Türkiye’de hakimler var!

Taha Akyol

Cemal Kaşıkçı dosyasının Adalet Bakanlığının kararıyla Suudi Arabistan’a devrilmesi adalet tarihimize düşen lekelerden biridir. Siyaset yine hukuka galabe çalmıştır.

Evet bakanlığın kararı “kanuna uygun”dur, fakat kanun dosyanın devrilmesini emretmiyor, “devredilebilir” diyordu, bakanlık hukuku üstün tutabilirdi, tutmadı.

Siyaset, dün Arap ülkelerine “topunuz bir Türkiye etmezsiniz” diye meydan okuyordu. (14 Ekim 2019)

Merkez Bankamızdaki 128 milyar dolar henüz erimemişti…

Şimdi öyle mi? Boşalan rezervlerin yerine swaplarla dolar koymak lazım. BAE’den başlayarak Petrol emirleriyle, krallarıyla iyi ilişkiler kuruyoruz…

İsrail bile artık “başka” oldu iktidarın gözünde.

Feda olsun Kaşıkçı dosyası…

O meydan okumalar yanlıştı… Bu aşağıdan alışlar da yanlış.

DOSYA KATİLLERE TESLİM

Türkiye’de yargının hali malum. CB Yardımcısı Sayın Fuat Oktay’ın “yargıya güven yüzde 20 değil, yüzde 38” diye övündüğü bir ülke! (21 Temmuz 2019)

Evet, ama her şeye rağmen, Türkiye’de hakimler var.

Cemal Kaşıkçı dosyasının Suudi’lere devredilmesine karşı “muhalefet şerhi” yazan İstanbul 12 Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Nimet Demir, hukuk fakültelerinde okutulması gereken yüksek akademik değerdeki uzun gerekçesinde şöyle diyor:

“Davanın devri her şeyden önce adaletin tahakkuku amacıyla oluşturulan 6706 Sayılı Kanun’a haksızlık teşkil edecektir. Bu çerçeveden baktığımızda, söz konusu davanın devri, sanıklar açısından ‘kendi davalarının yargıcı olmak’ sonucunu doğuracaktır…”

Evet cinayetin azmettiricileri olan Suudi egemenleri ,şimdi davanın yargıcı olarak karar verecekler!

Halbuki evrensel hukukun kadim ilkesi: “Kimse kendi davasının yargıcı olamaz.” (Nemo judex in causa sua).

SUUD ADALETİ!

Anadolu Ajansı’nın haberine göre, merhum Cemal Kaşıkçı’nın oğlu Salah, aile adına, babalarının katillerini affetti, bunu “Allah rızası için yaptıklarını” açıkladı! Kuran-ı Kerim’den de affı öven bir ayet okudu! Kral Salman aileye başsağlığı diledi. Salah’ın çok endişeli olduğu görülüyordu. (22 Mayıs 2020)

Bu durumda fıkıhta “kısas” düşer, uygulanmaz. Böylece katiller, Suudi hukukunda idamdan kurtuldular.

Kaşıkçı ailesine milyar dolarlık lüks evler ve binlerce dolarlık maaşlar da bağlandı. (AFP, 22 May 2020)

İdam cezası düştükten sonra “tâzir” denilen ceza uygulamasıyla, Riyad Mahkemesi’nde 5 kişi 20’şer yıl, 3 kişi ise 7 ile 10 yıl arasında hapis cezasına çarptırıldı. (7 Eylül 2020)

Lüks villalarında hapis yatıyorlar! Bir süre sonra da “veliyy’ül emr” affı çıkacaktır eminim.

Kaşıkçı’yı vahşice öldürecek infaz timini örgütleyip Türkiye’ye gönderen İstihbarat Örgütü Başkan Yardımcısı El Asiri, Riyad Ceza Mahkemesi’nde “öldürün demedim, yakalayıp getirin dedim” diye konuşmuş ve beraat ettirilmiştir!

Emri kimden aldığı, amirlerine haber verip vermediği sorulmamıştı! Sorulamazdı tabii…

Değerli yargıç Nimet Demir’e göre, Asiri en azından “kastın aşılması suretiyle adam öldürme” suçundan mahkum edilmeliydi; 16 yıla kadar hapistir cezası.

İşte Kaşıkçı dosyasını bu ellere devrediyoruz!

HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ?

Adli İşbirliği Kanunu’na göre, bir devlette “ölüm cezası veya insan onuru ile bağdaşmayan bir ceza gerektiren suçlara ilişkin olması” halinde o devletle ‘adli işbirliği’ yapılamaz! (Md.11/d)

Bizim Anayasa Mahkemesi, İran’ın “iade” taleplerini bu gerekçeyle defalarca reddetmiştir. Bakanlık dosya devrinde de bu hassasiyeti göstermeliydi.

Sayın Yargıç Nimet Demir şöyle yazıyor:

“Olayımızda davanın naklinde, nakledilen ülkenin yargısının, nakleden ülkenin yargısından daha iyi olması gerekir şartı tahakkuk etmediğinden, davanın nakli kararı bu haliyle de yanlış olmuştur.”

Siyaset yargıyı ne duruma düşürebiliyor, görüyor musunuz?

Dahası, Yunan Yargıtay’ı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitinglerde “idam cezasının getirilmesi”nden söz etmesini gerekçe yaparak, 15 Temmuz darbe girişiminin rütbeli sanıklarının Türkiye’ye iadesini reddetmiştir! (BK. İzzet Özgenç, Suç Örgütü, s. 82-83)

Artık görülmelidir; Hukuk siyasetten üstün olmalıdır. Ülkenin ekonomisi de itibarı da hukukun üstünlüğüne bağlıdır.

Son sözü değerli yargıç Nimet Demir’e bırakıyorum: “Bu tarz devir kararları ile uluslararası alanda insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerine göre teamül oluşturma fırsatı da heba edildi.”

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (127)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.