Muhalefet 70 yıllık çok partili hayatımızın hiçbir döneminde bugünkü kadar “seçim güvenliği” endişesine düşmedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise, "Türkiye'nin en güvenli yaptığı işlerden birisi seçim işidir" diyor. Ben bunu “evet öyle idi” diye okuyorum...
Bugünkü iktidar, anayasa değişikliğiyle, OHAL kararnamesiyle, Meclis çoğunluğu eliyle kanun çıkararak seçim mevzuatında endişelere yol açan değişiklikler yaptı.
Türkiye’nin iyi geleneklerinden biri Seçim Kanunu’ndaki önemli değişiklerin iktidar ve muhalefet uzlaşmasıyla yapılmasıydı, AK Parti bunu bozdu, muhalefeti dışlayarak, sadece kendi çıkarlarına göre Seçim Kanunu’nda değişiklikler yaptı…
ANAYASA DEĞİŞTİ
Başka bir örnek anayasa değişikliği… 1961’den beri anayasal olarak, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanları seçim dönemlerinde istifa eder, partisiz kamu görevlileri geçici olarak atanırdı…
Siyasi tecrübeler bu bakanlıkların seçimleri etkileyebileceğini göstermiştir.
Anayasalarımızdaki bu yaklaşık altmış yıllık uygulamayı bu iktidar CB sistemi referandumuyla kaldırdı! Etkileri de polisin seçmen kontrolü yapması, ilçe seçim kurulu başkanı bazı yargıçlar hakkında inceleme başlatılması oldu. Hiçbir sonuç çıkmadı ama bunlar adı geçen bakanlıkların seçimlerde nasıl kullanılabilir olduğunun örnekleridir.
CB sistemine geçerken seçim güvenliği ve seçim adaleti için bu bakanlıklar hakkında özel düzenleme yapılmalıydı; zira parlamenter sistem anayasalarında aynı amaç için özel düzenleme yapılmıştı.
KHK İLE KANUN DEĞİŞTİ!
Seçim güvenliği birçok tedbir ve düzenlemeden oluşan bir bütündür. Parça parça değiştirilmesi endişe yaratıyor.
Seçim Kanunu’nun 149/A maddesi YSK’nın belirlediği âdil seçim ilkelerine aykırı yayın yapan, yani parti organı gibi çalışan TV’lere yaptırım öngörüyor, ölçülü yayın yapılmasını gerektiriyordu. Erdoğan bu ‘adil seçim’ amaçlı kanun uygulamasını sert dille eleştirmişti! (18 Kasım 2015)
OHAL döneminde fırsat doğdu, 647 Sayılı KHK ile Seçim Kanunu’nun bu maddesi yürürlükten kaldırıldı! (9 Şubat 2017)
RTÜK denetimindeki TV’lerle ölçüsüz derece iktidar yanlısı, hatta muhalefete hakaret eden yayınlar bu sayede mümkün oluyor.
SON DEĞİŞİKLİK
İktidar Seçim Kanunu’ndaki son değişikle seçim kurulları başkanının “en kıdemli hakim” olması kuralını kaldırdı. Bu, en tecrübeli ve oradaki en güvenceli hakimin seçim kurulu başkanı olması demekti. 1950’den beri yürürlükte olan bu kural, hiçbir devirde eleştiri konusu bile olmamıştı. Ama iktidar bu kanun hükmünü kaldırdı, “birinci sınıf hakimler arasında kura çekilmesi” hükmünü getirdi.
Resmi gerekçede bir gerekçe gösterilmiyor.
Bunun kura çekimlerinde “bizden” hakimler çıkabilir beklentisinden başka bir manası var mı?
Düşük puanla ve mülakatla kabul edilmiş hakimlerden…
Hayati Yazıcı değerli bir hukukçudur, bu değişikliği savunabilir mi?
İttifak oylarının değerlendirmesini de iktidar kendi çıkarına göre değiştirdi.
İSMET PAŞA DÖNEMİNDE
Cumhuriyet tarihinin 1946’ya kadar olan dönemi Tek Parti rejimidir, resmen Parti Devleti dönemi vardır. Demokrasi ve hür seçimler için hiçbir yönden referans olamaz.
Fakat çok partili hayata geçiş kararı verildikten sonra, özellikle de partili Cumhurbaşkanı İnönü 12 Temmuz 1947 Beyannamesi ile tarafsızlık ve güvenli seçim teminatı verdikten sonra durum hızla değişti.
İnönü valilere “partiler karşısında tarafsız davranın” talimatı verdi…
Şubat 1950’de iktidarla muhalefet bir araya gelerek birlikte seçim kanunu hazırladılar. Seçimlerin yargı denetiminde yapılması o zaman kabul edildi ve bunun için Yüksek Seçim Kurulu kuruldu. Menderes buna “demokrasinin Sakarya zaferi” demişti. “Kuvvetler Ayrılığı Olmayınca, Otoriter Demokrasi 1946 – 1960” adlı kitabında ayrıntıları okuyabilirsiniz.
Yetmiş yıl sonra YSK ilk defa güven aşınmasına maruz kaldı, hukukçuların ciddi eleştirilerini çekti.
Böyle bir ‘mevzuat’ tablosuna “iktidarı bunlara bırakamayız” sözleri ve şüpheli paramiliter yapılar eklenince kaçınılmaz olarak seçim güvenliği endişesi oluşuyor. Nitekim “Altılı Masa”nın kurduğu dört komisyondan biri seçim güvenliğiyle ilgili.
Bu, çok önemli ve mutlaka kaçınılması gereken bir sorundur. İktidar kaygıları giderecek somut davranışlar yapmalı.