Necati Tonga'nın 'ne okuyacağız, yeni nesillere ne okutacağız?' kitabı rafta

Taner Ay

Necati Tonga’nın yayıma hazırladığı ‘Ne Okuyacağız, Yeni Nesillere Ne Okutacağız?’ kitabı Çolpan Kitap’tan çıktı. Kitabın birinci kısmındaki ‘Ne Okuyacağız?’ başlığını taşıyan anket 1930’da Vakit, ‘Yeni Nesillere Ne Okutacağız?’ başlıklı ikinci kısımdaki anket ise 1932’de Son Posta gazetesinde çıkmış. İlkinde Şukûfe Nihal’in “Mazide bıraktık diye hasretini çekeceğimiz tek bir eser yoktur” ve Suat Derviş Hanım’ın “Mazi tanınmadan istikbale gidilemez” şeklindeki fikirlerini ilginç bulacaksınız.

Necati Tonga’nın yayıma hazırladığı ‘Ne Okuyacağız, Yeni Nesillere Ne Okutacağız?’ kitabı Çolpan Kitap tarafından okura sunuldu. Kitabın çok önemli bir derleme olduğu muhakkaktır. Necati’nin “Harf İnkılâbı yüzünden okur yazar sayısı azaldı” şeklindeki görüşüne pek katılmıyorum, çünkü inkılâb öncesinde okur yazarlık oranı sadece yüzde 8.16’ydı, bunun da yüzde 5 kadarı eski harfleri okuyup yazan Müslüman nüfustandı, geri kalanıysa ekalliyettendi. Harf İnkılâbı’ndan sonraysa, Necdet Sakaoğlu’nun ‘Osmanlı’dan Günümüze Eğitim Tarihi’ isimli eserindeki verilere nazaran, 1935 yılında okur yazarlık oranı yüzde 37’ye, 1940 yılındaysa yüzde 43’e çıkmıştır. Harf İnkılâbı’nda elbette asıl sıkıntıyı avâm değil, münevver tabaka çekmiştir, pek çok muharrir yazamamıştır, bu yüzden de dört yıl içinde toplamda ancak 944 kitap basılabilmiştir. Bana sorarsanız, Harf İnkılâbı bu kadar ‘sert’ olmayabilirdi derim, hem yeni harflerle hem de eski harflerle eğitim sürdürülebilirmiş.

Kitap iki kısım, birinci kısım ‘Ne Okuyacağız?’ başlığını taşıyan bir ankettir ve 1930 yılında Vakit gazetesinde yayınlanmıştı. İkinci kısımsa, ‘Yeni Nesillere Ne Okutacağız?’ başlıklı başka bir ankettir ve 1932 yılında Son Posta gazetesinde yayınlanıyor. İlk ankete Sabiha Zekeriya Hanım’ın “Halkın okuma zevki yok”, Şukûfe Nihal’in “Mazide bıraktık diye hasretini çekeceğimiz tek bir eser yoktur” ve Suat Derviş Hanım’ın “Mazi tanınmadan istikbale gidilemez” şeklindeki fikirlerini sizler de ilginç bulacaksınız, dönemin kadın muharrirleri kesinlikle erkeklerden daha dişlilermiş.

İkinci ankette Nebizâde Hamdi Bey, Hasan Âli Bey ve Kitapçı Halid Bey, bana göre, diğerlerinden başka bir hakikata parmak basıyorlar. Bilhassa, “Harf inkılâbı olmasaydı lisân inkılâbı zâten eski kitapları müzelik yapacaktı” diyen, Kitapçı Halid Bey’in yanıtlarına dikkatlerinizi çekerim. Nurullah Ataç yine aykırılık yapmış, “Mekteplerimizi Avrupalılaştırmak, Yunanca ve Latince derslerini bütün liselerde mecbûri kılmak gerekir” diyor. Avrupalılaştırmayı geçtim de, seçimlik Eski Yunanca ve Latince derslerine hiçbir itirazım olmazmış, ancak Kâzım Nâmi Bey, orta ve lisede altı yıl boyunca Fransızca, İngilizce ve Almanca okuyanların dahi yüzde doksan dokuzunun bir şey öğrenmeden mezûn olduklarını söylüyor. Ardından da, “Böyle lisân okutulacağına hiç okutulmasın daha iyi, hiç olmazsa gençler sürmenajdan korunmuş olurlar!” diyerek son noktayı koyuyor. Kitabı yayıma hazırlayan Necati Tonga’yı kutlarım, büyük iş yapmış, çok faydalandım. Ben gazete arşivlerine sık sık girmeme rağmen, bugüne kadar Vakit ve Son Posta gazetelerinin anketlerini nasıl ıskalamışım, kendime kızıyorum.

