Bugün hepimizin bildiği ve üzerinde hemfikir olması gereken konu; ülkelerin geleceği, zenginleşmesi, refahı için tek yol eğitimdir. Özellikle çağımızda ekmek kadar su kadar önemli olan eğitim ve onun yarattığı katma değer ülkeler için hayati önemde. Bu yüzden başta gelişmiş ülkeler olmak üzere bu sürecin farkına varanlar, eğitim yoluyla üretim temelinde; STEM, kodlama, robotik, sanatsal beceriler, sosyal insan yaratma ve en önemlisi çift dilli eğitim gibi kavramları öne çıkararak eğitim sistemlerinde muazzam değişimler yaratıyor. Bizde ise durum biraz farklı, son on beş yılda eğitime ayrılan bütçe, kaynak, yaratılan olağanüstü fiziki yapılar var. Artık eğitime çok yatırım yapıyoruz. Ama maalesef bizim eğitim sonuçlarımız pek iyi değil. Hal böyle olunca ülke çapında bu çağın gerisinde kalma riskimiz her geçen gün artıyor. Çünkü çağın ekonomisinin ama teması olan “dijital dönüşüm ve endüstri 4.0”a göre üretim yapacak insan gücünü yetiştirememiş oluyoruz.
***
Söylemek istediğim, eğitimde yeni şeyler yaparken aklın ve bilimin gösterdiği yolu denememiz herhalde hepimizin tercihi olur. Hepiniz biraz geriye dönüp düşünür müsünüz? Son yıllarda eğitimde aldığımız kararlar maalesef sahada aynı sonucu vermiyor. Ben size birkaçını sıralayayım; her ile bir üniversite dedik, iyi fikir ama üniversiteye benzemeyen öğrencilerin yüzüne bakmadığı 50 tane yüksek lise yarattık. Oysa mesele mevcut üniversitelerimizi üreten yapılar haline getirerek daha faydalı iş yapabilmek, bulundukları illerde ve çevrede inovasyon yaratmaları idi.
4+4+4 sistemini getirdik (oraya bir şey demiyorum ama) 5 yaşında çocukları okula başlatmaya çalıştık birileri ‘bu yanlış’ dedi bakanlık bürokratları ısrarla ‘doğru’ dedi sonra bir nesli kaybettik. Daha sonra geri adım attık ama bazı çocuklarımız için çok geçti. Bir başka konu; önce OKS’yi kaldırıp yerine 3 basamaklı SBS’yi getirdik. Aynı bakanlık sadece 1 yıl sonra SBS’yi teke indirdi, yine aynı bakanlık 2 yıl sonra SBS’yi kaldırıp bana göre sıkıntılı TEOG diye bir sistem getirdi, şimdi de sağ olsun Cumhurbaşkanı bunların yıkımını ortadan kaldırmak için yeniden yapılanma istedi ama onu da yapabilmiş değiliz.
Çok basitçe tek sınavla hallettiğimiz lise yerleştirmeyi içinden çıkılmaz hale soktuk. Yetmedi; dershaneleri kapatmaya kalktık ben de destekledim ama dershaneler kalkınca kaçak sınav merkezleri, kurslar ne olduğu belirsiz yerler doğdu. En önemlisi de çağa uygun diye getirdiğimiz bence de en önemli değişim olan yapılandırmacı öğretim modeli maalesef okullarda uygulanmadı ya da eksik uygulandığı için işe yaramadı ve oda ‘mış’ gibi oldu. Peki 15 yılda eğitimde neden Fen ve teknoloji liseleri açmayı, yabancı dil öğretmeyi, STEM temelli eğitimi, bütçeden ayırdığımız kaynakla daha yapısal düzenlemeler yapamadık, neden eğitimde dönüşüm atağını yapamadık.
***
Sanırım biz anlamak istemiyoruz; üniversite mezuniyeti “memur yaratmamalı” girişimci yaratmalı, milyonlarca genç KPSS ile memuriyet hayalleri kurmamalı iş kurmalı, okullarda kavga değil spor, proje ve müzik aleti sesleri duyulmalı. Bu ülkenin gencecik çocukları girişimcilik, yaratıcılık, startup gibi kavramlar yerine memur olmayı hayal ediyorsa bu memleket nasıl lider ülke olabilir. Cumhurbaşkanının bu konuda neler düşündüğünü biliyorum ve ama sormadan da edemiyorum; neden Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir tane bile eğitimci danışman yok. Sözün özü şudur; eğitimi yönetenler bu ülkenin geleceğini tek yolunun eğitim olduğunun farkına varmak zorunda.
Sayın Cumhurbaşkanı bu ülkenin geleceği eğitimdir ama kaliteli ve yeni eğitimdir. Bir eğitim danışmanı atamanız, eğitim politikalarının ve sonuçlarının verimli olabilmesi adına çalıştırmanız çok acil bir konudur. Bu işin ülke için varoluş sorunu olduğunu anlamamız lazım. Tek umut kaynağımız olan gençleri iyi yetiştiremezsek maalesef ilerlememiz mümkün olmayacaktır.