Yine başörtüsü

Taha Akyol

Türkiye’de başörtüsü yasağı utancı tamamen sona ermiş, mesele çözülmüştü. CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “yasal güvence” girişimiyle, tartışma yeniden alevlendi. Ekonomik kriz, dış politikadaki yalnızlaşma, ‘sansür yasası’ bir tarafa, başörtüsü yine siyasi kavga konusu.

Bu açıdan Kılıçdaroğlu eleştirilebilir fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP’yi hâlâ başörtüsü düşmanı gibi göstermesi onu böyle bir girişime yöneltti.

Meseleye iki açıdan bakabiliriz; biri Erdoğan’ın başörtüsü konusunu tekeline alarak muhalefeti başörtüsü düşmanı gibi gösterme siyaseti… Öbürü, CHP’nin Jakoben geçmişi ve Kılıçdaroğlu’nun partisini geniş kitlelere açma siyaseti…

ERDOĞAN’IN TAVRI

Başörtüsü yasağı ağır bir insan hakları ihlali olduğu gibi, başörtülü kadının okuması, çalışması, sosyalleşmesi önüne konulmuş akılsızca bir engeldi. Bu yasağın kalkmasında AK Parti elbette baş aktör oldu fakat Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP de katkıda bulundu.

Nihayet sorun çözüldü, toplumdaki kutuplaşma faktörlerinden biri ortadan kalktı diye sevinmek gerekmez miydi?

Fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan başörtüsü gerilimini sürekli diri tuttu. “Camilerimizi yaktılar… camide bira içtiler…” söyleminin bir parçası eski başörtüsü yasağıdır.

Başörtülü kadınların CHP’ye katılmasına Erdoğan’ın son tepkisi:

“CHP ne yapıyor? Sembolik olarak her zamanki yaptığı gibi istismar. Birkaç tane başörtülüyü nereden buluyorsa buluyor, yakasına bir rozet takıyor. 'Bak işte biz sizden yanayız, sizinle beraberiz.' Buradan o kardeşlerime de sesleniyorum. Gelmeyin bu oyuna. Sizin bu oyuna gelişiniz bilesiniz ki bu işi bu ülkede hakkıyla yapanlara da saygısızlık olur."

Erdoğan, başörtülü kadınların CHP’ye gitmemesi, Ak Parti’ye sadık kalması gerektiğini düşünüyor. Demokraside hür seçmenin kimseye sadakat yükümlülüğü yoktur. Erdoğan’ınki ilke tavrı değil, oy kaygısıdır.

CHP’NİN DEĞİŞİMİ

Erdoğan CHP’nin başörtüsü yasağını hararetle savunduğuna dair belgesel de gösterdi; hepsi doğrudur. İşte Kılıçdaroğlu tam da partisini o dar kalıplardan çıkarıp geniş kitlelere açmaya çalışıyor.

CHP’li bazı eski isimlerin “karşı devrim, laikliğin içinin boşaltılması, laiklikten ödün” gibi sözlerle Kılıçdaroğlu’na karşı çıkması eski otokratik mirasın küçülmüş bir tezahürüdür.

İsmet Paşa’nın CHP programından “Kemalizm” ve “kuvvetler birliği” kavramlarını çıkarması ilk açılım örneğiydi.

Siyasi tarihimizin büyük beyinlerinden CHP’li merhum Turan Güneş, 1961’de yazdığı “CHP halktan nasıl uzaklaştı?” başlıklı makalesinde şu tespiti yapmıştı: “Partinin halkla ilişkisi oldukça kesilmiş ve halkın gözünde bir çeşit ‘devlet aristokrasisi’ izlenimini bırakır duruma gelmiştir.”

Prof. Güneş, DP’nin ise buna karşı “kitlelerin isyanı” ile iktidara geldiğini, olaya “ilericilik, gericilik” diye dar açıdan bakmanın yanıltıcı olduğunu yazmıştır. (Turan Güneş, Türk Demokrasisinin Analizi, derleyen Hurşit Güneş, 2009, s. 33, 39)

Bu yeni perspektif Ecevit liderliğinde “Ortanın Solu” hareketini doğuracak, CHP ancak bu değişimle 1977 seçimlerinde yüzde 40’ı görebilecekti. Merhum Ecevit’in “Atatürk ve Devrimcilik” kitabı da Tek Parti ideolojisine karşı bir özeleştiriydi.

Sonra, CHP’nin 28 Şubat’a destek vermesi, özgürlüklere karşı Anayasa Mahkemesi’ne gitmesi eski “devlet aristokrasisi” damarının yeterince aşılamadığının göstergesiydi. Bugün CHP’nin yasakçılığa devam etmesinde Erdoğan’la eski laikçiler aynı görüşte!

GELİŞMİŞ ÜLKE SİYASETİ

Günümüzde CHP’deki pozitif değişime Kılıçdaroğlu liderlik ediyor. Yeni de değil. Kendisiyle on üç sene önce CNN Türk’te yaptığım mülakatta da söylemişti bunu. (6 Mart 2009)

Genel Başkan olunca “biz de hata yaptık” açıklamalarıyla, “helalleşme” politikasıyla bunu geliştirdi.

Bakın gelişmiş ülkelere, partiler bizdeki gibi kavga ediyor mu? Bizde de siyasetin değerler ve kimlikler çatışmasından özgürlükler yoluyla kurtulması, Türkiye’yi “gelişmiş ülkeler” seviyesine çıkaracak eğitim, üniversite, bilim, ekonomi, diplomasi vb. politikalara odaklanması lazım. Bu açıdan Kılıçdaroğlu’nun açılımı doğru olduğu gibi Altılı Masa da bir umuttur.

Keşke Ak Parti de kutuplaşma yerine, ilk on yılındaki gibi sakin, kapsayıcı, rasyonel politikalara yönelse.

Maalesef ufukta gözüken, çok öfkeli seçim kavgalarıdır.

İktidarın anayasa değişikliği teklifini, metin ortaya çıktığında tahlil edeceğim.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (125)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.