Cumartesi günü yayımlanan yazımda ülkemizde sınavın eğitimin ana gündemi olmaya devam ettiğini ve bunun eğitim sistemine verdiği zararı anlatmaya çalıştım. Aman yarabbi, meğer bu memlekette sınav sevici sayısı ne kadar da fazlaymış. Eleştirel yorumlardan en ilginci ise “Almanya’daki gymnasium’lara
öğrencilerin sınavla seçildiği” ki devamında da “benim hiçbir şey bildiğim” iddiasıydı. Buradan da anlayacağınız üzere toplumumuz sınav konusunda ‘Stockholm sendromu’ yaşamaya başlamış. Bence en tehlikeli durum da bu. Neyse ben ‘sınav’ konusunda anlatmak istediğimi tekrar edeyim “Sınav ölçme ve değerlendirme amacıyla yapılır. Onun gereği de öğrenme sürecinin ölçümüdür” benim itirazım bu sınava değil; itirazım eğitimcinin işini yapan, okul yerine, veli yerine, eğitim öğretim yerine geçen sınavlardır. Bu arada gymnasium’lara öğrenci sınavla değil okul öğretmenler kurulu yöneltme raporu ile gidiyor, bilginiz olsun. Neyse gelin bugün eğitimin asli amacı yani geleceğin insanının kendisini gerçekleştirmesi sürecini konuşalım.
***
Birkaç soru ile başlayalım; sizce test çözerek 21’inci yüzyıl insanını yetiştirmek mümkün mü? STEM diye bir şey duydunuz mu? Veya “21. yüzyıl becerileri” diye birşey duydunuz mu? Sanırım kulağınıza gelmiştir. Hani ABD, Japonya, Kanada, Almanya, Finlandiya gibi bu ülkelerin daha da gelişmek ve daha da zenginleşmek için çocuklarına uyguladıkları eğitim ve bu eğitimin amaçlarını bu iki kelimeyle ifade ediyorlar: “STEM” ve “21. YÜZYIL BECERİLERİ”. Peki biz ne yapıyoruz? Allah için iyi sınav yapıyoruz, çokça sınav yapıyoruz, hep sınav yapıyoruz. Her şeyi de sınavla çözeceğimizi sanıyoruz. LGS, OKS, TEOG, yenisinin adı bile yok, sonra ÖSYS, LYS, YKS’ler başlıyor, KPSS falan derken bir sürü sınav, peki hedef ne? İyi sınav yapmak mı? Sınavlarda çok net yapan öğrenciler çıkarmak mı? Eğer bunlar hedef ise maalesef eğitimde bir adım dahi ilerleyemeyeceğimizi görmek durumundayız.
Bütün eğitim paydaşlarına söylüyorum, bu yol doğru yol değil. Eğer Türkiye olarak 2023 hedeflerimiz varsa bunu slogandan öteye götürmenin tek yolunun eğitimli yetişmiş insan sermayesi yaratmak olduğunu hepimiz bilmek zorundayız. Dolayısıyla şu soru ve sorulara yanıt bulmak durumundayız: Çocuklarımızı neden eğitiyoruz veya eğitimin sonunda nereye ulaşmak istiyoruz? Çocuklarımızı hangi geleceğe hazırlıyoruz? Bu soruların tamamı o kadar hassas ve o kadar önemli ki bu soruların cevabı sadece eğitimde gizlidir. Mevcut eğitim sistemimizi ve müfredatımızla bunu yapabilir miyiz? Düşünün.
***
Mevcut eğitim sistemimiz verileri maalesef 21’inci yüzyıl için pek iyi sinyaller vermiyor. Girişimcilik, teknoloji üretimi, bilgi üretimi gibi konularda oldukça gerilerdeyiz. İsterseniz öncelikle 21’inci yüzyıl nasıl insanların çağı olacak, eğer bu çağa çocuklarımızı hazırlıyorsak hangi becerileri kazandırmak gerekiyor bunlara bakalım. Başta OECD olmak üzere tüm dünyanın eğitimcilere koyduğu yeni hedef “21. yy becerileri” olarak tanımlanıyor. Bu beceriler neler mi?
İletişim Becerisi- doğru iletişim kurabilen, İletişim araçlarını ve teknolojiyi kullanarak öğrenmeyi etkinleştirmeyi, güncelleştirmeyi sağlamak. Yaratıcılık ve Entelektüel Merak- Yeni fikirler geliştirmek, uygulamak ve başkaları ile paylaşmak; yeni ve farklı perspektiflere açık olmak istekli olmak. Eleştirel Düşünme ve Sistemleri Düşünme- Birşeyi anlamaya çalışırken mantıklı akıl yürütme ve zor seçimleri yapma; sistemler arasındaki ilişkileri anlama.
Bilgi ve teknoloji Okur Yazarlığı- Farklı şekil ve ortamlardaki bilgiyi çözümleme, erişme, kullanma, uyarlama, değerlendirme ve yaratma. İşbirliği Becerisi- Takım çalışması ve liderlik gösterme; farklı rol ve sorumluluklara uyum gösterme; başkaları ile verimli çalışma; kendini başkalarının yerine koyma; değişik farklılıklara saygı gösterme, Problemi Tanımlama, Formüle Etme ve Çözme yeteneği, Öz-Yönelim- Kendi anlama ve öğrenme ihtiyaçlarını takip etme; uygun kaynakları belirleme; öğrenmeyi bir alandan bir başka alan aktarma.
Sosyal Sorumluluk- Başkalarının ilgi ve haklarını akılda tutarak sorumlu davranma; kişisel, iş ve topluma açık alanlarda etik davranışlar sergileme, Sorumluluk ve Uyarlanabilirlik – Kişisel, iş ve topluma açık alanlarda bireysel sorumluluğun ve esnekliğin yerine getirilmesi.
***
Dahası da var; bunu yapabilmek için tek ve yegane eğitim sistemi olarak STEM tanımlanıyor.
İşte gelişmiş ülkeler bu bercerilere sahip insanlar yetiştirmek için kolları sıvamış durumda. Peki, Türkiye ne yapıyor? Şimdilik konuşuyor. Şimdi bizler bütün eğitimciler olarak şapkamızı önümüze koyup tekrar düşünmemiz gerekiyor. Eğer ülkemizi gelecek yüzyılın lideri olarak görmek istiyorsak okullarımızda çocuklarımıza 21’inci yüzyıl becerilerini kazandırmak zorundayız. Şimdi müfredatı tekrar ele alıp bu kadar bilgi yığmak yerine beceri temelli eğitim müfredatını yapmamız gerekiyor. Kim yapacak? Tabii ki MEB yapacak hem de zaman geçirmeden.