Hatırlarsınız, ülkemiz, OECD’ye bağlı Mali Eylem Görev Gücü (FATF) tarafından 21 Ekim 2021’de ‘gri liste’ye alınmıştı.
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in de ilk işlerinden biri bu gri liste meselesi oldu.
Hazine ve Maliye’nin koordinasyonunda İçişleri ve Adalet Bakanlıkları çalışıyordu, FAFT’ın bulduğu 7 eksikten 5’i yerine getirilmişti…. Bunun için 10 Temmuz’daki koordinasyon toplantısında start verilmiş, ardından Şimşek bir açıklama yapmıştı.
Gri listede bulunmanın “sermaye akışının azalması”na ve kara para riski sebebiyle “sendikasyon kredilerinde maliyet artışı”na yol açtığını belirten Şimşek şöyle diyordu:
“Gri listeden en kısa sürede çıkmak için gerekenleri hızla gerçekleştirip ülkemizin uluslararası kamuoyu nezdindeki olumlu intibasını güçlendireceğiz” (15 Temmuz)
Ali Yerlikaya’nın bakanlığında kara para, uyuşturucu, mafya operasyonlarının Türkiye’nin gri listeden çıkmasında önemli etkisi olacak.
KURAL VE LİYAKAT
Ülkeye yatırım çekmek için ortodoks ekonomiye yönelme zorunlu olanca Mehmet Şimşek… Ülkeye yatırım çekmek için kara para konusundaki uluslararası normları yerine getirmek zorunlu olunca Ali Yerlikaya…
Bu olay çağımızda ekonomi ve etik konularını anlamak bakamından son derece tipiktir. Ekonomide sınanmış, genel kabul görmüş iktisat anlayışına, kurallı piyasa ekonomisine uyacaksınız. Ülkemizi kendi özel görüşlerinizin deneme tahtası yapmayacaksınız. Aynı zamanda uluslararası hukuka, uluslararası denetim ve şeffaflık kurallarına uyacaksınız…
Ve, bunu yapacak liyakatteki insanlarla çalışacaksınız.
Kısaca kural ve liyakat.
Halbuki Süleyman Soylu ne diyordu:
“Osman Kavala’yı serbest bırakmadık, Demirtaş’ı serbest bırakmadık, PKK ve FETÖ ile mücadelede kimseden talimat almadık diye Türkiye’yi gri listeye aldılar!” (22 Ekim 2021)
Bu hamaset istismarcısı siyaset Türkiye’yi nereye götürür diye sormayacağım, çünkü nereye götürdüğünü yaşayarak gördük.
S&P’NİN PUANI
Uluslararası derecelendirme kuruluşlarından S&P, Türkiye’nin notunu negatif’ten potizitif’e yükseltti. IMF, Ficth ve Moody’s de ortodoks ekonomiye yöneliş konusunda olumlu açıklamalar yaptı.
“Yatırım yapılabilir ülke” olmak için önümüzde çok uzun ve reform kontrolleri bulunan bir yol var. Ama yine de iyi…
Ama bunlar “dış güçler” değil miydi?! Türkiye’nin krize doğru gittiği uyarısını yapan not düşürmeleri yayınlandığında iktidar tarafından “dış güçler” diye suçlandığı hala hafızalardadır…
Merkez Bankası’nın dövizleri seçim için eritilirken, popülizm için para basılıp yapay refah yaratılırken puanımızı düşürmüşlerdi. Şimdi tedbir alınmaya başlayınca puanımızı yükseltmeye başladılar. Bakan Şimşek de memnun, S&P açıklaması hakkında diyor ki:
“Attığımız adımlar karşılık buluyor. Orta Vadeli Programımıza güven artıyor…”
Soylu’nun sözleri nasıl ‘gri liste’ sorununun üstünü örtmüşse, “dış güçler” söylemi de ekonomide yapılan hataları nasıl örtmüş, görüyorsunuz.
ŞİMŞEK VE AVRUPA
Şimşek 8 yıl önce şöyle demişti:
“Türkiye’nin üç çıpası olacak. Mali disiplin devam edecek. AB sürecini yeniden canlandırıyoruz. Yapısal reformlar…” (1 Aralık 2015)
Doğruydu bu sözler. Ekonomide ileri gitmek yerine geriye giderek kişi başı gelirde 10 bin dolara düşmemizin sebebi, bu üç temel politikadan sapılmış olmasıdır.
Avrupa ile siyasi ihtilaflarımız elbette var ve elbette kendi çıkarımız için mücadele edeceğiz. Sorun, “Avrupa kıstasları” denilen normlardan ciddi surette uzaklaşılmasıdır. Mesela yargı bağımsızlığı, mesela Merkez Bankası bağımsızlığı…
“Bunlar haçlı ittifakı” deyince da bu sorunlar gözden kaçıyor.
Şimşek şimdi de diyor ki:
“Türkiye ve AB birlikte daha güçlü… Türkiye’yi Avrupa Birliği’ne sağlam şekilde yeniden bağlamak istiyoruz.” (30 Kasım)
İngilizce “anchor to“ sözü bağlamak diye çevrilmiş, çıpalamak, demir atmak demek.
Avrupa’da da ilişkileri geliştirme iradesi görülüyor ama bu, “ilişkileri geliştirmek”ten ibaret. “Norm”ları, “chapter”ları içermiyor halbuki Şimşek’in asıl istediği, Türkiye’ye de lazım olan bu.
Ama ortada bir soru var: AİHM kararlarını ısrarla uygulamayıp yaptırım süreci başlatılmışken bu nasıl olacak?.. Sayın Şimşek, hukuk konularında da bir şeyler demeniz gerekmiyor mu? Kara para için dediğiniz gibi.