Ülkü Ocakları eski başkanı merhum Doç. Dr. Sinan Ateş, Ankara’da 30 Aralık 2022 günü Eray Özyağcı’nın silahlı saldırısına uğradı. Sıktığı 6 kurşundan 5’i Ateş’i öldürmüş, biri yanındaki akrabası Selman Bozkurt’u yaralamıştı.
İddianamesi ancak 30 Nisan 2024’te yazılıp mahkemeye verildi. Tetikçi Erol Özyağcı cinayetten 1 ay 7 gün sonra yakalanıp tutuklandığı halde, iddianamesinin 1 yıl 4 ay gecikerek 30 Nisan 2024’te yazılması dikkat çekmişti. Bu gecikmenin sebebi neydi?
Dikkat çeken ve “siyasi müdahale” şüphesi yaratan diğer bir husus, bu dosyaya bakan savcıların dört defa, değiştirilmiş olmasıdır! Soruşturmayı yapan polisler de değiştirilmişti!
Hiçbir hukukçu bunların “olağan” olduğunu söyleyemez.
POLİSLER, SAVCILAR
Sinan Ateş cinayetiyle ilgili bulguların ele geçirilmesinde, soruşturma ekibinin başındaki Ankara Emniyet Müdür Yardımcısı Arzum Nazman’ın tarafsız ve dikkatli çalışmaları çok etkili olmuştu. Cinayetin önemli şüphelilerinden Tolgahan Demirbaş’ı, dönemin MHP Mersin milletvekili Olcay Kılavuz’un evindeyken gözaltına alınması talimatını veren, Arzum Nazman’dı…
Fakat, uzman meslektaşımız Tolga Şarman’ın yazdığı gibi, Arzum Nazman, “terfi gerekçesiyle görevden alındı.” (T24, 8 Haziran 2023)
Dahası, polisin yaptığı bu ciddi ve tarafsız soruşturmayı yöneten ilk savcı da bu dosyadan alınıp, “bilişim suçları”na bakmakla görevlendirildi. (4 Ağustos 2023)
Değişikliklerin arkası gelecekti…
AYŞE ATEŞ’İN AÇIKLAMASI
Merhum Sinan Ateş’in ızdıraplı, onurlu ve sağlam iradeli eşi Ayşe Ateş hanımefendi 1 Mart 1924’te X hesabından şu açıklamayı yaptı:
“Eşim Şehit Sinan Ateş’in dava dosyasına bakan Sayın Savcı Ayhan Ay’ın azledilmesi hakkında: Günlerimizi olumlu bir haber duyma ümidiyle geçirirken olumsuzluklar bir çığ gibi üzerimize gelmeye devam ediyor. Son olarak, soruşturmaya ilk günden bu yana bakan ve dosyaya en hâkim isimlerden biri olan Sayın Savcı Ayhan Ay, izinden döner dönmez görevinden alındı. Menfur cinayetin üzerinden bir yıl, iki ay geçmiş olmasına rağmen iddianame de henüz ortada yok. Dışarıdaki katillerin daha ne kadar özgür kalacağı, kaç kişinin canına kıyıp kaç hayatı karartacağı ise meçhul.
Bugüne kadar kamuoyuna yansıyan ve dosya üzerindeki şüpheleri gitgide derinleştiren bütün iddia ve olaylar üzerine düşünüldüğünde, tarafımızca ilgililerine sarf edilecek sözler şunlardır: Dava dosyamız Theseus’un gemisi değildir. Theseus’un gemisi de bizce Theseus’un değildir. Gelinen noktada bir kez daha ifade etmekte fayda var: Kedinin kutunun altında olduğu gerçeği ortadayken Schrödinger’in ‘hem ölü hem de diri. Ne ölü ne de diri’ paradoksuyla zerre ilgilenmiyor, adaletin -devlet eliyle- bir an önce tesis edilmesini sabır ve sükûnet içerisinde beklemeye gayret ediyoruz. #SinanAteşİçinAdalet”
‘ETKİN SORUŞTURMA’ HAKKI
Duruşmalar yarın başlıyor. İddianamede ciddi eksikler var. Polisin tespit ettiği gerçeklerden bazıları iddianamede yok. Eksikleri iki grupta toplamak mümkün:
- Olayın örgütlü suç olduğunun belirtilmemesi… 22 kişinin tutuklandığı, 17 kişi hakkındaki dosyanın ayrıldığı bir suç, eğer örgütlü değilse nedir? 39 kişi neden şu veya bu kademede cinayet eylemine ‘iştirak’ etmiştir? Tetikçi Özyağcı’nın savunmasında söylediği, kişisel kızgınlık, bu kadar insanı nasıl bir araya getirebildi?
- Bu kadar kişiyi bir cinayet için bir araya getiren faktör siyasi olabilir mi? Sinan Ateş’in eski Ülkü Ocakları Başkanı, sanıkların da aynı camiadan olması ister istemez bir iç hesaplaşma şüphesi yaratıyor.
İddianamede ise “adi suç” vasfı vermek için bütün bu sorunlar yok sayılmıştır. Cinayette kullanılan iki arabanın plaka numaraları yazıldığı halde, aidiyeti yazılmamıştır! Bu iki araçtan biri MHP’ye, diğeri Ocak’a aittir. Bu durum, MHP ve Ülkü Ocakları’nı kurumsal olarak da yönetim olarak da itham altında bırakmaz fakat araçların nasıl temin edildiğinin soruşturulması gerekirdi.
Bu tür eksikler hukuken duruşmalarda “soruşturmanın genişletilmesi” (tevsi-i tahkikat) ile giderilebilir.
Mahkemenin “soruşturmanın genişletilmesi”ni kabul edip etmemesi şunu gösterecek: Yargılama da iddianamenin kaldığı sınırlar içinde mi kalacak?.. Yoksa AİHM ve AYM içtihatlarında belirtilen “etkin soruşturma” hakkı Sinan Ateş davasında da uygulanacak ve adalet tecelli edecek mi? Bakıp göreceğiz.