Naci Hoca ne diyor?

Taha Akyol

Fox Haber’de geçen pazartesi akşamı Selçuk Tepeli, Prof. Naci Görür’le konuşuyor. Naci Hoca bilimsel öngörü sahibi seçkin yer bilimcilerimizden biridir.

İktidar ya da muhalefet taassubuna kapılmadan bilim insanının sözlerini anlamamız, içimize sindirmemiz, zihnimize yerleştirmemiz lazım.

A Haber, Fox Haber’den Görür Hoca’nın şu cümlesini aldı: “Bu hükümet, doğruya doğru demek lazım; ilk kez stratejileri daha çağdaş hale getirdi.”

Bu kadar, devamı yok!.. Propaganda böyle bir şey; gerçeğin hiç değeri yoktur, ‘işimize gelen’ önemlidir. Erdoğan da bu tekniği kullanıyor: İhracatta rekor kırdık! Doğru… Peki dış ticaret açığı? Onu ağzına almıyor.

İKİ ON YIL

Prof. Görür Hoca, yukarıdaki cümleyi söyledikten sonra, ileride bugünlerin tarihini yazacak tarihçilere de şu sözleriyle bir çerçeve veriyor:

“2010’lara kadar bir şeyler vardı. Çünkü ‘hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ dediler ve kentlerde birtakım çalışmalar yapıldı. Hastaneneler yapıldı, güçlendirildi, okullar güçlendirildi, resmi daireler güçlendirildi, acil yollar yapıldı, deprem toplanma alanları yapıldı, halk bilgilendirildi, TV’lerde zorunlu halkı bilgilendirme, aydınlatma programları konuldu. İstanbul Valiliği örneğin yurt dışından milyonlarca dolar kredi aldı, bu krediye istinaden birtakım harcamalar yapıldı. Yani bayağı bir heyecan vardı ve bir şeyler yapılıyordu. Her belediye kendine göre Afet ve Acil Yardım Merkezleri yaptı. Çalışmalara başladılar. Biz o hızla, o iştahla, o inançla gideydik 2023 itibariyle bütün Türkiye’yi depreme hazırlamıştık, sadece İstanbul’u değil.”

Sonra? Sonrasını Hoca şöyle anlatıyor:

“2006-7’de bu iş tavsadı, milat milat kalmadı, söylediklerimizi unuttuk, önce belediyeler bütün o yaptıkları Acil Kurtarma bilmem ne vesaire dairelerini kapattılar. Özel park yerleri, deprem ulaşım yolları park yerine dönüştü. Deprem toplanma alanları AVM’ye dönüştü…”

İktidarın deprem politikaları hakkında Görür hocamızın bu açıklaması, diğer alanlarla da örtüşüyor: İlk on yıl reformlar, ikinci on yıl bozulmalar…

‘GÜÇ BOZAR’

Türkiye 1994 ve 2001 krizlerinin ardından Kemal Derviş reformlarıyla düze çıkmıştı.

2002’de AK Parti reforme edilmiş, kurumları güçlendirilmiş, Merkez Bankası bağımsızlaştırılmış bir Türkiye devraldı. Buna AB sürecini ekledi... 2012 yılında kişi başı gelirimiz 12 bin dolara ulaştı. Fakat “güç bozar” kuralının işlediği ikinci on yılda 8-9 bin dolara düştü.

Yolsuzluk Algı İndeksi’nde Türkiye 2012 yılında 54. Sıradaydı, 2022’de 86. sıraya düştü, “Gri listeye” alındı.

Yanlış politikaların yanında, liyakate bakmadan kurumların “bizden”leştirilmesi, Merkez Bankası’nın laf dinler hale getirilmesi, nihayet CB sisteminde kurumların inisiyatif kaybetmesi, bu ikinci on yılın özellikleridir.

Adalet Bakanlığı’nda Cemil Çiçek’in, Ekonomi Bakanlığında Ali Babacan’ın yerinde oturanlara baktığınızda da aynı fotoğrafı görebilirsiniz.

“Deprem toplanma alanlarının AVM’ye dönüşmesi” bu dönemin simgelerinden biridir.

Diğer bir simge Afetlere Müdahale Genel Müdürü olarak “Gönüller Sultanı Es - Seyyid Osman Hulusi Efendi” kitabının yazarı, tasavvuf uzmanı İsmail Palakoğlu’nun atanmış olmasıdır. Bir gazeteciyi, eczacıyı, tarihçiyi atasalar da yanlış olurdu, tecrübeli bir mühendis atamak gerekirdi!

KAPIMIZDA BEKLEYEN DEPREMLER

Depreme karşı hazırlık bir bilinç ve öncelik meselesidir. Politikacının önceliklerinde ise oy en ağır faktörlerden biridir. Nobel ödüllü iktisatçılar Finn Kydland ve Edward Prescott, politikacıların oy tutkusunun para politikalarını bozduğunu matematiksel olarak göstermişlerdir.

Bizde son on yılda güç tutkusu ve ideoloji reformların yerini almasaydı, “o hızla, o iştahla, o inançla gideydik 2023 itibariyle bütün Türkiye’yi depreme hazırlamış” olurduk, bu kadar can kaybına ve hasara maruz kalmazdık.

Her şeye rağmen elbette dayanışma içinde olmalıyız ve bunun ilk örneğini Cumhurbaşkanı vermelidir. Öfkeli, ölçüsüz sözler yakışmıyor. 1999 depreminde, Başbakan Ecevit nezaketini bozmamıştı.

Yaraları hızla sararken aynı zamanda oy hesaplarından bağımsız bir depreme hazırlık planlaması yapmak ve liyakate dayalı kurumları oluşturmak zorundayız; kapımızda bekleyen feci depremlere karşı.

Yorum Yap
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Yorumlar (199)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.