İyi ki üniversiteler var

Turgay Polat

Ülkemizde üniversite mezunu olanların oranını biliyor musunuz? Birçok kişi yeni üniversite açılmasına ve kontenjanların artırılmasına karşı çıkıyor. Karşı çıkanların bazı gerekçelerine hak verebilirim. Ama ülkemizde üniversite sayısı fazla diyenlere hak vermem mümkün değil. Öncelikle şunu tanımlamak gerekiyor. Üniversite eğitimi ile meslek edinme aynı şey değildir. Üniversite okumak meslek edinmek için bir yol olarak kullanılabilir ama asla üniversite eğitimi meslek edinmenin tek yolu değildir. Ülkemizde aileler çocuklarının mutlu ve daha seçkin yaşamalarının yolunun üniversite eğitiminden geçtiğini düşünürler. Ayrıca üniversite eğitimini, sadece 4 veya daha fazla yıl eğitim yapan okullar olarak tanımlamamak gerek. Meslek yüksekokulları da üniversite eğitimi kapsamına girmez mi?

***

Bunu neden söylüyorum. Çünkü son yıllarda eğitimle ilgili kavramlar her zaman olduğu gibi yine birbirine karıştırıldı. Üniversite, vakıf üniversitesi, özel üniversite, 2 yıllık, 4 yıllık, meslek vb. Sanırım benim en kısa zamanda bir sözlük çıkarmam lazım, yoksa buradan ne kadar düzeltebilirim ki. Yazımın başında sorduğum sorunun cevabına geleyim. Ülkemizde üniversite mezunlarının oranı yüzde 18. Bu fazla mı az mı? Rusya’da bu oran yüzde 55, Kore’de yüzde 51, Avrupa’nın birçok ülkesinde yüzde 50’lerin üstünde, Şili’de yüzde 22, Meksika’da yüzde 24’lerde. En önemlisi de Doğu Bloku ülkeleri, yani düne kadar Sovyetler birliği şemsiyesinde kalmış sonra dağılmış ve hızla devlet olmaya çalışan ülkelerde ortalama üniversiteli oranı yüzde 35’lerde. Tüm bunların anlamı şudur. Eğer üniversite mezunu sayınız fazlaysa daha hızlı kalkınırsınız. Eğer üniversiteniz fazlaysa bu üniversiteler bulunduğu bölgeye kültür ve kalkınmışlık getirir. Hele hele bizim gibi ülkelerde daha fazla insanı üniversiteli yapmak, eğitmek hayati bir öneme sahip değil mi?

Bir de şu açıdan bakın, ülkemizin 18-64 yaş arası çalışan nüfusta eğitimi ortalama 5.5 yıldır. Yani üreten nüfusumuz ilkokul mezunu bile değil. Neden gelişemediğimizi şimdi anladınız mı? Kalkınma ime eğitim arasında çok yakın ilişki vardır. Daha fazla üniversite ve daha fazla okuyan insana ihtiyacımız olduğu kesin.

Dünyanın üniversite kavramını nasıl tanımladığına bakarak üniversitelerimizi tekrar tanımlamak durumundayız. Üniversiteler bizim geleceğimiz, toplumumuzun sigortasıdır. Üniversiteler bilgi üreten, ürettiği bilgiyi bir fabrika gibi topluma yayan kurumlardır. Bugün Harvard Üniversitesi dünyanın her tarafından öğrenci alıp ciddi bir eğitim turizmi oluştururken neden biz Azerbaycan’dan, İran’dan, Suriye’den öğrenci alamıyoruz. Neden Amerikalılar dünyanın birçok ülkesinde üniversite açarken, biz üniversitelerimizi bırakın yurtdışında başka ilde bile açamıyoruz.

***

Cevabı yine ben vereyim. Üniversitelerimiz yönetilemiyor. Üniversitelerimizi yönetenler YÖK’ten şikâyet ederek bu işten sıyrılmaya bakıyorlar. Kolayı bu olsa gerek. Üniversitelerimize devletin kaynak ayırmasına da şaşırıyorum, neden bu kadar profesörün, doçentin olduğu bir yerde bilgi üretip satamıyoruz da ülkenin temel eğitime ayırması gereken üreterek kazanması gereken üniversitelere harcıyoruz. Bu işte bir terslik yok mu? Üniversitelerde yapıyı değiştirmek zorundayız. Üniversiteler kendi bütçelerini yapan, kaynaklarını oluşturan, hatta katma değer yaratan yerler olmalı. Bizde ise bütçeden pay alan ve bununla yaşayan üniversiteler var. Bu doğru bir yöntem değildir. Bu açıdan bizim öncelikle üniversiteleri kimin yönetmesi gerektiğini tartışmamız gerekiyor. Bugünkü yapının değişmesi gerektiğinde mutabık kalacağımız kesin. Üniversiteler bir tarafıyla akademik kurumlar iken diğer tarafıyla üretim yapması gereken kurumlardır. Bunu yapabilmek için üniversite yönetimlerini daha esnek ve daha özerk hale getirmemiz gerekiyor. Üniversiteler kendi bütçelerini yapmalı ve bu bütçeye göre daha hızlı büyüyebilmeli veya çalışmalıdır. Sonuç olarak bunları yapabilirsek yükseköğretimimizin nasıl geliştiğini kısa sürede göreceksiniz. Çünkü üniversiteler üretirse özgür olur, özgür oldukça üretir ve o zaman üniversite haline gelir.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (7)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.