Bu hafta TEOG var. Bütün okullar, öğrenciler, öğretmenler, basın kısaca herkes kilitlenmiş durumda. Sanki TEOG memleketi kurtaracak. Sanki oradan alınacak sonuç bizim milli gelirimiz, GSMH’yi yükseltecek gibi herkes TEOG diyor. Ama ne diyelim memleket sınavla yaşıyor. Öğrenciler TEOG çalışırken bir taraftan da yavaş yavaş lise seçme sürecine girdi. Ama lise seçimiyle ilgili birkaç veriyi paylaşmak istedim. Çünkü şuna eminim ki bütün veliler ve öğrenciler TEOG aşamasını çocuklarının geleceği için sanki hayatlarının en önemli aşaması gibi görüyorlar. Ama bunun ne kadar büyük yanılgı olduğunu bu yazıyı okuduğunuzda anlayacaksınız diye umuyorum.
***
Bu yazıyı okuduktan sonra çocuklarınızın fazla test çözmesi yerine biraz daha beceri kazanması konusunda çalışacağınızı umuyorum. Oysa lise eğitimi bunun çok ötesinde bir anlam taşıyor, lise çocuğunuzun kişiliğini, gelecekte ilgileneceği alanı, nasıl bir sosyal çevreye sahip olacağını, dünya vatandaşı olup olmayacağını, sıradan bir insan mı yoksa seçkin bir birey mi olacağını belirleyecek önemli bir eğitim kademesidir. Ama her ne kadar çocukların lise çağları çok önemli olsa da bu konularda liselerimizin başarısız kaldığını söylememiz abartı olmayacaktır. Şimdi düşünün ülkemizde lise mezunları üniversite sınavları için test çözmekten başka ne yapıyor. Bir hesap yapalım, TEOG ve ÖSYS’ye her yıl 3.5 milyon çocuk giriyor, bu öğrenciler günde 2 saat test çözse ki çözüyorlar, bu ülkede yılda 2.520.000.000 saat test çözülüyor. O zaman sormak lazım bunun yerine bunun 10’da 1’i kadar öğrencilere yazılım, sanat, robot, bilim öğretsek acaba neler değişirdi. İşte sizin çocuğunuzda lisede bundan farklı bir şey yapmayacak; test çözecek, kendinden önceki milyonlar gibi. Oysa dünyanın gelişmiş ülkelerinde lise mezuniyet kavramları bizden çok daha farklı.
Türkiye’de her yıl yaklaşık 1.3 milyon öğrenci ilköğretim birinci sınıfa başlıyor ama bunların zorunlu eğitim kararından sonra 1 milyona yakını liseye devam ediyor. Geriye kalan 300 bin öğrencinin akıbetini bilen yok. Liseye devam eden 1 milyon öğrencinin ise yüzde 20 gibi bir kısmı lise birinci sınıfta okulu terk ediyor. Bu öğrencilerin ancak 800 bini liseyi bitirebiliyor. Yani okula başlayan çocuğun ve ailesinin eğitimden beklediği ile okulun verdiği arasında büyük uyumsuzluk var. Bir düşünün Anadolu liselerini kazanmak için üç yıl uğraşan çocuk bu okulları kazandığında ne değişiyor? İstanbul’un en önemli! liselerinde 11 ve 12. sınıfta okul değiştirme oranı yüzde 40’ları geçti bile. Düşünün çok büyük umutlarla gidilen bir anadolu lisesinden öğrenci neden ayrılıp başka okula geçiyor. Okullarımız maalesef öğrencilerin gerisine düşmüş durumda, öğretmen eksikliği, laboratuvar yokluğu, sosyal ve sportif yönden eksiklikler, dünya ile ve yeni gelişmelerden kopukluğu görünce umudunu kaybediyor.
***
Peki hemen sormak lazım; bu kadar emek, bu kadar zaman kaybı, gençlerin hayatından çalınan zaman. Peki tersten düşünelim, bu çocuklar fen lisesi kazansa ne olacak, Anadolu lisesi kazansa ne olacak? Bu soruya ben yanıt vereyim. Fen liseleri ile başlayalım; yabancı dil bilmiyorlar, güya bilim adamı yetiştirecektik ama laboratuvar ve bu laboratuvarı kullanacak öğretmen yok. Uluslararası arenada herhangi bir buluşumuz veya patentimiz lise seviyesinde (fen ve teknoloji lisesi hariç) maalesef yok. Kısacası Türkiye’nin en zeki 5 bin öğrencisini üniversite sınavlarına hazırlayan en iyi dershane oldu fen liseleri. İkincisi Anadolu liseleri; yukarıda saydıklarım burada da yok, hatta bazılarında durum o kadar vahim ki çocuklar için hiçbir sosyal ortam bulunmuyor. Şimdi her mahallede hiçbir özelliği olmayan, yabancı dil öğretmeyen, öğretmeni diğer okullardan farksız, öğrenciye yeni bir şey katamayan liseler. Üçüncüsü, meslek liseleri bu halleriyle hiçbir katkısı yok memlekete ya bu liseleri kapatalım ya da bunları bulundukları bölgelerdeki ticaret sanayi odalarına devredelim. Ama lütfen bu şekilde devam etmeyelim. Kavram olarak meslek liseleri öğrencilerin temel eğitimden sonra yetenek ve ilgilerine göre yönlendirilmesidir. Bu yapılmıyorsa mesleki eğitim olmaz zaten.
Sözün özü, gençlerimizi o sınav senin bu sınav benim diye oyalarken üstelik bundan hiçbir kazancımız yokken, dünyanın gelişmiş ülkelerinde genç inovasyonu ve girişimciliği ülkelere katkı sunmaya devam ediyor. Sınavla bir yere ulaşamayacağımız kesin iken gelin bundan vazgeçelim. Gençlerimize üretecekleri, mutlu olacakları ve onları yeni dünyaya uyumlu yapabilecek sistemleri uygulayalım. Ya da uygulamayalım onları rahat bırakalım, gölge etmeyelim onlar zaten başarılı olacaklar. Yazıktır günahtır bu çocuklara ve de bu ülkenin geleceğine. Şimdi velilere söyleyeyim TEOG, puan falan bunları boşverin. Çocuğunuzu geleceğin insanı yapacak, özellikle de yabancı dil öğretecek liseleri bulun yoksa geçen zamanın ve yanlışların bedelini siz ödersiniz.