Ben tam on yıldır her karne dönemlerinde karnelerin bize nasıl yalan söylediğini yazıyorum. Bunu yaparken o kadar inanarak ve o kadar içten yazıyorum ki, sonunda siz ya da eğitimi yönetenler gerçekleri kabul edinceye kadar yazacağım. İşte benim yıllardır söylemek istediklerimi PISA Türkiye’nin yüzüne öyle açık açık söyledi ki memlekette herkes şokta. Şimdi şunu sorayım; neden şok geçiriyorsunuz ki? Dünya STEM’i, teknolojiyi, beceri temelli eğitimi, patenti, üretimi konuşurken biz bunların hiçbirisini konuşmuyorsak! Geleceğimizin tek çıkar yolu eğitim iken tekrar söyleyeyim “Bu TEOG, bu LYS, bu karneler yalan söylüyor” bizi birileri kandırıyor. Lütfen gözünüzü açın; karnelere, sınavlara, öğretmenlerin notlarına inanmayın. Çocuklarınızı bu dünyada rekabet ortamında başarılı kılmak istiyorsanız onlara 21. yy becerilerini öğretmenin yollarını arayın.
Türkiye’de her yıl okula başlayan öğrenci sayısı 1,3 milyon. 8 yılın sonunda çocuklar ortaokulu bitirdiğinde çocuklara TEOG dışında bir kazanım maalesef sunmuyoruz. Liselerde öğrencilerin becerilerini geliştirecek hiçbir şey yok. En iyi dediğimiz fen liseleri, dört yıl LYS testi çözdüren dershaneler haline gelmiş, yıllardır yazıyorum. Kimsede “tık” yok. Üniversite sınavına giren 2,2 milyon genç, sonuç sadece bir puan. Sınava giren öğrencilere bir CV yazdırsanız size seçenekleri soracak durumda. Üniversiteler hiçbir şey üretmiyor, klasik lise gibi ders anlatıp diploma dağıtıyor. En iyi üniversiteleri bitiren gençler devlette memur olmak için sıraya giriyor. Bunda suç hepimizin. Çocuklarımızı daha 10 yaşındayken sınavlara hazırlamak yerine kodlama, lisede onları üniversite sınavları ile uğraştıracağımıza girişimcilik ve inovasyon, üniversite de boş oturacaklarına ürün ve iş öğretseydik bunlar olmazdı. Sizden rica ediyorum, Singapur’un 30 yıllık eğitim sistemi yolculuğunu bir kez okuyun. Onunla birlikte Singapur’un son 20 yıldaki ekonomik gelişimini ve zenginleşmesini inceleyin. Soracağınız ilk soru “Neden biz değil?” olacak.
Peki, kimi kandırıyoruz? Bu çocuklar İngilizce öğrenmediklerine göre karnelere iyi not vermekle kimi kandırıyoruz? Sınıfı geçemeyen kalmasın diye her şeyi yapıyoruz. Peki, neden? Eğer amaç öğretmekse neden sonuçlarla yüzleşmekten korkuyoruz? Öğrenmedikleri şeyleri öğrenmiş gibi karnede gösteriyoruz. Acaba bu yüksek notları vererek öğrencilerin ve velilerin eğitim sistemimizi eleştirmesini mi erteliyoruz? Ya da kendimizi mi avutuyoruz?
Unutmayın; bu çocuklar günün birinde hayata atılacak ve sizin okulda onlara öğret(eme)diğiniz becerileri kullanacak. Bazıları ülkeyi bazıları büyük şirketleri yönetecek bazıları da girişimci olacak. Peki, bir düşünün öğretmediğiniz halde öğrenmişler gibi yapıp başarılı notlarla dolu karne vererek kimi kandırıyoruz? Eğer velileri kandırdığımızı düşünüyorsanız siz öyle sanın, unutmayın ki aslında bu ülkenin geleceğini kandırıyorsunuz.
Kimsenin yüzleşmek istemediği asıl karne aşağıda; lütfen bakın, iyice bakın. Bu, ülkemizin uluslararası karnesi; bakın ve düşünün, bizim çocuklara verdiğimiz karnelerle bunun arasında neden uyumsuzluk var? Türkçe dersinde karnede yüzde 80 başarılıyız ama PISA’da okuduğunu anlamada 50. sıradayız; keza matematikte 49. sırada, fen bilimlerinde 52. sırada. Peki, şimdi eğitimi yönetenlere, öğretmenlere ve karne verenlere soralım; “PISA sonuçları mı yanlış yoksa siz bizi mi kandırıyorsunuz?”
Artık yeter deme zamanı geldi de geçiyor. Geleceğimiz, ekmeğimiz, her şeyimiz eğitim iken bu kadar yeni dünyadan kopuk bir sistemle hiçbir yere varamayız. Çözüm mü; TEOG ve üniversite giriş sınavları kaldırılmalıdır. Müfredat değiştirilip üretim, inovasyon, tasarım, girişim, yazılım gibi alanlarda dersler konulmalıdır. STEM bizim eğitimde tek felsefemiz olmalıdır.
Gelin bugüne değil geleceğimize yatırım yapalım. Çocuklarımıza öğretelim ki başarsınlar; bizden de patentler, markalar, yenilikler çıksın; çıksın ki bu ülke G.Kore, Finlandiya, Japonya, Almanya gibi eğitimle kalkınsın. Lütfen artık ‘mış’ gibi yapmayın; bu güzel kuşağı güzel yetiştirin. Çünkü elimizdeki tek kaynak bu.