Sizin kafanızdaki üniversite tanımı nasıl bilmiyorum ama benim kafamda üniversitelerin tanımı son bir hafta içinde duyduğum haberlerle iyiden iyiye değişmiş durumda. Üniversiteler konusunda sürekli araştıran, kafa yoran birisi olmama rağmen değişimdeki hıza yetişmem mümkün değil. Öncelikle şunu ifade etmem gerekiyor; üniversite diye bildiğimiz klasik yapılar artık bu gelişmeler karşısında kendilerini bilim mabedi olarak görmeye devam ederlerse, değişime direnirlerse maalesef yıkılmaya mahkûm olacaklardır. Çünkü yapılandırılmış eğitim dediğimiz okullar geçmişte bilginin tek kaynağı iken günümüzde bizim kontrolümüzde olmayan bütün yaşam alanları bilginin kaynağı haline dönüşüyor. Bilgiye ulaşmak o kadar kolay hale geldi ki, hiçbir öğretmen ya da üniversite hocası kendini bilgi kaynağı görmemelidir. Eğer böyle görmeye devam ederlerse maalesef Ortaçağ’da Rönasans’a direnen kiliselere benzeyeceklerdir. İşte tüm bu gelişmeler bize gösteriyor ki okul dediğimiz, üniversite dediğimiz yapılar değişmek yenilenmek zorundadır.
Bakın değişime birkaç örnek vereyim; Stanford Üniversitesi dünyanın en önemli üniversitelerinden. Şunu da bilirsiniz, Stanford Üniversitesi dünyanın teknoloji üssü Silikon Vadisi’nde bulunuyor. Ne yapmış Stanford Üniversitesi biliyor musunuz? Öğrencilerine dört yılda okutacağı bütün derslerin anlatımını tablet bilgisayarlara yükleyip vermiş. Öğrencilerine demiş ki burası üniversite, üniversitenin çevresi de Silikon Vadisi, sizden girişimci olmanızı ve üretmenizi bekliyoruz. Bir düşünün üniversite içinde eğitim, bahçesinde Apple firmasının üretim üssü, okuldan çıkıyorsunuz sağınızda Facebook, solunuzda Google, karşınızda Apple. Üniversite kapılarını açmış bu firmalara, gelin öğrencimi eğitin diyor.
Bir örnek, geçtiğimiz gün yayınlandı; MIT mezunlarının kurduğu şirket sayısı 25.800, çalıştırdığı adam sayısı 3.3 milyon, yıllık ciroları 2.2 trilyon dolar yani 2.200.000.000.000 dolar. Sıralasanız dünyanın en büyük 7. ekonomisi. Türkiye’nin GSMH’sının 3 katı.
***
Bütün bunların anlamı nedir biliyor musunuz? Klasik üniversite kavramı çökmüştür. Üniversiteler değişmek kapılarını sonuna kadar açmak zorundadır. Artık dünya “Transnasyonel” üniversiteyi yani çok uluslu ve çok dilli üniversite kavramını tartışıyor.
Tabi kolayı şu; az üniversite açıp önüne zor bir sınav koyduğunda çocuğun gözünde üniversiteleri ilahi bir noktaya koyabilirsiniz. Hatta üniversitenizi kapalı duvarlarla çevirip koruduğunuzu zannedebilirsiniz ama unutmayın değişimin rüzgarı ve dalgasının önünde durabilme başarısını kimse gösterememiştir. Siz de gösteremezsiniz.
Ne yapmalı? Kesinlikle üniversite rektörlerinin seçim yöntemi değişmelidir. Rektör yardımcılarından en az biri girişimci şirket yöneticisi olmalıdır. Üniversiteler sektöre açılmalı ve uluslararası olmalıdır. Üniversiteler de temel eğitimden sonrası esnekleşmeli öğrenciler hukuk dersini de mühendislik dersini de ekonomi dersini de isterse alabilmelidir. Şirketler üniversite içine ofis açabilmeli, öğrenciler ortak üretim yapabilmelidir. Üniversite bitirme meslek kazanımı sayılmamalı, üniversite bitiren öğrencilere mesleki yeterlilik verilmelidir.
Benden söylemesi, üniversiteler ya değişimi yönetecekler ya da değişim onları yok edecektir.