İngilizcesi “impunity” olan “cezasızlık” kavramı yolsuzluk literatüründe sıkça kullanılmaktadır.
Ben bu kavramı “cezasızlığa inanıyorsunuz, yaratıcılığınızda sınır kalmaz” diye kullanırım.
Uzmanlık alanım kamu ihaleleridir. İhalelerin oyun teorisi perspektifinden teorisini, AB ve Türk mevzuatını ve uygulamasını takip etmeye çalışıyorum.
Ancak hiçbir zaman ihale usulsüzlüğü aklıma gelmedi ve gelmeyecek.
Çünkü ihale yolsuzluğu denilince aklıma hemen Türk Ceza Kanunu’ndaki ihaleye fesat karıştırma suçlarına verilen cezalar geliyor.
Ancak bazıları bu Kanunu dert etmiyorlar. Çünkü ihalelerde yaptıkları usulsüzlüklerin cezalandırılmayacağına inanıyorlar.
Konu sadece ihale yolsuzluğu da değil.
Üst düzey devlet memurları muhalif partilere ve genel başkanlarına sık sık ayar çekiyorlar.
Daha yeni bir bakan ana muhalefetin cumhurbaşkanı adayına “edepsiz, ahlaksız” diye hakaret etti.
Aynı bakan “yıkın, mahkeme kararı arkadan gelsin” diyebildi.
Düşünsenize paraya para demeyen partili büro elemanı kokain çekerken görüntüleniyor. Sorgusunda kolayca pudra şekeriydi diyebiliyor ve serbest bırakılıyor.
Bu suçları nasıl işliyorlar?
Çünkü cezalandırılmayacaklarını biliyorlar.
Bu tekil örnekleri bırakalım ve Türkiye’nin genel ahvaline yakından bir bakalım.
Nasıl mı?
Gelin başlayalım.
CEZASIZLIK TANIMI
Cezasızlık gücün hesap vermeden kullanılmasıdır. En somut haliyle cezalandırılma endişesi duymadan suç işlenmesidir.
Uluslararası literatürde bu durumu en iyi “kanunlar enayiler içindir” deyimi açıklamaktadır. İnsan hakları liderlerinin çok çekindikleri bu kavram Dünya genelinde siyasi kurumlarda yükseliş eğilimindedir.
Bu kavram güvenlik güçlerinin istismarından ekonomik sömürüye, çevrenin kirletilmesinden insan haklarının ihlaline kadar bir sürü gelişmeye ayna tutmaktadır.
Küresel olayları açıklamak için pek çok analitik çerçeve bulunmaktadır. Demokrasiye karşı otokrasi, doğuya karşı batı, küresel kuzeye karşı küresel güney veya sağcılık ve solculuk gibi.
Ancak cezasızlık ve hesap verebilirlik arasındaki çekişme Dünya’da olan biteni anlamamıza daha iyi yardımcı olmaktadır.
KÜRESEL CEZASIZLIK ENDEKSİ
Eurrasia Group ve the Chicago Council on Global Affairs Küresel Cezasızlık Endeksi (the Atlas of Impunity) yayımlamaktadır. Yeni Endeks Şubat 2023 tarihinde açıklandı.
Cezasızlık Endeksi 26 kaynaktan alınan 67 değişkenle hesaplanmaktadır. Endeks beş alanda cezasızlığı ölçmektedir.
Hesap verebilir yönetim: Hukukun üstünlüğüne saygı ve vatandaşlara eşit muamele.
İnsan hakları ihlali: Uluslararası insan hakları sözleşmelerine bağlılık ve siyasi baskıya mukavemet.
Ekonomik sömürü: Yolsuzluk, çalışanlara kötü muamele, ekonomik statü ile sivil ve siyasi özgürlükler arasındaki ilişki.
Çatışma ve şiddet: Yurt dışındaki çatışmalara katılım ve ülke içerisindeki şiddetin boyutu.
Çevrenin kirlenmesi: İklim krizine katkı, doğal kaynakların tüketimi ve hava kirliliği.
Endeks 0 ile 5 arasında değerler almaktadır. 0 en iyi ve 5 en kötü cezasızlık notunu göstermektedir.
Endekste 163 ülke bulunmaktadır.
Tabii ki bu ülkelerden birisi de Türkiye’dir.
Nasıl mı?
Devam edelim.
TÜRKİYE
Türkiye 163 ülke içerisinde cezasızlık açısından en kötü 37’nci ülkedir.
Afganistan liste başıdır. İkinci ve üçüncü sırayı Suriye ve Yemen bulunmaktadır.
Türkiye’den daha kötü hiçbir Avrupa Birliği üyesi ülke ve başka batılı bir ülke bulunmamaktadır.
Aksine çok sayıda İslam hukukuyla yönetilen ülke bulunmaktadır.
Daha da önemlisi cezasızlık açısından Türkiye’den daha iyi ülkelerin isimlerine bakıldığında insanın canı yanıyor.
En azından benim yandı.
Azerbaycan, Nikaragua, Guetamala, Nijer, Tanzanya, Katar, Vietnam, Hindistan ve Meksika gibi ülkeler Türkiye’den daha iyi durumdadır.
Cezasızlık endeksinin üst sıralarında yer alan ülkelerin ortak özellikleri otoriter rejimlere sahip olmalarıdır.
Siyasi özgülüklerin yılmaz savunucularından Lord Acton 19’uncu yüzyılda ne demişti: “Güç yozlaştırır, mutlak güç mutlaka yozlaştırır.”
Otoriter rejimlerde yönetime yakın olanlar özgür, muhalifler baskı altındadır.
Endeksin alt bileşenlerine bakıldığında bazı alanlarda Türkiye’nin durumunun çok daha kötü olduğu görülmektedir.
Çatışma ve şiddet endeksinde Türkiye 22’nci sıradadır. İnsan haklarının ihlalinde en kötü 23’üncü ülkedir.
Çevrenin kirletilmesinde ise 28’inci sıradadır.
Türkiye’nin cezasızlık notunun iyileştirilmesi için yapılması gerekenler çok çetrefil işler de değildir.
Öncelikle yönetimde hesap verebilirliğin artırılması gerekmektedir. Bunun için de yöneticilerin, milletin vekillerinin yer aldığı Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde hesap verebilmeleri gerekmektedir. Bunun da yol haritası parlamenter sistemdir.
Daha da önemlisi başta tam üyeliğine talip olduğumuz AB düzenlemeleri olmak üzere taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere daha fazla bağlılık göstermemiz gerekiyor.
Değerli seçmen bunu da 14 Mayıs seçimlerinde sizin iradeniz belirleyecektir.
Tercih sizin.