Eğitim alanında o kadar çok yazacak ve konuşulacak konu var ki bunlar hayati önemde ama malum memlekette eğitim maalesef en son gündem olabiliyor. Geçtiğimiz günlerde bir grup iş adamıyla bir araya gelme şansı buldum. Kendileriyle yaptığımız bir sohbeti aktarmak istiyorum. Konuşmamız sürekli dönüp dolaşıp “Neden nitelikli insan yetişmiyor?” konusuna geldi. Bütün iş adamlarının katma değeri yüksek teknoloji üretmekten başka çaremiz kalmadı demesi idi. Bunları konuşurken konu iş dünyasının eğitime katkısı, iş adamları olarak onların eğitime yaptıkları katkılara da geldi. Hepsi yaptırdıkları okullardan ve dersliklerden bahsederken çok gururluydular. Bu bütün konuşmalardan anladım ki ülkemizde iş adamları eğitime destek dediğimizde bina yaptırmayı anlıyor. Peki, bu doğru mu? Eğitime katkı sunmak son derece insani ve takdir edilmesi gereken bir durum ama bu çağda kaynakların kullanım ve etkisi konuşulması gereken önemli bir konudur.
Türkiye’de eğitimde “bağış” “işadamlarının başarılı öğrenciye destek” gibi alanlarda olmadığını, hatta gelişmiş ülkelerde çok yoğun olan bu kavramların Türkiye’de pek olmadığını görüyoruz. Eğitimde en sonuç alıcı ve değerli katkı nedir? Sorusuna bizden önce her zamanki gibi cevap veren ülkeler çıkmış; demişler ki “Biz ülkedeki zeki öğrencileri bulsak hepimiz bir ya da birkaç öğrenciyi yeteneklerine ve gelişeceği alanda sonuna kadar destekleyip en iyi eğitimi versek daha faydalı bir iş yapmış olmaz mıyız?” Harika bir bakış açısı, tam hedefini bulan bir anlayış ve hak edene tam destek. Bu anlayışla gelişmiş ülkelerde binlerce beyin destekleniyor ve ülkelerini geleceğe taşıyorlar. Peki Türkiye’de neden bunu yapamıyoruz diye karamsarlığa düştüğüm bir anda çok güzel bir haber aldım.
***
Aydınlı işadamı Mehmet Özdemir 5 yıl boyunca her sene 250 bin TL olmak üzere toplamda 1 milyon 250 bin TL’yi 2006 yılında kurulan ve her yıl 24 süper beyine tam burslu eğitim sağlayan, Türkiye’nin geleceğini yetiştiren okullardan Bahçeşehir Fen ve Teknoloji Lisesi’ne bağışlamış. Kendisini arayıp kutladım ve canı gönülden teşekkür ettim. Dedi ki: “Bu okulun çocukları geçen yıl ABD’de robot yarışmasında şampiyon olduklarında gazetede haberlerini gördüm. Çocukların gözlerindeki ışıltı bana umut verdi. Hemen okulu kuran Enver Yücel’e ulaştım ve ben ne yapabilirim diye sordum. O da ‘Direkt öğrencilere destek olun. Öğrenci okutun’ dedi. Ben de her yıl ihtiyacı olan ve çok başarılı 2 öğrenciyi bu okulda okuması karşılığında bütün eğitim masraflarını karşılamaya karar verdim. Genç yaşta kaybettiğim kardeşim Bayram Gökdemir için bir öğrenci ile rahmetli babam Osman Gökdemir için bir öğrencinin tam burslu olarak Fen ve Teknoloji Lisesi’nde okumalarını sağlayacağım. Bu çocuklarımız geleceğin dünya çapındaki bilim insanları olacaklar, buna canı gönülden inanıyorum” dedi. Çok gurur verici ve gerçekten insana büyük bir heyecan veren bakış açısı. Keşke Mehmet Bey gibi işadamlarının sayısı binlerce ulaşsa ve bu ülkede her yıl binlerce zeki çocuğumuzun elinden tutup dünyanın en iyi liselerinde, üniversitelerinde eğitim aldırıp memlekete hediye etse.
Buradan iş adamlarımıza seslenmek istiyorum. Bu ülkenin yetenekli ve yaratıcı beyinlere ihtiyacı var. Boş boş binalar yapıp sisteme boş bir bina daha ekleyeceğinize bir çocuk seçip onu bu ülke için, geleceğimiz için destekleyin en güzel okullarda okutun. işte o zaman eğitime katkı yapmış olursunuz. İşte o zaman her yıl bu ülkeye en az bin beyin kazandırırız ki bu ülke dünyada lider olur. Son söz okullarımız ve okul girişimcilerimize; sınavda kaçıncı olduğunuzla değil bu ülkeye ne kazandırdığınızla öne çıkın.