“Tayyip Bey’e oy vermek sevap” mı?

Taha Akyol

İktidar partisinin Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, İstanbul seçimlerinde ‘hiçbir şey olmadıysa bir şey oldu’ vecizesiyle hafızalardadır. Son açıklaması şöyle:

Recep Tayyip Erdoğan’ı başımızda tutmak en büyük iştir. Oylarımızla Tayyip Bey'e destek verdiğimiz için hanelerimize sevap yazılmaya devam ediyor.”

Erdoğan’ı ve partisini desteklemeyi dini vecibe gibi gösteren başka sözler, yazılar da vardır. Hayrettin Karaman’ın yazıları da böyledir.

Halbuki Erdoğan’ın kendisi, Amerika’da Sun Valley Konferansı’nda şöyle demişti:

Din üzerinden siyaset yapmak, dini ideolojik bir araç haline getirmek, dini düşünceyi dogmalaştırmak ve din adına dışlayıcı siyaset yürütmek hem toplumsal barışa hem de siyasi çoğulculuğa zarar vermektir. Belki de en kötüsü, dini amacından saptırmak anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bu tutum, bana göre dine, demokrasiye ve insanlığa karşı ‘suikast’ düzenlemekten farksızdır.” (7 Temmuz 2005)

SIKINTILAR ARTTIKÇA

AK Parti lideri Erdoğan, iktidarının ilk on yılında demokrasi ve AB sürecinde politika izlemiş ve ülkeyi geliştirmede başarılı olmuştu. Fakat 2011’den sonraki özgüven patlaması ve Arap Baharı’nın yarattığı heyecanlarla yoğun dini vurgular yaptığı farklı bir kulvara yöneldi. Kendi ifadesiyle “yüz yıllık mahkûmiyet sona eriyor”du. (30 Eylül 2012)

Erdoğan’ın “Şam’da Emevi camiinde namaz kılma” söylemi de ö denemdedir. (9 Eylül 2012)

Fakat öyle olmadı, Arap Baharı maalesef hüsranla sonuçlandı. Ak Parti iktidarının o heyecanla izlediği politikalar Mısır’ı Yunanistan’ın yanına itti, Doğu Akdeniz’de yalnız kaldık…

Kişi başına gelirimiz 12 bin dolara çıkmışken, yanlış politikalar yüzünden 8.000 bine düştü…

İktidarın bu ikinci on yılında sıkıntılar attıkça Erdoğan’ın hem “dış güçler, iç ajanlar” söylemi, hem din vurgulu söylemi daha da yoğunlaştı. “Krizin anahtarı İslam iktisadıdır” sözü tipik bir örnektir. (14 Haziran 2020).

Ali İhsan Yavuz’un sözleri, bu açıdan Müslümanların tarihinin özeti gibidir: İktidarları desteklemenin dini görev gibi gösterilmesi!..

İSLAM TARİHİNDEN DERSLER

Sahabe ilk halifeleri özgürce eleştirirdi, fakat…

Bir grup ilahiyatçı akademisyenin kaleme aldığı “Tarihte Müslümanlar” (OTTO yayınları) adlı 8 ciltlik eserde “dinin algılanması ve yorumunun iktidarın menfaati doğrultusunda araçsallaştırılması” ele alınıyor, şu tespit yapılıyor:

Muaviye’den itibaren kendi iktidarını meşru göstermek için dinî argümanları kullanmaktan… aksi düşünceleri susturmaktan, gerektiğinde öldürmekten çekinmediler…

Cevdet Paşa’nın da “Muaviye’nin yanında hukukçular ağzını açamazlardı” diye yazdığını hatırlamak gerekir.

İktidara itaat dini bir görevmiş gibi kutsandı. İbn Teymiye “Şer’i Siyaset” adlı kitabında “zalim bir sultanın idaresinde geçirilen altmış yıl, sultansız geçirilen bir geceye göre [maslahata] daha uygundur” diye yazdı. (Timaş Yayınları, sf. 206)

Bizde “ulu’l-emre itaat”in tarihte istibdatlar tarafından nasıl istismar edildiği konusunda İhsan Süreyya Sırma’nın “Müslümanların Tarihi” adlı kitabına bakabilirsiniz. (Cilt 4, s. 23)

Bu, din değildir; Orta Çağ’dır. Nitekim Katolik doktrininde, Ortodoks Bizans’ta, Çin’de, Avrupa’nın seküler mutlak krallıklarında da böyleydi…

Ama bizde din sanılması yüzden fıkıhta devlet gücünün sınırlanması, kuvvetler ayırılığı, devlet karşısında bireysel hak ve hürriyetler, iktidarın eleştirilmesi ve denetlenmesi gibi kamu ve anayasa hukuku düşünceleri gelişmedi.

MODERN DEMOKRASİ

İlahiyatçı Halis Demir’in Halifeler dönemini konu alan “Devlet Gücünün Sınırlandırılması” adlı akademik eseri modern anayasa hukukundan alınmış bu kavramın tarihe uygulanmasıdır, iyi bir arayıştır ve bildiğim kadarıyla ilktir. (İz Yayınları 2004)

Tarihi din zannedince, modern çağda insanlığın geliştirdiği eleştirel düşünce, denetim ve denge, kuvvetler ayrılığı gibi kavramlar kağıt üzerinde kalıyor, milletvekilleri bile “talimat almayı şeref sayarız” diyorlar…

Düşünmek gerekmez mi? Ak Parti’de neden yolsuzluk yasalarını çıkarmıyoruz, Merkez Bankası’nı niye ezdik, Mısır’ı neden Yunanistan’ın yanına ittik, 128 milyar dolar nasıl harcandı gibi en vahim konularda bile bir soru olmaması, kendilerini ve ülkeyi ne hale getirdi?

Kısaca Türkiye ve bütün milletler için çağımızda modern demokratik düşünce ve hukuk devleti olmazsa olmaz ihtiyaçtır.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (183)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.