Akkuyu Nükleer Güç Santrali dâhil her türlü KÖİ projesinin pazarlamasını yaparlarken “ama yapım aşamasında milli bütçeden beş kuruş çıkmıyor” diyorlar.
Bu sabah marketten kredi kartıyla alış veriş yaptım ve cebimden beş kuruş çıkmadı. Ama kredi kartı ekstresi geldiğinde bu alış verişin bedelini çatır çatır ödeyeceğim.
Akkuyu da böyle bir proje işte. İnşaat bitip de işletmeye geçince Elektrik Satın Alma Anlaşmasına (ESA) göre Rus şirketi Akkuyu Nükleer A.Ş.’ye 15 yıl boyunca toplam 35,2 milyar dolar ödeme yapılacak. (Hesaplama Elektrik Mühendisleri Odasına aittir.)
Üstüne vergi indirimi var. Faiz desteği var. Var oğlu var.
Neler mi var?
Gelin bir bakalım.
ELEKTRİK SATIN ALMA ANLAŞMASI
1990’lı yıllarda Yap-İşlet-Devret ve Akkuyu’da olduğu gibi Yap-İşlet modelleriyle elektrik üretim santralleri yapıldı.
Bu santrallerde “al ya da öde” yöntemiyle elektrik satın alma garantileri verildi. Fiyatlar dolar üzerinden belirlendi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının (ETKB) verdiği garantilerin üzerine bir de Hazine garantisi verildi.
2001 krizi oldu, kur uçtu gitti. Döviz üzerinden verilen garantilerin Türk Lirası karşılıkları patladı gitti.
IMF geldi ve garantili YİD projelerini durdurttu. Evet evet yanlış duymadınız. IMF durdurun bu çılgın projeleri dedi. (IMF biraz da bu tür israf projelerine dur dediği için de sevilmez.)
2002 Kasım’ında AK Parti iktidara geldi. Akabinde TBMM’de “Yolsuzluk Araştırma Komisyonu” kurdu. Komisyon üyeleri uzmanların da desteğiyle beş tane rapor hazırladı. Bu raporlardan birisi de Enerji başlığını taşıyordu. Tabii ki ele konulardan birisi de YİD ve Yİ sözleşmeleriydi.
(Diğer alanlar, para-banka, turizm ve sosyal güvenlik ve özelleştirmeydi. Partili memurlar gün gelecek, devran dönecek olan yine size olacak derken bunları kast ediyorum.)
90’ların elektrik üretim YİD ve Yİ’leri burada kalsın biz yolumuza Akkuyu Nükleer ile devam edelim.
ESA’ya göre TETAŞ, Akkuyu Nükleer A.Ş.’den NGS’de üretilmesi planlanan elektriğin -Ünite 1 ve Ünite 2 için % 70’ine (yüzde yetmiş) ve Ünite 3 ve Ünite 4 için % 30’una (yüzde otuz)- tekabül eden sabit miktarlarını her bir güç ünitesinin ticari işletmeye alınma tarihinden itibaren 15 yıl boyunca 12,35 dolar senti/kWh ağırlıklı ortalama fiyattan (KDV hariç) satın almayı garanti etti.
Yani bu fiyattan TETAŞ Akkuyu’da üretilen elektriğin yarısını almayı garanti etmiş. Yazının başında belirttiğim 35,2 milyar dolar tutarında gelir garantisi bu fiyat ve miktara göre hesaplanıyor.
Peki, bu 35,2 milyar dolarlık gelir garantisi neleri kapsıyor.
* Yatırımlar (sabit işletme bedeli, değişken işletme bedeli ve yakıt)
* İşletme maliyeti (lisans bedelleri, yakıt tedariki ve yakıt döngüsüne ilişkin maliyet ve karşılıklar, kullanılmış yakıt ve atığın taşınması, depolanması ve bertaraf edilmesi, söküm ve sahanın yeniden kullanılabilir hale gelmesi)
* Ünitelerin modernizasyonuna ilişkin yapılacak giderler
* Borç planı ödemesi (faiz anapara ve harçlar)
* Mevzuat değişikliği nedeniyle ortaya çıkan maliyetler.
* Sigorta primleri ve vergiler (Bakın burası çok şokomelli.)
Başkada bir şey kalmamış. Şirketin yaptığı, yapacağı veya yapma ihtimali olan tüm harcamaları ESA ile garanti altına alınmış.
Bunlar normal şeylerdir. En sonunda karşınızdaki vakıf değil bir şirket ve para kazanacak. Şirketin işleri bedavaya yapacak hali yok.
Peki, Uğur hoca olağan bir şeyi neden olağanüstüymüş gibi yazıyorsun diyorsunuz değil mi? Ona da geleceğim.
STRATEJİK YATIRIM
2012 yılında bir teşvik mevzuatı yayımlandı ve “Stratejik Yatırım” diye bir statü yaratıldı.
Stratejik Yatırım Statüsü’ndeki şirketlerden cari açığın azaltılması amacıyla ithalat oranı yüksek ara malların ve ürünlerin üretimine yönelik yatırımlar yapması beklenmektedir. Ayrıca bu teşvik sistemiyle uluslararası rekabet gücünü artırma potansiyeline sahip AR-GE içeriği yüksek, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli stratejik önemi haiz yatırımların teşvik edilmesi de hedeflenmektedir.
