Eğitim ile ilgili sürekli yazıp çizen birisi olarak memleketin bir adım sonrasını düşünerek sürekli eleştirel yazılar yazmaya çalışıyorum. Çünkü biliyorum ki tren kaçtı kaçacak. Bir an önce bu treni yakalamamız lazım. Daha önce size bu satırlarda, STEM, endüstri 4.0, yazılım, kodlama, robotik kavramlarının eğitimdeki önemini yazmaya çalıştım. Ama bu kavramların hepsinin bacası girişimciliktir. Ülkemizde neden girişimci çıkmadığını birçok yerden okudum ve araştırdım. Sanırım bu konuya değinmek gerekiyor. Adana’da bir konferansımda 18 yaşında bir lise öğrencisine sordum, “üniversitede ne okumak istiyorsun?” Cevap, “Kamu yönetimi”. Tekrar sordum “Neden peki?” Genç adam bana, “Ankara’da tanıdık var bana iş bulur” dedi. İşte mesele bu korkuda gizli. Bu, “İş bulabilir miyim?” sorusunu tarihe gömmedikçe işimiz gerçekten çok zor.
***
Girişimcilik son yılların en moda kelimesi. “Girişimci kimdir?” sorusu ise hala ülkemizde tam da yanıtını bulamamış bir soru. Girişimci, öncelikle herhangi bir ekonomik sektörde sahip olduğu fikri gerçeğe dönüştürebilmiş ve bu konuda başarılı olabilmiş kişidir diyebiliriz. Bugün dünyanın en önde gelen girişimcileri neden Amerika’dan çıkıyor diye hiç düşündünüz mü? Şu anda dünyanın en büyük on şirketini Amerikan şirketleri oluşturuyor. Bu şirketlerin ilk dördü ise Apple, Microsoft, Google ve IBM. Bu teknoloji şirketlerinin kuruluş hikâyelerinin arkasında son derece büyük girişimcilik hikâyeleri yatıyor. Örneğin Apple dediğimizde Steve jobs’u, Microsoft dediğimizde Bill Gates’i artık tüm dünya tanıyor. Bugün Apple Teknoloji Şirketi’nin piyasa değeri 661 milyar dolar. Türkiye’deki ilk 500 şirketin toplam değeri ise sadece 31 milyar dolar. Peki girişimcilik hangi ortamda gelişir? Bu soruya net bir biçimde cevap vermek gerekir ise özgür düşüncenin ve özgür yatırım ortamının bulunduğu ülke de gelişir. Girişimciliğin gelişebilmesinin bir başka olmazsa olmazı ise eğitim sisteminizin dünyanın değişen koşullarına uygun bir biçimde yaratıcılığı teşvik etmesi gerekiyor. Bütün bu koşullar açısından değerlendirdiğimizde Türkiye, girişimci olmak için potansiyel girişimci adaylarına çok da bir şey sunmuyor. Bu ülkede çocuklarımıza “icat çıkarma” demiyor muyuz? Oysa bizim tam da icat çıkaracak gençlere ihtiyacımız var.
***
Bizden neden çıkmaz biliyor musunuz? Farklı olandan korkuyoruz, bize benzemeyeni sevmiyoruz, akıl yerine kurnazlığı seviyoruz, sabır yerine telaşlıyız, merak yerine biat seviyoruz, bilgi yerine kanaat kullanıyoruz, özgün yerine taklit etmeyi seviyoruz, kazan-kazan yerine kazan-kaybet seviyoruz, ödül yerine ceza istiyoruz. İşte bu yüzden bizden yenilikçi, girişimci çıkmaz.
Bütün bunları düzeltmek için; bilisel düşünmenin desteklenmesi, veriye dayalı ekonomi ve öncelikle eğitim sistemimizden tutun araştırma ve geliştirmeye ayırdığımız paya dek her şeyimizi gözden geçirmeliyiz. Gençlerimize ve çocuklarımıza onların yaratıcılığını teşvik edecek ortamları oluşturmamız gerekiyor. Her şeyden önce gençlerimize ve çocuklarımıza özgür düşünmeyi yasaklamaktan vazgeçmeliyiz. Özgürlükten korkan bir toplumda girişimci yetişmesi mümkün değil. Yukarıdaki sorunun cevabı evet Türkiye’den girişimci çıkar, yeter ki biz çocuklarımıza ve gençlerimize özgürce düşünmenin ve yaratıcı düşüncenin yolunu açalım ve onları buna inandıralım.