Eğitim kurumlarının misyonu ve görevi konusunda bir daha düşünmenizi tavsiye ediyorum. Çünkü azıcık düşündüğünüzde bile eğitim kurumlarının 20. yy başından bu yana dünyayı yöneten ülkelerin bu yönetme tarzını direkt etkilediğini göreceksiniz. Şöyle ki; İngilizlerin Hindistan, Hong Kong, Yeni Zelanda, Avustralya hatta Kanada’nın bir kısmını halen yönetebiliyor olmasının altında yatan şey top tüfek değil sadece eğitim kurumlarıdır. Gittiği her yerde ilk önce okul açma misyonu, İngilizlerin dünyanın süper güçlerinden biri olmasının altında yatan en önemli faktördür. Zira Amerikalıların da bu yolu takip ederek Türkiye’de 1900’lü yılların başında Merzifon’da dahi okul açmış olması, Fransızların Cezayir, Fas hatta Afrika’nın birçok yerinde okul açması, onun yarattığı etkiyle o bölgelerde halen Fransız etkisinin sürmesinin tek sebebi eğitimdir.
Ülkemiz bu konuda biraz şanssız çünkü eğitimle düyaya yayılma ve bu yayılmanın meyvelerini toplama konusunda maalesef 40 yıldır yaptığımız devlet eliyle değil başka ellere teslim ettiğimiz politika bizi çok olumsuz etkiledi. İşte FETÖ terör örgütünün Türk okulları kisvesi ile devletin de geçmişteki destekleriyle maalesef dünyaya yayılmasına ve bu devletin başına büyük bir bela olarak kalmasına yol açtı. Tabi iş bununla bitmiyor, biz 2 aydır olağanüstü bir temizlik işi yaparken ülke içinde çok başarılıyız ama ya dünyanın her yerine yayılmış bu çetenin bize verdiği zarar ne olacak? Her yerde anti-propaganda yöntemleri ile bize zarar vermekteler.
***
Eğitim kurumlarının misyonu çok önemli. Sizinle bir olay paylaşmak istiyorum; bundan tam 12 yıl önce Washington DC’de o zamanki başbakanımız şimdi ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bir eğitim kurumunun açılışını yapar. Açılışını yaptığı kurum yıllar içinde bir üniversiteye dönüşür. ABD yasalarına göre kurulan bir Türk üniversitesi olur. Bu üniversiteyi kuran girişimci bir şeye daha dikkat eder, ABD’de Türkiye adına çalışma yapan think thank kurumlarının çoğu yetersiz. Hemen bir think thank kurarak Türkiye’yi anlatmaya başlar. Zaman geçer Türkiye bu hain girişimle karşı karşıya kaldığında ABD’de bu malum örgütün kurduğu kuruluşlar anti-propagandaya başlayınca, bu üniversitenin Türkiye devleti için kurduğu kuruluş harekete geçer ve ülke için çalışır. İşte bu kuruluşun adı GPI- Global Policy Instutute. Bu kuruluş geçen cuma günü New York’ta Harvard Clup’da öyle bir etkinlik yaptı ki herkes ülkemizin yaşadığı o korkunç 15 Temmuz darbe girişimini dinledi. Organizasyonun yöneticisi eski başbakanlarımızdan Mesut Yılmaz, konuşmacılar Türkiye ve Atatürk dostu Princeton Üniversitesi’nden Prof. Dr. Heath Lowry, ABD Dışişleri Bakanı eski yardımcısı, ABD ve Türkiye’den akademisyenlerdi. Salon doldu, ABD ve Avrupa’dan konuklar ve herkese bu darbe girişimi anlatıldı. Hafta sonu bütün haberlerde Türkiye ve yurtdışındaki bu etkinlik anlatıldı.
***
Peki, bu üniversite ve kurucusu kim? Üniversite Washington DC’de kurulu olan BAU International University, kurucusu hayatını memlektine ve eğitime adamış Enver Yücel. Öncelikle kendisini kutluyorum. Ama sadece şunu düşünmenizi istiyorum; Enver Yücel dişiyle tırnağıyla, iğneyle kuyu kazarak memleketini dünyanın birçok yerinde temsil ediyor. Hem de Türkiye aşkıyla... Kendisine destek olan oldu, olmayan oldu ama bugün geldiğimiz noktada bir eğitim kurumunun neler yapabileceğini New York’ta gösterdi bize. Ülkeler eğitim seviyeleri, eğitilmiş insan gücü ve eğitim kurumlarının gücüyle büyüktür.
İşte büyüyebilmemizin tek yolu eğitimdir. Eğitim sistemimizi, eğitim kurumlarımızı ve en önemlisi eğitim sevdalılarımızı el üstünde tutup sürekli geliştirmeliyiz. İşte o zaman Türkiye süper güç olacaktır. Tekrar emeği geçenleri kutluyorum; elinize, aklınıza, emeğinize sağlık.