Teşvik kapsamında şirketlere KDV istisnası, gümrük vergisi muafiyeti, vergi indirimi, yatırım katkı, sigorta prim desteği, dövize endeksli kredi ve faiz desteği gibi devasa teşvikler sağlandı. (Değerli okur bu teşviklerin büyüklüğü konusunda az sonra bir tanıklığa başvuracağız.)
Tabii ki Akkuyu Nükleer A.Ş. de bu teşviklerden istifade etmek istedi. Tabii ki talep reddedildi.
Çünkü Türk tarafı bu şirkete satın alacağı elektrik karşılığında çatır çatır 35 milyar dolar garanti ödemesi yapacak. (Ödeme ilgili dönemin kuru üzerinden TL olarak yapılsa da Rus tarafı kârını dolarak çevirip Rusya’ya geri götürecek.) Bu ödeme yöntemi mi cari açığı kapatacak Allah aşkına?
Limanlarının sözleşme sürelerinin 50 yıla çıkarılması üzerine yazdığım bir yazıda bir limanını satan bir işletmecinin “bir gün bir güçlü size bu süreleri uzattıracak” dediğini söylemiştim.
Anlaşılan Akkuyu’da da güçlü bir el devreye girmiş.
9 Ağustos 2016’da Erdoğan ve Putin açıkladı da öğrendik. Akkuyu Nükleer A.Ş.’ye Stratejik Yatırım Statüsü verilmiş.
Bu statünün şirkete kazandırdığı para 7 milyar dolar.
Bu benim hesabım değil. Şirketin kendisinin.
Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin Genel Müdür Yardımcısı 18 Ocak, 2014’de Anadolu Ajansına yaptığı bir açıklamada “Projenin maliyetinin 20 milyar dolar olacağını ifade ediyoruz. Bunun 7 milyar doları hemen vergi olarak kesilecek” demiş.
https://www.aa.com.tr/tr/ekonomi/akkuyu-ngsnin-gozu-stratejik-yatirim-kararinda/189702
Değerli vergi mükellefleri sizlerin cömertliğine hayranım. Mega projelere oluk oluk kaynak aktarıyorsunuz ve gıkınız çıkmıyor.
Şirket 7 milyar dolar tutarında vergi ve sigorta primi ödeyecek diye 35,2 milyar dolar gelir garantisi verdiniz. Stratejik Yatırım Statüsü’yle şirkete bu 7 milyarın önemli bir kısmını ödemeyin, ama biz size yine de 7 milyar dolar vergiler ve sigorta primleri için ödeme yapalım dediniz.
Yetmedi.
Döndünüz nükleer santralleri “Öncelikli Yatırım” kapsamına aldınız. Akkuyu Nükleer A.Ş.’ye verilen teşviklerin oranlarını bir daha artırdınız.
(Teşvikler türü ve miktarı konusunda Karar Gazetesi’nin aşağıda linki bulunan haberine bakın lütfen.)
https://www.karar.com/akkuyu-nukleer-stratejikti-simdi-de-oncelikli-469430
Peki, neyin karşılığında?
Rus tarafı teknoloji transferi yapacak, Türk mühendis yetiştirecek ve ETKB da kendisi nükleer santral yapmayı öğrenecek.
Oldu!
MÜLKİYET HAKLARI
Milletlerarası Andlaşma’nın 13 ve 14’üncü maddeleri sırasıyla Mülkiyet Hakları ve İfşa Koşullarını düzenlemektedir.
Projenin mülkiyet hakları Rus Atom Enerji Kurumu Rosatom’a aittir. Rosatom kendi iştiraki olan Akkuyu Nükleer A.Ş.’ye bu mülkiyet haklarının lisansını verdi.
Çok istisnai hallerde ve tarafların rızasının mevcut olduğu durumlar haricinde Proje kapsamında geliştirilen bilgiler üçüncü taraflara ifşa edilemeyecek.
(Nitekim Fatih Altaylı’ya konuşan IC İçtaş’tan üst düzey bir yetkili “Rusların bilginin Türklerin eline geçmesini istemediğini” söylemiş. Milletlerarası Andlaşma da tam bunu söylüyor zaten. “Türk şirketleri tedarik zincirinin üyesi olarak büyük ölçüde istihdam edilecektir.” Tedarik zincirinin. Pazardan domates tedarik etiğinizde, pazarcı domatesi salatada mı, yemekte mi kullanacağınızı öğrenmek için mutfağınıza giriyor mu? Onun gibi bir şey işte.)
Buradan anlıyoruz ki Rosatom rıza göstermedikçe proje kapsamındaki hiçbir bilgi dışarıya çıkartılamayacak.
Yani projede öğrenilen projede kalacak.
Şu parmak çocuk sorusunu da buraya bırakayım ve ben kaçayım.
Peki, ETKB hangi know-how ile kendisi nükleer santral yapabilecek?
İyi pazarlar.