Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıkladığı “Türkiye Yüzyılı”, seçimler için hazırlanmış bir metindir. Miting havasındaki toplantı da bunun ‘görsel’i olarak düzenlenmiş.
Erdoğan tarafından şu veya bu şekilde olumsuz tavırlara maruz kalan gazetecilerin ve ağır sözlerle aşağılanmış muhalefet partilerinin davet edilmesi, son yıllardaki dar ideolojik ekibin dışından bir elin, tanıtım uzmanı akademisyen Ertan Aydın’ın rolünü yansıtıyor.
Seçim propagandasının neye odaklanacağı da belli: Birincisi, eldeki ideolojik tabanı pekiştirmek; başörtüsü için anayasa değişikliği bunun bir örneği… İkincisi, Erdoğan’ı geçmişte yüzde 50’ye çıkaran ama artık kaybettiği merkez seçmeni ve aydınları yeniden kazabilmek; metinde iğreti duran “daha fazla özgürlük” gibi sözler…
2023 HEDEFLERİ
Erdoğan’ın 2011 seçim bildirisinde açıkladığı “2023 Hedefleri”ni hatırlamamak mümkün mü? Teknik olarak daha iyi çalışılmış bir metindi.
Erdoğan ekonomi politikasında üç temel ilkeyi vurguluyordu: “Mali disiplin… fiyat istikrarı… Merkez Bankası’nın operasyonel bağımsızlığı…” (s. 36)
Doğruydu, 2001 reformlarından devralınan bu ilkelerle ve AB sürecinin de katkısıyla Türkiye yılda ortalama % 6.7 büyümüş, kişi başı gelir 12 bin dolara çıkmıştı. Biraz abartılı da olsa 2023 yılında kişi başına gelirin 25 bin dolara, ihracatın 500 milyar dolara çıkması o zaman tasavvur edilebiliyordu.
Fakat ciddi bir eksiği vardı; yol haritası yoktu. Kurumlardan eğitime, dış politikaya nasıl bir yapı oluşturarak bu hedeflere ulaşılacaktı? Genel söylemler vardı, somut programlar yoktu.
Özellikle CB sisteminde ne “mali disiplin” ne “fiyat istikrarı” ne de “kurumların fonksiyonel bağımsızlığı” kaldı, 12 bin dolardan 9 bin dolara düştük!
YOL HARİTASI
Hedef koymak kolay, seçimler için de elverişli... “2023 Hedefleri”ni iktidar yaklaşık on yıl propagandada kullandı ama bu hedefleri gerçekleştirecek kurumlar mesela Merkez Bankası bağımsızlığını kabetti, eğitimde kalite düştü.
25 bin dolar gelire ulaşmak için teknoloji kullanan, yüksek becerili, iyi eğitimli işgücü lazım. Ama WEF’e göre, ekonomik gelişmeyi zorlaştıran 16 sorun arasında işgücünün eğitim yetersizliği bizde % 11.5 ile üçüncü sırada yer alırken, Çin’de % 5.2 ile 10. sırada kalmaktadır.
İran bilimsel yayınlarda son on yılda bizi geçti...
Nasıl “10 Büyük Ekonomi”ye girecektik? Gelirimiz nasıl 25 bin dolara çıkacaktı?
Görülüyor ki, hedef koymaktan ziyade kaynak yaratacak ve kaynakları rasyonel kullanarak hedefe götürecek yol haritası çok daha önemlidir. “Türkiye Yüzyılı” adlı metinde de bu yok.
Bu alanlardaki yetersizlikler ve yanlışlar, bizi 9 bin dolara düşürdü.
Adım başına üniversite açmak yerine, ekonominin işgücü ihtiyacına göre eğitim verilmeliydi, değil mi?..
DEĞİŞEN POLİTİKALAR
Bunlar gözetilmedi, seçim odaklı politikalar izlendi. Halbuki Hedefler’e ulaşmak için eğitim, kurumlar, yargı bağımsızlığı, bağımsız denetim gibi alanlarda ciddi reformlar lazımdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaklaşık iki yıl önce şöyle diyordu:
“Ekonomi ve hukuk alanındaki reform gündemimizle ilgili yoğun bir hazırlık dönemini geride bıraktık. Yakında bu reformları kamuoyu ile paylaşacağız...” (15 Ocak 2021)
Naci Ağbal Merkez Bankası Başkanı, Lütfi Elvan Hazine ve Maliye Bakanı’ydı. Erdoğan “faiz acı ilaçtır, uygulayacağız” diyordu.
Ne oldu?.. Dört ayda bırakıldı, “epistemolojik kopuş”a geçildi!
Nasıl güven yaratılacak?
CEVAPSIZ SORULAR
Erdoğan da defalarca söyledi; ekonomide en büyük ihtiyacımız sermayedir, kaynaktır. “Türkiye Yüzyılı” bu konuda ne diyor? Nasıl kaynak temin edilecek? Yüzde 9-10 dolar faiziyle borçlanmaya devam ederek mi?!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hakimlerin kararlarından dolayı sürülmelerini önlemek için “hakimlere coğrafi teminat getireceklerini” söylemişti. (3o Mayıs 2019)
Yargı bağımsızlığı yönünde önemli bir adım olurdu fakat üç buçuk yıl doluyor, yapılmadı. “Türkiye Yüzyılı”nda da tek kelime yok.
Listeyi uzatmıyorum.
Erdoğan, “Türkiye Yüzyılı” adlı belgede, CB sisteminde Bahçeli’nin dile getirdiği açık sorunları bile görmezlikten geliyor, ekonomiyi küçülten ‘heterodoks’ politikalarda ısrar ediyor…
İlk on yılda rasyonel politikalara destek vererek iktidarı yüzde 50’ye ulaştırmış merkez seçmeni ve aydınları tekrar kazanması hiç de kolay gözükmüyor.