uluslararası standartlara dijitalleşme, yenilikçilik ve sürdürülebilirlik açısından uyum sağlanacakmış.

Dijitalleşme ihale işlemlerinin daha çok elektronik ortamda yapılmasına yol açacaktır.

Evet dijitalleşme şeffaflığı sağlayacaktır.

Oyun teorisinde temel kural “her oyunun kendi kurallarıyla oynanacağı” gerçeğidir.

Siz KİK’te istisnaları ve rekabetçi alım usullerindeki eksiklikleri düzenlemedikçe istediğiniz kadar dijitalleşin.

Yenilikçilik kavramı AB kamu alımları jargonunda kullanılmaktadır. Burada teknoloji ve yenilikçiliği destekleyecek bir alım yöntemi geliştirilmektedir.

AB mevzuatına göre idareler tekliflerin değerlendirilmesinde özellikle adayların araştırma ve geliştirme ile yenilikçi ürünler geliştirme ve uygulama alanındaki kapasitelerini değerlendirecek ölçütler kullanmaktadır.

Sürdürülebilirlik ise çevreyle ilgili bir konudur.

Farkındaysanız OVP’de yer alan ifadede şeffaflık, rekabet ve hesap verebilirlik gibi kavramlar yer almıyor.

Bu arada Lütfü Elvan’ın hazırlattığı ama yasalaştıramadığı teknik çalışmada önemli bir husus bulunmaktaydı.

Hangi husus?

Devam edelim.

PAZARLIK USULÜ

Değerli Çiğdem Toker’in yaza yaza bitiremediği bir ihale usulü var. 21/b.

Pazarlık usulü AB kamu alımları direktiflerinde uygulanması en zor maddedir.

Salgın, doğal afet, deprem veya rekabetçi usullerde sonuç alınamaması durumunda uygulanmaktadır.

İdareler mücbir sebepler dışında da bu işi kullanabilmekteydi.

Ama ellerini rahatlatmak amacıyla ilave bir düzenlemeye ihtiyaçları bulunmaktaydı.

2018 yılında 4734 sayılı Kanunun pazarlık usulünü düzenleyen maddesine (21/b) bir ekleme yapıldı ve denildi ki: “yapım tekniği açısından özellik arz eden veya yapı veya can ve mal can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından ivedilikle yapılması gerektiği idarece belirlenen hallerde” ihaleler pazarlık usulüyle yapılır denildi.

Bu usulde idarenin şartname satmadığı adaylar teklif veremez.

İdareler kendi takdirleri çerçevesinde üç kişiyi davet ederler.

Bu davet edilenlerden birisi “kazanacak aday” diğer ikisi ise “çantacıdır.” Yani sadece teklif vermiş görüntüsü vermek için katılım sağlarlar.

İdareler 2016-2017 yıllarında pazarlık usulünü agresif biçimde kullanmaya başlamışlardı.

Bu köşede yazdım. (12/06/2022)

İdareler bu usulü kullanıyorlardı, ama elleri de titriyordu.

2018 yılındaki düzenleme idarelerin ellerini güçlendirmek için yapıldı.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı yapımı yıllar süren büyük projelerini “can ve mal güvenliği açısından ivedi” gerekçesiyle 21/b maddesiyle yaptı.

Danıştay Bakanlığın bu gerekçesini de uygun bulmadı.

Yapımı yıllar süren işler ivedi diye 21/b maddesine istinaden pazarlık usulüyle ihale edilemez dedi.

Merak ediyorum idareler Danıştay kararlarına rağmen yapımı yıllar sürecek işlerini 21/b maddesine göre ihale etmeye hala cesaret edebiliyor mu?

Baksanıza, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 4734 sayılı Kanunun açık hükmüne rağmen hızlı tren ihalesinin şartnamesinde “şoförlü makam arabası” şartını bile koymuş.

Başka neler koyduklarını da değerli Deniz Zeyrek’in Sözcü gazetesindeki “sahte tasarrufun belgesi” başlıklı yazısından öğrenebilirsiniz. (7 Haziran, 2024)

İkinci merakım da Lütfü Elvan’ın yasalaştıramadığı KİK reform paketini Mehmet Şimşek Cumhurbaşkanına rağmen gerçekleştirebilecek mi?

Gerçekleştirebilirse önemli bir iş yapmış olur.

İyi pazarlar.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (10)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.