Kanal İstanbul yapılabilecek gibi gözükmüyor. Türkiye’ye uzak duran yatırımcı, son derece tartışmalı Kanal İstanbul’a para yatırır mı?
Türkiye en yüksek faizlerle borç bulabilen bir ülke haline geldi son yıllarda… Hangi yatırımcı yüksek faizle kredi alıp Kanal’a yatırır?
Kamu bankaları kredi vermez mi?
Bizde Ziraat sektörünü desteklemek için kurulmuş kamu bankası, medyanın siyaseten el değiştirmesi için kredi verebiliyor. Emir gelirse Kanal’a da kredi vermek ister ama iktisatçılar artık büyük kredilere bankacılık isteminin takati kalmadığını söylüyorlar…
Öyleyse Cumhurbaşkanı niye ısrar ediyor…
YAPILABİLİR Mİ?
Israrının bir sebebi “yapmak istiyoruz, engel oluyorlar” propagandası olabilir. Çünkü artık “yetkim yok, kuvvetler ayrılığı ayak bağı” diyemez.
Ama vatandaş sormaz mı, döviz, faiz, işsizlik, yoksullaşma dururken niye Kanal?
Üstelik çok tartışmalı bir proje. 2011 seçim bildirisinde, adı üstünde “çılgın proje” diye açıklamış, Bahçeli “Akıllı proje dururken, çılgınlaşmanın ne anlamı var” diye tepki göstermişti. (28 Nisan 2011)
Kanal’da ısrarın bence temel sebebi, Erdoğan’ın kişiliğidir: Geri adım atmamak, zaaf göstermemek… Daima “güç” faktörü yani.
Bu saikle, Kanal’ın iktisaden yapılamayacağı bilindiği halde 2023 seçimlerine kadar “başladık, yapıyoruz” görüntüsü veren temel atma törenleri düzenlenebilir.
İşte “başlıyoruz” diyerek temeli atılan köprü, aslında Kuzey Marmara Otoyolunun bağlantı yollarından birinin zaten yapılacak olan köprülerinden biriymiş.
Asıl üzerinde durmamız gereken sorun, Kanal’ın nihayet bir rant projesi olmasıdır.
Neden hırslı bir sanayileşme projesi değil de Kanal?..
KALKINMA PLANLARINDA
Bu iktidar döneminde 2007 yılında hazırlanan 9. Kalkınma Planı’nda, 2014 yılına kadar olan dönemde, “imalat sanayii dışa dönük bir yapı içinde ekonomik büyümeyi sürükleyen temel sektör” olarak görüleceği yazıyordu. (Paragraf 514).
Çok doğru… Teknoloji kullanımının artmasıyla ihracatı yüksek rakamlara ulaştırarak Türkiye’yi döviz sıkıntısından kurtarabilecek en önemli sektör, sanayidir.
Böyle diyen bir iktidar ne yapar? Tabii her sektörün gelişmesine kaynak ayırmakla beraber, sanayide teknoloji kullanımının gelişmesine en büyük önemi verir, değil mi?
Peki öyle mi oldu?
Evvela 2014 yılında hazırlanan 10. Kalkınma Planı’nda, “yüksek teknolojili sektörlerin iharacat içindeki payının düştüğünü” okuduk. (Paragraf 98)
Yine bu iktidarın Temmuz 2019’da yasalaştırdığı 11. Planda ise şöyle deniliyor:
“Kaynakların sanayi sektöründen ziyade, dış ticarete konu olmayan sektörlere yönelmesiyle üretkenlik arz eden alanların yatırım kompozisyonu içindeki payı görece azalmıştır...” (Paragraf 130)
İşte bu yüzden:
“2014-2018 döneminde… ortalama yüzde 4,9 oranında gerçekleşen büyümeye tüketimin katkısı 3 puan olurken, sabit sermaye yatırımları 1,3 puan, net mal ve hizmet ihracatı ise 1 puan katkı vermiştir...” (Paragraf 131)
İşte bu politikalarla, sanayie öncülük verilmemiş, rant ve tüketimle büyüme sağlanmış, seçimler ve referandum kazanılmıştı…
MİLLİ DAVA SANAYİLEŞME
İşte bunun içindir ki, Rahmi Koç “yatırımlar taşa toprağa gitti, rekabet gücü kazanamadık” demişti. (16 Şubat 2016)
Daron Acemoğlu da yine bunun içindir ki “2007’den beri Türkiye’deki verimlilikte artış yok… Krediyle tüketim artıyor. Büyümeyi bu şekilde üretkenliği arttırmadan devam ettiremeyiz” diye uyarmıştı. (22 Kasım 2017)
Bu politikaların neticesi dış ticaret açığının büyümesi, döviz sıkıntısı ve 2018’de başlayan kriz oldu. Bunu ertelemek için kurumlar bastırıldı, 128 milyar dolar piyasaya sürüldü.
Kanal’la ilgisi şu: İktidar hâlâ “taşa toprağa” bakıyor, iktisadi büyümeyi Kanal’ın umulan rantıyla sağlamak istiyor!
Bu iktidarda “endüstriyel zihniyet” zayıf maalesef.
Halbuki Türkiye’nin milli davası, sanayileşmedir. Sultan Abdülmecid “bizim de kumpaniyelerimiz olsun” (company) diye çabalamıştı... Bir şeker veya bez fabrikası açıldığında Atatürk ve İnönü çocuklar gibi sevinmişti…
Menderes ve Demirel sanayi, Özal İhracat diye çırpınmıştı…
Ak Parti’nin yirmi yıllık döneminde sanayi ve ihracat gelişmedi değil, savunma sanayii özellikle övgüye layıktır. Ama bu, Türkiye’yi 2023 Hedefleri’ndeki “sanayi toplumu”na dönüştürecek dozda olmadı… Dönemin karakteristiği beton ve tüketim oldu. Kanal da böyle değil mi?