FETİH SONRASI İSTANBUL’DA YAŞANAN DEĞİŞİMLER

‘Timaş Yayınları’ndan ‘Sultanlar ve İmparatorlar’ ismiyle yayımlanan anonim Bizans kroniğinin aslında bir başlığı yoktu, Marios Phillipides kroniğe ‘Emperors, Patriarchs and Sultans of Constantinople’ başlığını atınca, sonrasında herkesin ona uyduğu biliniyor. Bu kronik 1373 ile 1551 arasını anlatıyor, ancak iş fetihe gelince kroniği kim veya kimler kaleme aldıysa, ‘kilise ağzında coşuyor’, bu yüzden de anonim metin Selânikli Damaskenos’un ve Manuel Malaxos’un metinlerinin tekrârı gibi sayılıyor. Bu kroniğin benim açımdan asıl önemi, fetihten sonra şehrin demografik yapısındaki değişimlere fener tutmasıdır. Kuşatmada şehir halkının büyük kısmı ölünce, kronik, Fatih Sultan Mehmed’in, onların yerine ilk olarak, Medeia, Masembria, Selybria, Herakleia, Orestias ve Panidos yerleşimlerinin halklarını İstanbul’a getirip yerleştirdiğini yazıyor. Fetihten sonrasındaki şehrin ilk nüfusunun, sağ kalan Bizanslılarla birikte bunlarla teşekkül ettiği kronik sayesinde kesinleşiyor. Fatih Sultan Mehmed’in Trabzon halkını üç kısma ayırıp da, bir kısmını İstanbul’da iskan etmesi daha sonradır, peşinden de, fetihten on yedi yıl kadar geçince, kroniğe nazaran Eğriboz’un sadece kadınlarını ve çocuklarını şehre getirmiştir. Her Bizans kroniği gibi bu kronik de Fatih Sultan Mehmed için hoş ifâdeler kullanmıyor, bizim onlara hiç takılmadan, satırlar arasından ham hakikatı çıkarmamız önemlidir. Bu kronik için Timaş Yayınları’nı ve Hüseyin Uçar’ı kutluyorum. Bununla birlikte kroniklerin aynı cilt içinde iki kısım olarak basılmasından yanayım, birinci kısımda çeviri metin olurken, ikinci kısımda da orijinal metnin tıpkı basımının yapılmasının daha sıhhatli olacağı kanısındayım. Şâyet ‘Sultanlar ve İmparatorlar’ın sonraki baskıları belirttiğim şekilde yapılırsa, sadece münevverler açısından değil, tarih öğrencileri için de emsâlsiz bir kaynak olacaktır.

HAKİKİ TARZAN’I KEŞFEDİN

Son yılların en iyi yayınevlerinden biri Fihrist Kitap, müthiş kitaplar basıyor. Edgar Rice Burroughs’tan altı kitaplık ‘Tarzan’ dizisiniyse, mutlaka edinin. Benim kuşağım önce Doğan Kardeş dergisinden çizgi roman Tarzan serüvenlerini okumuş, peşinden de Hollywood’un Edgar Rice Burroughs’tan uyarladığı ‘Tarzan Maymun Adam’, ‘Tarzan ve Karısı”, ‘Tarzan ve Oğlu’ ve ‘Tarzan New York’ta’ filmlerini tek kanal siyah beyaz televizyonlardan izlemiştik, Milliyet Yayınları’nın ‘Çocuk Kitapları’ dizisinden kısalta kısalta mahvettiği ‘Tarzan, Maymun Adam’ı da unutmayalım. Fihrist Kitap şimdi ‘Maymunların Tarzan’ı’, ‘Tarzan’ın Dönüşü’, ‘Tarzan’ın Canavarları’, ‘Tarzan’ın Oğlu’, ‘Tarzan ve Opar’ın Mücevherleri’ ve ‘Tarzan’ın Orman Öyküleri’ ciltleriyle büyük bir iş yapıyor. İlk iki serüveni Eray Karakoç, diğerleriniyse Sena Hafize Erkan çevirmiş. Çevirmenleri de Fihrist Kitap’ı da bu tercih için alkışlıyorum, çünkü hakiki Tarzan’ı Edgar Rice Burroughs’tan keşfedeceksiniz...

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (6)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.